DEM Parti Adana İl Örgütü, "20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü" çerçevesinde il binasında basın açıklaması gerçekleştirdi.

İlerici Kadınlar Derneği; Sadece Yenidoğan Çetesi Değil, Sağlıkta Ticarileşme Ölüm Demektir İlerici Kadınlar Derneği; Sadece Yenidoğan Çetesi Değil, Sağlıkta Ticarileşme Ölüm Demektir

İl Eş Başkanı Seyfettin Aydemir yaptığı açıklamada ; "Çocuklarla birlikte Üçüncü Yol şiarıyla, iktidarların çocuk düşmanı politikalarına karşı yaşasın çocuk hakları diyoruz" dedi.

Aydemir sözlerine şu şekilde devam etti;

Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1989’da Birleşmiş Milletler tarafından kabul edildiği gün olan 20 Kasım, her yıl Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. 193 ülke tarafından imzalanan bu sözleşme barınmadan beslenmeye, sağlıktan güvenliğe, anadilinde eğitimden inanç özgürlüğüne ve kültürel haklara kadar birçok temel hakkı içermektedir. Türkiye, 1990’dan beri taraf olduğu Sözleşmede yer alan anadili ve kültürel haklara vurgu yapan maddelere çekince koyarak ilgili maddelerin getirdiği yükümlülükleri yerine getirmemekle birlikte bir bütün olarak çocuk haklarını tanımamakta ve ihlal etmektedir.

35 yıldır, tekçi ve çocuk düşmanı rejim Kürtler başta olmak üzere halkların, çocukların tüm haklarının eksiksiz bir şekilde tanınmasına dönük mücadelesi karşısında suskunluğunu korumuştur. Çocukların sorunları ve hakları söz konusu olduğunda göstermelik açıklamalar yapmanın ötesine gitmeyen devlet, bizzat bu sorunların gün geçtikçe derinleşerek büyümesinin esas sorumlusu pozisyonundadır.

Türkiye nüfusunun 4’te 1’ini oluşturan çocuklar bugün ekonomik, siyasal ve sosyal ayakları olan çoklu krizi en derinden hisseden/yaşayan toplumsal grupların başında gelmektedir. Temel besinlere dahi erişemeyen çocuklar bugün derin yoksullukla ve yoksunlukla; evlilik adı altında çoklu istismarla; MESEM’ler, mevsimlik tarım ve daha türlü yöntemlerin sonucunda işçileştirilmeyle ve iş cinayetleriyle; evde, okulda, sokakta istismarla, şiddetle; anadilinde eğitim alamamak neticesinde 100 yıldır asimilasyonla; anneleriyle beraber hapsedilmeyle; savaşların ve çatışmaların neticesinde zorla yerinden edilmeyle, çatışma ortamlarında hayatını kaybetmeyle, mültecileştirilmeyle; özel savaş politikalarının sonucunda madde bağımlılığıyla karşı karşıya bırakılmaktadır.

100 yıldır ulus devletin “ideolojik taşıyıcıları” kılınmak istenen çocuklar eğitim vasıtasıyla şekillendirilebilecek birer nesne olarak görülmekte, çocukların kendi yaşamlarının aktif birer öznesi olma halleri yok sayılmaktadır. Savaş politikalarının bizzat hedefinde olan çocuklar, Kürdistan’da zırhlı araç çarpmalarıyla, yaşam alanlarına gelişigüzel bırakılmış olan savaş mühimmatlarının patlamasıyla yaşamlarını yitirmektedir. Faillerin çocuk düşmanı iktidar tarafından “cezasızlık zırhıyla” korunması ise çocukların hiçbir yerde “güvende” olmamaları sonucunu doğurmakta ve çocuklara karşı suçlara her geçen gün bir yenisinin eklenmesine sebep olmaktadır.

21. yüzyılda egemenlerin yeni bölüşüm savaşlarından da en çok etkilenen yine çocuklar olmaktadır. İsrail’in bir soykırım uyguladığı Gazze’de son bir yıl içerisinde 17 binden fazla çocuk; Ukrayna’da en az 600 çocuk yaşamını yitirirken; Rojava’da ve Güney Kürdistan’da ise SİHA bombardımanlarıyla her gün çocuklar katledilmektedir.

Bebeklerin dahi kar hırsıyla katledilmesi, Narin Güran cinayeti ve yoksulluk içindeki beş çocuğun acı biçimde yaşamını yitirmesi vakalarında yaşandığı gibi ülkemizde çocuklara karşı yaşanan suçlar savaş ve nefret politikalarının, çocuk düşmanlığının, aileyi kutsallaştıran aile söylemlerinin, erkek egemenliğinin, eril şiddetin ve cezasızlık politikalarının bir sonucu olarak yaşanmaktadır. Çocuklar, saydığımız ve sayamadığımız çok boyutlu sorunlarla yüz yüzeyken devlet bu sorunların çözümüne dair bütünlüklü politikalar üretmekten ziyade göstermelik, sorunu görmezden gelen bir noktada konumlanmakta ve çocukların iradesini, öznelliğini, haklarını, taleplerini ve seslerini yok etmeye çalışmaktadır. Çocukların yalnızca belirsiz bir yarının değil bugünün özneleri olduğu unutulmamalıdır! Çocukların çoklu kriz ortamından kurtulmasının yegâne yolu, çocuklar için çocuklarla beraber eşit, özgür, adil bir ülke ve dünyanın inşası amacıyla mücadele etmekten geçmektedir. İki yüzlü kutlama mesajlarıyla çocuk haklarının içini boşaltan egemenler karşısında çocukların maruz kaldığı tüm sorunların çözümüne dönük mücadelemiz bir an olsun duraklamayacaktır.

20 yıl önce 21 Kasım’da 13 kurşunla katledilen Uğur Kaymaz’ı; günlerce bedeni bulunmayan, çocuk düşmanı politikaların, bu politikaları yerelde hayata geçiren işbirlikçi çetelerin ve kutsal aile söylemlerinin suç ortaklığında katledilen Narin Güran’ı; İzmir’de sistemin yoksullaştırmasının sonucunda yaşamını yitiren 5 kardeşi, geçtiğimiz ay katledilen 8 yaşındaki Şirin’i ve kimliklerinden, sınıflarından, direnişlerinden, sadece varlıklarından dolayı kaybedilen ve katledilen tüm çocukları, çocuk yaşta kalanları bir kez daha saygıyla, özlemle anıyor; çocuklarla birlikte Üçüncü Yol şiarıyla, iktidarların çocuk düşmanı politikalarına karşı yaşasın çocuk hakları diyoruz!

Ji bo zarokan jiyanek azad!

Zarok, Aştî, Azadî

Çocuklarla Birlikte Değiştireceğiz!

Çocuk, Barış, Özgürlük!

ÇOCUK KOMİSYONU

Editör: Haber Merkezi