6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN İKİNCİ YILINDA, DEPREM BÖLGESİNDE

ÖĞRENCİ VE EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN DURUMU

 

6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri olarak yaşanmıştır ve etkileri halen sürmektedir. Depremlerde binlerce insan hayatını kaybetmiş, milyonlarca kişi evsiz kalmış, şehirler büyük bir yıkıma uğramıştır. Depremin en ağır etkilediği alanlardan birisi de eğitim sistemi ve okullar olmuştur.

Deprem sonrasında yüzlerce okul kullanılamaz hale gelirken, yüz binlerce öğrenci eğitim hakkından mahrum kalmıştır. Depremlerin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen deprem bölgesinde eğitim hâlâ ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Üstelik yalnızca deprem bölgesi değil, Türkiye genelindeki okulların depreme dayanıklılığı konusunda gerekli adımların atılmamış olması endişe verici bir durumdur.

Deprem bölgesindeki illerde eğitim, felaketin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ tam anlamıyla normalleşebilmiş değildir. Bölgede eğitimin sürekliliğini sağlamaya yönelik çeşitli adımlar atılsa da söz konusu adımların yetersiz ve plansız kaldığı görülmektedir. 6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümünde deprem bölgesinde bulunan şubelerimizden aldığımız veriler, deprem yaralarının sarılması konusunda aradan iki yıl geçmiş olmasına rağmen gerekli adımların atılmadığını göstermektedir.

Deprem felaketinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, eğitim alanında yaşanan sorunlar büyük ölçüde devam etmektedir. Bu rapor Adıyaman, Hatay, Malatya, Osmaniye ve İskenderun’da deprem sonrasında eğitimde yaşanan temel sorunları, fiziki altyapı eksikliklerini, öğretmen ve öğrenci sorunlarını, hijyen ve barınma sıkıntılarını kapsamlı bir şekilde ele almaktadır.

OKULLARIN DURUMU VE FİZİKİ ALTYAPI SORUNLARI

Deprem sonrası on binlerce bina gibi, eğitim kurumları da büyük hasar almıştır. Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) verilerine göre, deprem bölgesindeki birçok okul ya tamamen yıkılmış ya da ağır hasar görmüştür. Ancak, aradan iki yıl geçmesine rağmen hâlâ birçok okulun yeniden inşası tamamlanmış değildir. Deprem bölgesinde eğitim ya hasarlı binalarda ya da geçici konteyner sınıflarda sürdürülmeye çalışılmaktadır. Bu durum, öğrencilerin güvenliği açısından büyük bir risk oluşturmaktadır. Hasarlı binaların hâlâ kullanılmaya devam edilmesi, olası artçı sarsıntılarda ya da yeni bir depremde daha büyük bir felaketin yaşanmasına neden olacaktır. Konteyner sınıflarda ise öğrenciler hem fiziksel olarak zor koşullarda eğitim görmekte hem de psikolojik olarak kendilerini güvensiz hissetmektedir.

HATAY

ü  Deprem öncesinde 14.724 olan derslik sayısı 8.045’e düşmüştür. Dersliklerin %45,4’ü kullanılmaz hale gelmiştir.

ü  210 okul binası ya tamamen yıkılmış ya da kullanılamaz hale gelmiştir. 180 okul ise orta hasarlıdır.

ü  Güzel Sanatlar Lisesi, konteyner alanlarda eğitim verirken, Osman Ötken Anadolu Lisesi, Rauf Bey Gemisi'nde eğitim görmek zorunda kalmaktadır.

ü  İkili eğitim uygulaması yaygınlaşmış, öğrenciler sabah karanlıkta okula gitmek ve akşam geç saatlere kadar derste kalmak zorunda bırakılmıştır.

ü  Laboratuvar, kütüphane ve sosyal alan eksiklikleri, eğitimin niteliğini düşürmektedir.

ü  Hatay’da birçok okulun birden fazla okul tarafından kullanılması ve sınıf mevcutlarının artması hijyen sorununu büyütmüştür.

ü  MEB, tasarruf tedbirleri gerekçesiyle İUP (İşgücü Uyum Programı) kapsamında güvencesiz ve düşük ücretli temizlik personeli görevlendirmiştir.

ü  Veli ve öğretmenler, ek ödeme yaparak temizlik hizmetlerini finanse etmek zorunda bırakılmıştır.

ADIYAMAN

 

ü  Adıyaman’da toplam 801 okuldan 392’si hasarsız, 287’si az hasarlı, 41’i orta hasarlı, 63’ü ağır hasarlı ve 14’ü yıkıldı.

ü  Deprem sonrası 54 okul tamamlanmış, 38 okulun inşaatı devam ediyor, 5 okul ihale sürecinde.

ü  Güçlendirme çalışmaları yapılan bazı okullarda, hatalı uygulamalar nedeniyle kamu zararı oluştu.

ü  Okullara bağlı pansiyonların güçlendirme çalışmaları devam ediyor, öğrenciler farklı pansiyonlara yerleştirildi ve bu durum ulaşım sorunlarına neden oldu.

ü  Kalıcı yaz saati uygulaması ve ikili eğitim nedeniyle öğrenciler erken saatlerde karanlıkta okula gitmek zorunda kalıyor.

ü  Kütüphane ve laboratuvar gibi ortak alan eksiklikleri eğitimde eşitsizliği artırıyor.

 

İSKENDERUN

ü 10 okul henüz eğitime açılmamış, öğrenciler farklı okullara yönlendirilmiştir.

ü Konteyner sınıflarda eğitim devam etmektedir.

ü Klima ve havalandırma eksiklikleri, özellikle yaz aylarında sınıfları yaşanmaz hale getirmektedir.

MALATYA

ü 17 okulda hâlâ konteyner sınıflar kullanılmaktadır.

ü 18 okul tamamen kapalı, güçlendirme veya yeni bina inşaatı bulunmamaktadır.

OSMANİYE

ü Hasarlı okullarda eğitim yapılmamakta, öğrenciler farklı okullara yönlendirilmiştir.

ü Deprem sonrası öğretmen ihtiyacı bulunmamaktadır ancak öğrenciler servislerle taşınmaktadır.

ü İnternet altyapısı tamamlanmış ancak barınma sorunları kısmen devam etmektedir.

ÖĞRENCİ VE EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN DURUMU

Deprem nedeniyle evlerini kaybeden birçok aile hâlâ kalıcı konutlara yerleştirilebilmiş değildir. Bu durum, öğrencilerin düzenli ve sağlıklı şekilde eğitim almasını engellemektedir. Çocuklar, geçici barınma alanlarında yaşadıkları için ders çalışmakta zorlanmakta, ulaşım imkânları kısıtlı olduğu için okula devam oranları düşük seyretmektedir.

Eğitim emekçileri açısından da benzer bir sorun söz konusudur. Birçok öğretmen, bölgedeki barınma imkânlarının yetersizliği nedeniyle ya tayin istemek zorunda kalmakta ya da büyük zorluklarla yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Deprem bölgesinde öğretmen açığının ciddi boyutlara ulaşmasının temel nedenlerinden birisi de mevcut fiziki koşulların yetersizliğidir.

ü  Deprem bölgesinde okullaşma oranı hızla düşmüştür.

ü  6 Şubat depremleri sonrasında Hatay’da 2021-2022’ye göre 65.248, Malatya’da 29.383, Kahramanmaraş’ta 29.091, Adıyaman’da 18.452 öğrenci azalmıştır.

ü  Hatay’da öğrenci sayısı 120.000’den 77.295’e düşmüştür. Okul öncesi eğitimde %14,41, ilkokulda %10, ortaokulda %18, lise düzeyinde %28 azalma görülmüştür.

ü  Konteyner okullarda eğitim gören öğrenci sayısı Hatay’da 7.650, Defne’de 700’dür.

ü  İskenderun’da 3.600 öğrenci başka bölgelere göç etmiş ve %36 oranında devamsızlık yaşanmaktadır.

ü  Malatya’da 23.000 öğrenci bölgeyi terk etmiş, %8 oranında devamsızlık tespit edilmiştir.

ü  Adıyaman’da deprem döneminde öğrenci sayısı 18 bin 452 kişi azalmış, okul terki artmıştır.

ü  Afet bölgesindeki kız çocuklarının okula erişimi zorlaşırken, hijyen, güvenlik ve sosyalleşme gibi temel ihtiyaçları karşılanmamaktadır.

ü  MEB verilerine göre Hatay’da 6.343 öğretmen hâlâ konteynerlerde yaşamaktadır.

ü  Öğrencilerin büyük bölümü de hâlâ konteyner kentlerde kalmaktadır.

ü  21 metrekarelik alanlarda 4-5 kişi birlikte yaşamak zorunda bırakılmaktadır.

ü  AFAD’ın elektrik ve su giderlerini MEB’e devretme talebi reddedilmiş, öğretmenlerden bireysel abonelik almaları istenmiştir.

ü  Sık sık elektrik ve su kesintileri sık yaşanmaktadır.

ü  Deprem sonrası kırsal kesimlere taşınan öğrenciler için ücretsiz ulaşım sağlanmamıştır.

ü  Malatya’da otobüs eksikliği büyük bir sorun teşkil etmektedir.

ü  İkili eğitim sistemi nedeniyle öğrenciler karanlıkta okula gitmek ve eve dönmek zorunda kalmaktadır.

ü  Deprem bölgesinde bile okul öncesi için verilen ücretsiz yemek uygulaması kaldırılmıştır.

ü  Sağlık örgütlerinin araştırmalarına göre, Hatay’da ailelerin %76,3’ü güvencesiz çalışmakta, %56,7’sinin düzenli geliri bulunmamaktadır.

ü  Çocukların %33,5’i düzenli gıdaya erişememektedir.

ü  5 yaş altı çocukların %6,2’si bodur, %8,9’u zayıf, %4,4’ü ise aşırı kiloludur.

PSİKOSOSYAL DESTEK EKSİKLİĞİ

Depremin yol açtığı psikolojik travma, bölgedeki öğrenciler üzerinde derin izler bırakmıştır. Birçok çocuk, sevdiklerini kaybetmenin ve sürekli bir güvensizlik hissi içinde yaşamanın etkilerini taşımaktadır. Bu konuda MEB ve ilgili kurumların yeterli psikososyal destek sağladığını söylemek mümkün değildir.

ü  Hatay’da psikolojik destek için sadece 440.000 öğrenciyle görüşülmüştür, bu oran toplam öğrencilerin yalnızca %10’u kadardır.

ü  Adıyaman’da MEB’in afet sonrası psikososyal destek çalışmaları yetersiz kaldı.

ü  İskenderun ve Malatya’da rehber öğretmenler mevcut olsa da rehberlik odaları yetersizdir.

ü  Her okula en az bir psikolojik danışman atanması gerekirken, yeterli öğretmen ataması yapılmadı.

Deprem bölgesinde rehber öğretmen sayısı hala yetersizdir ve öğrencilere yönelik psikolojik destek programlarının etkili şekilde yürütüldüğünü söylemek mümkün değildir. Bu durum, öğrencilerin derslere odaklanmasını zorlaştırmaktadır. Deprem bölgesindeki öğrencilerin akademik başarıları giderek düşerken, bu çocukların gelecekte sosyal hayata uyum sağlama süreçlerini de olumsuz etkileyecektir.

TÜRKİYE OKULLARIN DEPREME NE KADAR DAYANIKLI OLDUĞU ACİLEN TESPİT EDİLMELİDİR

Türkiye, aktif fay hatları üzerinde bulunan bir ülke olmasına rağmen, okulların depreme dayanıklılığı konusunda ciddi eksiklikler bulunmaktadır. Nitekim 6 Şubat depremleri, yalnızca deprem bölgesinde değil, tüm Türkiye’deki okul binalarının güvenli olup olmadığı sorusunu yeniden gündeme getirmiştir.

Depremin ardından yapılan incelemeler, Türkiye’deki birçok okulun güçlendirme çalışmalarına ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. MEB, 2023 yılında 20 bin okul binasının deprem risk analizi yapılacağını açıklamıştır. Ancak, bu çalışmaların büyük bir kısmı ya tamamlanmadı ya da yeterince şeffaf yürütülmemiştir.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın açıkladığı resmi verilere göre[1]; “25 Ocak 2024 tarihi itibarıyla bölgedeki Millî Eğitim Bakanlığına bağlı 20.340 binadan eğitim hizmeti verilen 15.799'u tetkik edilmiştir. Bu binaların 60’ı yıkılmış, 1.591’i orta ve üstü hasarlı, 14.148’i az hasarlı ve hasarsızdır. Depremlerden önce, deprem bölgesinde bulunan toplam 119.200 dersliğin yüzde 10'una tekabül eden 12.119 derslik deprem sonrasında zarar görmüş ve kullanılabilir derslik sayısı 107.081 olmuştur”.

Bazı illerde okulların depreme dayanıksız olduğu belirlenmesine rağmen, binalar hâlâ kullanılmaya devam edilmektedir. Güçlendirme çalışmaları için ayrılan bütçeler yetersiz kalmakta, merkezi yönetimin özellikle muhalif yerel yönetimlerle koordinasyon eksikliği nedeniyle süreçler aksamaktadır.

Türkiye’de eğitim bütçesi her yıl artırılsa da bu artış genellikle personel giderlerine ve cari (zorunlu ve sürekli) harcamalara ayrılmaktadır. Depreme dayanıklı okul binaları inşa edilmesi için gerekli kaynakların yeterli miktarda ayrıldığını söylemek mümkün değildir.

Deprem bölgesinde eğitimin normale dönebilmesi ve Türkiye genelinde okulların depreme hazır hale gelmesi için acil önlemler alınması gerekmektedir.

ü  Yıkılan veya ağır hasarlı okulların yerine modern, dayanıklı ve güvenli okul binalarının hızla inşa edilmesi gerekmektedir. Okul inşaatları hızlandırılmalı, derslik açığı giderilmelidir. Süreç şeffaf bir şekilde yürütülmeli, konu ile ilgili meslek odalarının ve halkın denetimine açık olmalıdır.

ü  Tüm illerdeki okul binaları hızla risk analizinden geçirilmeli, dayanıksız olanlar güçlendirilmeli ya da yenilenmelidir.

ü  Deprem bölgesinde temizlik personeli sayısı artırılmalı, okullarda yaşanan hijyen sorunu çözülmelidir.

ü  Deprem bölgesindeki öğrencilere öncelikli olarak ücretsiz yemek ve temiz içme suyu sağlanmalı, öğrencilere ücretsiz ulaşım imkânı sağlanmalıdır.

ü  Deprem bölgesinde görev yapan eğitim ve bilim emekçilerine öncelikli olarak lojman sağlanmalı, öğrencilerin barınma ve ulaşım sorunlarına yönelik kapsamlı çözümler üretilmelidir.

ü  Depremzede çocukların eğitim hayatına sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için rehber öğretmen sayısı artırılmalı, psikososyal destek programları güçlendirilmelidir.

ü  Eğitime ayrılan bütçede, depreme karşı dayanıklı okul yapıları inşa edilmesi için özel bir kaynak oluşturulmalıdır.

Eğitim Sen olarak iki yıldır yakından takip ettiğimiz deprem bölgesinden gelen veriler eğitim alanında sınırlı düzeyde adımlar atıldığımı göstermektedir. Aradan geçen süreye ve verilen sözlere rağmen hâlâ ciddi eksiklikler olduğu görmek düşündürücüdür. Türkiye’de eğitim sisteminin sağlıklı ve düzenli işleyebilmesi için deprem riski yüksek olan illerden başlanmak üzere ülke çapında bütün okulların güvenli hale getirilmesi ve eğitim hakkının güvence altına alınması gerekmektedir.

Özel Eğitim Desteği/Bütçe Açıklandı! Zam Oranı %30 Oldu. Eğitim Emekçileri Piyasanın Çıkarlarına Teslim Edilemez! Özel Eğitim Desteği/Bütçe Açıklandı! Zam Oranı %30 Oldu. Eğitim Emekçileri Piyasanın Çıkarlarına Teslim Edilemez!

SONUÇ

Deprem gibi büyük bir afet sonrasında ortaya çıkan sonucun “asrın felaketi” olarak tanımlanması, deprem nedeniyle ortaya çıkan yıkımın etkilerinin tür ve boyutları kadar, doğal afete maruz kalanların hangi ülkede yaşandığıyla da doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de doğal bir afetin ranta ve yağmaya dayalı çarpık kentleşme politikaları nedeniyle nasıl büyük bir felakete dönüştüğü 6 Şubat depremleri ile bir kez daha görülmüştür. Siyasi iktidar, bugüne kadar deprem riskine karşı somut adımlar atmak bir yana, doğal afetin büyük bir felakete dönüşmesine neden olacak politika ve uygulamalarına devam etmekte, son olarak Bolu Kartalkaya’da yaşanan yangın felaketinde görüldüğü gibi, felaketlerin sorumlularını korumak için bütün koruma kalkanlarını devreye sokmaktadır.

Türkiye gibi sürekli doğal afetler yaşanan bir ülkede devletin bütün kurumları planlamaları ve uygulamalarını rantı değil, insan yaşamını önceleyen bir anlayışla ele almak zorundadır. Bugüne kadar bu temel gerçekliği dikkate almayan kuralsız ve denetimsiz yapılaşmaya göz yuman, rant için sağlıksız imar planlarına izin veren, meslek odalarını yapı denetim sürecinin dışında bırakarak böylesine büyük bir yıkıma ortak olan herkesin birinci dereceden ölümle sorumlu oldukları asla unutulmamalı ve unutturulmamalıdır. 

Deprem sonrasında gözaltına alınıp tutuklanan müteahhitler, deprem felaketinde sorumluluğu olanlardan oluşan suç zincirinin son halkasıdır. Böylesine büyük bir yıkımın asıl sorumlularının, suç zincirinin bütün halkalarını ilmek ilmek ören siyasi iktidar ve tek adam rejimi olduğu açıktır. Geçmişte hemen her yerel seçim öncesinde çıkarılan imar afları için Meclis’te el kaldıran vekillerin, yıkılan yapılara inşaat izni veren yerel yönetimlerin, devlet kurumlarının ve yapı denetim firmalarının içinde yer aldığı suç zinciri ve bu zincirin işleyişini kolaylaştıran tek adam rejimi sorgulanmadığı sürece 6 Şubat depremlerinin asıl sorumlularından gerçek anlamda hesap sorulmuş olmayacaktır. 


[1]https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2024/02/Kahramanmaras-ve-Hatay-Depremleri-Yeniden-Imar-ve-Gelisme-Raporu-1.pdf (Erişim: 4 Şubat 2025)

Editör: Haber Merkezi