DEM Parti, HDK, DBP ve Emek ve Demokrasi güçlerinden Suriye'deki gelişmeler ve Rojava'ya dair açıklama... DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, HDK Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş, DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır ve Emek ve Demokrasi güçleri Suriye'deki gelişmeler ve Rojava'ya dair açıklama yapıyor.

Suriye'de cihatçıların ve Türkiye destekli SMO'nun saldırıları Kobanê'nin karşısında bulunan Urfa'nın Suruç ilçesinde protesto ediliyor.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Özgür Kadın Hareketi (TJA) öncülüğünde Aligor kırsal mahallesinde bir araya gelenler, konvoyla Suruç-Kobanê yoluna geçti.Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır ile DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da eyleme katıldı. 
 

HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, saldırılara karşı sessiz kalmayacaklarını vurguladı.

Ayhan Barut, ücretli öğretmenler ve usta öğreticilerin derinleşen sorunlarına dikkat çekip çözüm istedi Ayhan Barut, ücretli öğretmenler ve usta öğreticilerin derinleşen sorunlarına dikkat çekip çözüm istedi

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları "2011’de Suriye savaşı başladıktan sonra dış güçler tarafından adeta imalatı yapılmış olan IŞİD ve türevi örgütler, Suriye sahasına salındılar. IŞİD’in ürünü örgütler şimdi isim değiştirmiş adı HTŞ olmuş. Ya da Suriye Milli Ordusu olmuş. Hepsi aynı kaynaktan, aynı güç tarafından beslenmektedir" dedi. 

Hatimoğulları devamında şunları söyledi:

"Türkiye’nin yapması gerekenin barış siyaseti, diplomasi, diyalog olduğunu söyledik. 911 kilometrelik Suriye sınırımızın güvenliği barışla tesis edilir dedik. Bu çetelere, İslamın değerlerini siyasi emelleri için araç haline getiren bu çetelere güvenirseniz döner bu çeteler sizi vurur dedik. Nitekim IŞİD’in hem Türkiye’de hem Avrupa ülkelerinden Amerika’ya kadar gerçekleştirdiği katliamlar ortadadır. Bizler Suruç Katliamı'nı unutmadık, Ankara Gar Katliamını unutmadık, Antep’teki düğün katliamını unutmadık. İstanbul’daki, Ankara’nın göbeğinde IŞİD’in gerçekleştirdiği katliamları unutmadık. İşte o eğitip donrattıkları döndü Türkiye’yi vurdu. Bunu bile ve isteye gerçekleştirdi bu iktidar. Ömrünü uzatmak için 10 Ekim Gar Katliamı'na da göz yummuştu."

"Suriye’de oynadığınız her oyun dönüp Türkiye halklarını vuruyor. Suriye’de attığınız her olumsuz adım dönüp bizleri vuruyor. Kürt sorununu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözmekten imtina ettiğiniz için şuan bölgede artık bir söz sahibi değilsiniz. Yaptığınız barış çağrısının dahi bölgede bir karşılığı yoktur. Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmelidir. Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye daha fazla güven içinde hissedecektir kendini. Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye’nin, aynı zamanda Suriye ve Rojava’da Kürt halkının pratiği ve mücadelesiyle elde ettiği statüsünün resmileşmesi için çalışmalı. Suriye'de demokratik bir anayasanın yazılması için çalışmalıdır. Yapılacak olan ilk adım Astana görüşmelerindeki kimi kararların hayata geçirilmesidir. Astana görüşmesindeki en önemli mutabakat İdlip’teki bu çetelerin dini duyguları siyasi ve kötü emellerine alet eden bu çetelerin silahsızlandırılmasıydı. Ama tam tersini yaptılar, İdlip’te daha çok silahlandırdılar ve şimdi yepyeni bir savaşın ve çatışmanın çıkmasına sebep oldular. Bu süreçten Türkiye halkları karlı çıkmaz, Türkiye ve bölge halklarına fayda gelmez. Bu kadar kaos içinde olan bir yerde olması gereken en önemli şey Türk-Kürt-Arap barışının gerçekleşmesidir. Türkiye’nin bunun için çalışması gerekmektedir. Ama tam tersini yapıyorlar. Cetvelle ayrılan bu sınırlar halkların arasında bir sınır olamaz. Bu bölge, halkların duyguları, düşünceleri ve kültürel değerleri ile birleşmiş olan bölgedir. O nedenle buradan bir kez daha diyoruz ki mücadelemizi mutlaka ama mutlaka onurlu bir barış için hayata geçireceğiz. Ortadoğu halkları kardeştir, aralarına kimse çomak sokmaya kalkmasın." 

Editör: Haber Merkezi