Heq Nişanê, Dem Devranê

Neheq be Vijdanê

Ceng Cenga Mazlumanê

Sey Rîza Pirê Mansuranê

Adana Dersimliler Derneği ve Demokratik Alevi Dernekleri 83 yıl önce önce Pir Seyit Rıza ile birlikte idam edilen 7 arkadaşını anmak için etkinlik düzenlediler.

Dersimliler Derneğinde gerçekleştirilen etkinlikte yapılan konuşma da süreç ele alındı ve idam edilenlerin hiç bir koşulda unutulmayacaklarının altı çizildi.

Etkinlikte ki açıklama şu şekilde;

"Zaman ve mekanla ikrarlı olmak,zamanın ve mekanın Hakk Derya’sında ikrarı gerçeğine niyaz olmaktır. Ayakta olmak ikrarlı olmanın Hakikatli duruşudur. Anadolu ve Mezopotamya halkları yaşadıkları topraklarda zulmün türlüsüne karşı, hakikatin türlü direnciyle  süregelmiştir. Bu direnç doğanın direnci ile ikrarlı olarak yeniden, her baharda açan çiçekler gibi kökünü bulmuş ve tekrar canlanmıştır. Halklar, baharlarını bu doğal dirençten aldıkları güç ile zülme karşı ayakta kalarak, doğal direnci geleceğe taşımaktadırlar.  Lakin, külli varlığa niyaz olup, ağacın,taşın, toprağın, kurdun, kuşun önünde eğilen Kamil İnsan duruşu eğildiği yerden dik durma gücünü alıyor. Her hakikat gözcüsü bu gerçekle köklerine bakmalı ve köksüzleştirilmeye karşı özünü yoklamalıdır.

Dersim katliamında kurtulan bir ananın "Taş olsam çatlardım, toprak oldum dayandım” demesi nasıl bir hakikattir. Taşın, toprağın, suyun ruhunu anlamış doğal kurumsal direnç yenilgiye uğratılamaz.Binlerce yıllık Rıza toplumunun direnen inanç gerçekliği,direnen halk gerçekliği tek zerresi kalsa da içinde hakikat ve özgürlük arayışını barındırır. O zerre bir tohumun donunda yine kendini doğurur. Bu nedenle işgal ve zulm edenler önce en değerlisine saldırarak onursuzlaştırmaya çalışır. Doğal toplumun asla kabul etmeyeceği hal onursuzlaşma halidir. Nemrutlar ise onursuzlaştırarak, mankurtlaştırmak hedefi ile iktidarlarını kabul ettirmek isterler. Bu nedenle saçlar kazınır, bedenler çıplak teşhir edilir, evlatlar ganimet edilir. Aşiret toplumunda kadının bir örüğü kesilir ise tüm aşiret öldürülmüş olur. Aryen toplumlarında bu gerçeği Ezidi kadınların saç örüklerini kesip taşa bağlamalarında çok açık görünür olmuştur. Hakikat yol sürer, zaman ve mekan buna şahittir.

Yeni Türkiye cumhuruyeti bir taraftan Osmanlı kalıntılarından kurtulmaya çalışıyor gibi görünse de, imparatorluk döneminin simgelerini, kurumlarını ulus devlet anlayışı içerisinde devam ettirdi. Özellikle farklı inanç  ve etnik yapılar "Türklük sözleşmesi " içerisinde eritilmeliydi. Bu topraklarda yaşayan, farklı inanç, itikat, mezhep ve süreklerin "Türk İslam anlayişi" içerisinde hizaya getirilmesi amaçlanıyordu. Yeni devlet yapılanması teklik üzerine inşa ediliyordu. 

Yeni cumhuriyet modernitesi için; Dersim sadece etnik yapı olarak değil, inanç olarakta farklıydı. Aryenik Rêya Hakk damarı bu coğrafyada direniyordu.1924 Anayasasında yasalaşan teklik anlayışı muteber vatandaşı tanımlamıştı " Türktür, Türkçe konuşur, Mezhebul Hanifidir". Bu sözleşmenin dışında tüm topluluklar " öteki " sıfatını taşıyordu.

Yıllara dayanan, raporlaşma ve misyoner tipi çalışmaların sonunda;

4 Mayıs 1937'de Atatürk ve Fevzi Çakmak' ın da katıldığı Bakanlar kurulunda "Tedip ve tenkil" kararı alındı.

14 Haziran'da Başvekil İsmet inönü, yapılacak harekatla ilgili meclise bilgi verir ve 18 Haziranda özel  bir trenle Elazığ' a gelinir, incelemelere katılır  ve 21 Haziranda Harekete son biçimi verilir, her biçimiyle saldırılar başlar. Dersimliler bir isyanda bulunmamış tamamen plânlı, programlı bir katliamla karşı karşıya kalmışlardır. Cumhuriyet modernitesi üniterlik adına bütün farklılıkları maddi manevî değerleri ile beraber çarmıha vermiştir.

15 Kasım 1937 yılında Elazığ 'da idam edildiler. Son isteği olan evladından önce idam edilmesi isteği kabul edilmedi.  Reya Heq Aleviler olarak 83. Yılında Dersim Katliamı bizler için yeniden anlaşılarak, yüzleşerek geleceğini, onurlu dik duruşun üzerinde yükseltmelidir. Tarihsel direnç geleneğimizin, inancımızın, halklarımızın bu iradesi mevcuttur. Anadolu ve Mezopotamya halkları tarihsel eşiklerinden biri ile karşı, karşıyadır. Nemrutların savaş geleneklerine karşı, halkların barış içinde yaşama gelenekleri bir mücadele içerisindedir. Toplumsal birlikteliğimizi güçlü korumak, barışın kazanması için elzemdir. Bugün savaş politikalarına destek verenler, payanda olanlar tarihsel katliam zihninin devamıdır.  Mahkum edilmesi ve yenilmesi gereken bu devşirme katliamcı zihindir. Toprağa, taşa, suya, havaya, hayvana, nebata zulmeden Nemrud’i zihin halklarımızın yakasından düşmelidir.

Reya Heq Aleviler demokratik dinamiklerle bağını güçlendirmeli, halklarla bağını güçlü tutmalı ve birbirinden haberdar olmalıdır. Bireysel iktidarlaşmaların karşısında ocak örgütlenmesini canlı  tutarak yol yürümemiz ve her mekanda birbirinden haberdar olan birlik ruhu ile hareket etmemiz elzemdir.

Bugün 83. Yılında Dersim Katliam’ından çıkarılacak en büyük ders toplumsal, kurumsal örgütlülük ile zülme karşı direnilebileceği gerçeğidir. Demokratik Alevi Dernekleri olarak Alevi Halklar ve kurumları arasında çok yönlü birlik ruhu için elimizden gelen iradeyi ortaya koyacağımızı ifade etmek istiyoruz. Şah Hüseyin’in ve Pir Seyit Rıza’nın, Ana kadının bilgeliği ile direnci ile zamana cevap olmanın temel sorumluluğuna inanıyoruz.  Anılarına niyaz oluyor, umutlarına ikrarlı olduğumuzu ifade ediyoruz.

Mazlum Çaresiz, Mekan Rızasız, Zaman Sahipsiz Değildir."

Editör: TE Bilisim