DAÇE; 6 ŞUBAT DEPREMİNDEN SONRA HATAY’DAKİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ NEDENİYLE AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE DOĞRUDAN BAŞVURU YAPTIĞIMIZI KAMUOYUNA DUYURURUZ.
AKP hükümeti depremden sonra Hatay’daki uygulamalarıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. Maddesi yaşam hakkı , 14. Madde Ayırımcılık yasağı, 8. Madde Özel ve aile hayatına saygı hakkı , Sözleşmeye ek protokolün 1. Maddesi Mülkiyet hakkı ve Sözleşmeye ek protokolün 3. Maddesi serbest seçim hakkını ; Anayasanın 10.,17.,35., 56. ve 67. Maddelerini ihlal etmiştir. İhlal edilen temel hak ve özgürlükler Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında da koruma altına alınmış olsa da , Anayasa Mahkemesinin kararlarının uygulanmadığı ülkemizde artık Anayasal bir korumadan bahsetmek mümkün değildir. Yeni Türkiye yüzyılında Anayasal haklarımız ve kanunlar sadece kağıt üzerinde kalmış , yargıdaki hiyerarşi yok olmuş , Devlet aklı ve bürokrasisi ortadan kaldırılmıştır. Türkiye’de temel insan hakları ihlalleri İDARİ BİR PRATİK haline gelmiş olup, hükümetin kontrolünde olan mahkemelerde sadece GÖRÜNÜŞTE ve ŞEKLİ bir yargılama yapılmaktadır. AKP ile organik bağı olan hakimler artık dilekçelerimizi dahi okumadan otomatik red kararı vermektedir. Bu nedenlerle AİHM içtihatları doğrultusunda, yargı sistemi işlemeyen bir ülkede herhangi bir iç hukuk yolu tüketmeden Avrupa İnsan Hakları mahkemesine doğrudan başvurumuzu yapıyoruz.
Deprem bölgesindeki asbest faciasıyla son noktaya gelen , doğal ekosistemler üzerindeki kirletme ve yoketme politikaları “BİR İDARİ PRATİK HALİNE “ gelmiştir. Nitekim AKP hükümetinin doğal ekosistemler üzerindeki yıkıcı -yokedici -kirletici politikaları sonucu 2002 ile 2016 yılları arasındaki KANSER PATLAMASI olmuş , Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2002 ile 2016 yılları arasında erkeklerde kanser vakaları 12 kat , kadınlarda 7,8 kat artmıştır. Sağlık Bakanlığı 2016 sonrası kanser istatistiklerini de saklamaktadır.
Hal böyleyken 6.02.2023 Kahramanmaraş depreminin sonrasındaki “toplum psikolojisi ve ihtiyaçları “ bir kaldıraç olarak kullanılmak suretiyle; başta sağlıklı çevrede yaşam hakkı olmak üzere insan hakları ihlalleri derinleştirilmektedir. Yaşam hakkına , mülkiyet hakkına ,sağlıklı çevrede yaşama hakkına yönelik yıkıcı politikaların önünü kesecek Zeytin yasası gibi yasalar deprem bölgesinde yürürlükten kaldırılmıştır. 5.04.2023 tarih ve 7452 sayılı “ Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Kabul edilmesine dair kanunla ; AKP hükümeti, deprem bölgesindeki yerleşme ve yapılaşma için orman vasıflı alanlar, zeytinlik ile zeytinlik sahaları” da imara açmıştır.
Deprem bölgesindeki ASBEST’li ve diğer kimyasal -zehirli atıklar ise , milyonlarca insanın önümüzdeki 8-10 yıl içinde ölümüne veya kanser olmasına neden olacak şekilde DOĞAL EKOSİSTEMLERE karıştırılmaktadır.
Diğer yandan deprem bölgesinde yürürlükten kaldırılan yasa hükümleri vasıtasıyla , özellikle Hatay ilindeki Alevi yurttaşların ( Dikmece örneğindeki gibi ) zeytinlikleri başta olmak üzere özel mülkleri “ kamulaştırma kılıfı altında “ gasp edilmektedir. Kırsaldan sonra sıra kent merkezine gelmiş bu defa da 6306 sayılı yasada yapılan değişiklikle başta Samadanağ olmak üzere kent merkezlerindeki yurttaşların mülkiyet hakkı gasp edilmek istenilmektedir. Hatay’lı yurttaşlara karşı “ ayırımcılık yasağı” ihlal edilerek , AKP hükümetinin ideolojik politikalarıyla Hatay’ın demografik yapısı değiştirilmek istenilmektedir. Alevi Canlara ait zeytinliklerin yanıbaşındaki Devlete ait Hazine arazileri ise BOMBOŞ durmaktayken toplu konut için kullanılmamaktadır.
Hatay’lıların uğradığı ayırımcılık genel seçimlere kadar yansımıştır. Hatay halkının iradesiyle milletvekili olarak seçilen Av. Can Atalay’ın Anayasal hükümler ihlal edilerek ve Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmamak suretiyle halen cezaevinde tutulması , Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek 1
No’lu protokolün 3. Maddesiyle güvence altına alınan Serbest Seçim hakkının ihlaline evrilmiştir. Hatay’lıların seçim iradesinin seçmen olarak Meclise yansıması engellenmiştir.
Biz bu başvurumuzla, Hatay’lıların başta yaşam hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı , mülkiyet hakkı ve serbest seçim hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerimizin ihlallerini; Uluslararası hukukta uygulanmaya başlanılan “ihtiyatlılık “ ve “öngörülebilirlik “ ilkeleri gereğince , sadece bir “sonuç “ olarak değil , bir “ süreç “ olarak da tespit edilmesini talep ediyor ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine DOĞRUDAN BAŞVURUMUZU yapıyoruz. 11.12.2023
Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE ) Ve Hatay’lı yurttaşlar adına
Av. İsmail Hakkı Atal
AİHS Yaşam Hakkı İhlali ( AİHS md. 2 ) Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası md. 17 “ - Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
AİHS Özel ve aile hayatına saygı hakkı ( AİHS md. 8 ) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası md. 56 Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
AİHS Ayırımcılık yasağı ( AİHS md. 14 ) Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır. AİHS Ayrımcılığın genel olarak yasaklanması ( Sözleşmeye ek 12 no’lu protokolün 1. Maddesi ) Hukuken temin edilmiş olan tüm haklardan yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya diğer kanaatler, ulusal ve sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensup olma, servet, doğum veya herhangi bir diğer statü bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan sağlanır. Hiç kimse, 1. paragrafta belirtildiği şekilde hiçbir gerekçeyle, hiçbir kamu makamı tarafından ayrımcılığa maruz bırakılamaz.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası md. 10 Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde (...) kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
AİHS Mülkiyet hakkı ( AİHS ek protokol 1. Madde ) Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası md. 35 - Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
AİHS Serbest Seçim Hakkı ( AİHS ek 1 no’lu protokol -3. Madde ) Yüksek Sözleşmeci Taraflar, yasama organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde, makul aralıklarla, gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt ederler.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası md. 67- Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.