“Türkiye’de Basın Özgürlüğünün Sınırı Erdoğan ve İktidarına Dokunduğun Anda Bitiyor”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe görüşmeleri iktidarı ifade ve basın özgürlüğü konusunda eleştirerek; "İletişim Başkanlığı’nın Türkiye açısından en kötü tarafı, kaynakları devlet imkanları tarafından sağlanıyor. Yeni medya düzeninde adeta sarayın propaganda aracına döndü. Türkiye’de basın özgürlüğünün sınırı Erdoğan ve iktidarına dokunduğun anda bitiyor” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe görüşmeleri devam ediyor. Komisyonda söz alan CHP’nin Medya ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

Benzin Fiyatlarına 97 Kuruş İndirim: Güncel Akaryakıt Fiyatları Benzin Fiyatlarına 97 Kuruş İndirim: Güncel Akaryakıt Fiyatları

''Türkiye’nin marka değerini yükseltmek üzerine bir İletişim Başkanlığı kuruldu. Bu sisteminin en önemli göstergelerinden birisi ama geldiğimiz noktada itibarı bırakın, basın özgürlüğünde, demokraside adeta itibar suikasti bir kurum haline döndü. İletişim Başkanlığı’nın temel hedefi, saraya hizmet ve gazetecileri infaz kurumu haline getirmek. Bunu da devlet imkanlarıyla yapıyor. En kötüsü de o. Bu kurum Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bir parçası halinde olsa, oradan bu işleri yapsa anlaşılabilir. Ancak burada İletişim Başkanlığı’nın Türkiye açısından en kötü tarafı, kaynakları devlet imkanları tarafından sağlanıyor. Yeni medya düzeninde adeta sarayın propaganda aracına döndü.

İletişim Başkanlığı’nın hoşuna gitmeyen tüm kesimler, bunun içerisinde sosyal medya, basın, televizyon kuruluşları, gazeteciler olmak üzere son dönemde, geçmiş dönemde örneklerinde olduğu gibi sabahın köründe evinden gözaltına alınarak, aynı anda savcılık ve hakim işlemleri yapılarak, bu kişilere gözaltı işlemleri yapılıyor. Bu yeni medya düzeninin getirdiği düzen. Türkiye’de basın özgürlüğünün sınırı Erdoğan ve iktidarına dokunduğun anda bitiyor. Eğer bu sınırı geçiyorsanız ne özgürlük ne de basın özgürlüğü ne de gazeteci güvenliği kalmıyor. Hatta son dönemde iktidarın ortağı el yükseltti. Başta Halk TV olmak üzere medya kuruluşlarına ve gazetecileri isim vererek tehdit etti. Bu da Türkiye’de çok rastlanır bir durum değil. Bu da partili cumhurbaşkanlığı sisteminin bir göstergesi.

''GAZETECİLERE BİR YILDA 47 YILIN ÜZERİNDE HAPİS CEZASI''

Bir senede 40’a yakın gazeteciye soruşturma açılmış, 10 gazeteci gözaltına alınmış, 4 gazeteci tutuklanmış. 102 dava, gazetecilerle ilgili yargılama dosyaları devam ediyor. Gazetecilere bir yılda 47 yılın üzerinden bir hapis cezası verilmiş durumda. İktidarı eleştirmek mümkün değil hale geldi. Bu, korku iklimi yaratma ve aba altından sopa göstermek. Bazen de bunu yasal düzenlemeler üzerinden yapılıyor. Geçen dönem dezenformasyon yasası çıktı. Burada amaç, yalan yanlış bilgileri engellemekti ama bir baktık ki Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, adeta kendisi bir dezenformasyon merkezi oldu.

''TRT KARA PROPAGANDA YAPAN BİR KURUM HALİNDE''

Bir de muhalefete kör bir TRT var. Yine aynı şekilde kamu kaynaklarını kullanan bir TRT. Belediye başkanlarımızın hizmetlerinin yayınlanmasını boş verin, genel başkanımızın yayınlarını boş verin, aksine sürekli kötüleyen, sürekli kara propaganda yapan bir kurum halinde. TRT şu anda A Haber’den farklı değil durumu. Bir de bunun seçim dönemi vardı. 1 Ocak ve 21 Şubat arasında AK Parti’de cumhurbaşkanına ayrılan süre TRT’de bin 945 dakika. Bize ayrılan süre ise sadece 25 dakika.''

TRT SUÇ İŞLEDİ

“TRT'ye seçim döneminde  31 Mart öncesi reklam teklifinde bulunduk. Yani kamu kuruluşunun özelliği nedir? Kurumunu büyütmek, geliştirmek ve tarafsız olmak. Bu tarafsızlık da Anayasa'ya bağlı bir hakla verilmiş durumda, TRT'nin tarafsızlığı Anayasa'da ve kendi kanunlarında var. Bir siyasi parti olarak reklam amacıyla başvurduğumuzda TRT kendi sorumluluğunu inkâr eden bir mail attı bize. Mart ayı içerisinde herhangi bir müsait vaktinin olmadığını ifade etti. Bu, RTÜK açısından, TRT kurumu açısından, siyasi kanunlar açısından bir suçtur.”

Editör: Haber Merkezi