"Veli-Der olarak; Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Siz değerli velilerimizi ve kamuoyunu da çocuklarımızın geleceğine sahip çıkma adına suç duyurusunda bulunmaya çağırıyoruz."
Denizli Veli-Der üyeleri Candoğan Parkı’ında konuya ilişkin bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı Öğrenci Veli Derneği (VELİ-DER) Denizli Şube Başkanı Elif Bekçi okudu.
Konuyla ilgili açıklama şu şekilde;
Ülkemizde neredeyse her gün ırkçı, ayrımcı, gerici nefret diline ve şiddetine ait haberler duyuyoruz. Koç Üniversitesi'nde okuyan ve üniversitenin öğrenci yurdunda kalan bir öğrenci aynı odayı paylaştığı 2 öğrenci tarafından, saldırıya ait ses kayıtlarından anlaşıldığı üzere Kürt ve Alevi olması gerekçe gösterilerek kemerle dövülmüş, kesici aletle yüzü ve beli kesilmiştir. Ses kayıtlarının devamında “Türkiye'nin, belli bir noktadan sonraki Doğusu olduğu gibi ateşe verilse” söylemleri yer almaktadır. Ses kayıtları bu ülkede bir arada kardeşçe yaşama umutlarını yok etmeye yönelik olsa da; bizler “dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep” farkı gözetmeksizin, bir arada laik yaşam ve eşit yurttaşlık taleplerimizi haykırmaya devam edeceğiz.
Biz anne babalar olarak, çocuklarımızın güvenliği ve huzuru için endişe içindeyiz. Bu ve benzeri saldırgan davranışlar, özellikle çocuklarımızı olumsuz etkilemektedir. Bu saldırıları gerçekleştiren gençleri, ırkçı ve kin dolu düşüncelerle besleyen, nefret dilini günlük yaşamın dili haline getiren siyasi-ideolojik yapıların karşısında durup, sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Halkımızı ırkçılığa, ayrımcılığa, gericiliğe ve şiddete karşı ortak tutum almaya, toplumsal dayanışmayı güçlendirmeye çağırıyoruz.
Yıllardır sürekli dile getirdiğimiz, mücadele ettiğimiz gerçeği Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bütçe görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulunda itiraf niteliğinde söylemiştir. Tekin, “… Bunların içerisinde, sizin ‘tarikat-cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır” diyerek konuyu önemsizleştirmeye çalışmaktadır. Ayrıca, Yusuf Tekin tarikat ve cemaatlerin çocukların dağa çıkmasını engellediğini iddia ederek bu dinci yapıları halkın nezdinde meşrulaştırmaya ve sevimli göstermeye çalışmaktadır. Çocuklarımızın dağa çıkmasını engellediğini iddia ettiğiniz tarikat ve cemaatler, Suriye iç savaşı sırasında çocuklarımızı IŞİD, ÖSO, El Nusra ve El Kaide gibi dinci terör örgütlerine gönderdiler. Ve yine sizin “STK” dediğiniz, bizim “tarikat ve cemaat” dediğimiz gerici yapıların yurtlarında ve Kuran kurslarında çocuklarımızın başına neler geldiğini çok iyi biliyoruz.
Yusuf Tekin tarikat ve cemaatlerle olan ilişkilerini TBMM Genel Kurulunda dile getirmekten çekinmediği gibi, onlarla protokoller imzalamaya devam edeceğini söylemektedir. Bir tane bile “tarikat cemaat” ile yapılan proje ve protokolleri asla kabul etmiyoruz.
MEB‘in dini içerikli proje, protokol ve uygulamalarıyla, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerinden laik, bilimsel, kamusal eğitim ortadan kaldırılarak, dini vakıf-dernek, cemaat okulları, kursları, yurtları, vb. yerleri doğrudan iktidarın desteği ile bütün eğitim sistemini sarmıştır.
Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim öğretim faaliyetleri devletin asli görevidir. Bu görevi yerine getirmekle Milli Eğitim Bakanlığı yetkilidir ve bu yetki devredilemez. Dini vakıf-dernek, cemaat ve tarikatlarla protokoller imzalamak, ilgili mevzuatın izin vermediği yetki devrinin kullanılmasıdır ki, bu suçtur. 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler yasasına göre tarikat ve cemaatler yasa dışıdır. Yasa dışı yapılarla işbirliği yapmak suçtur.
Tarikat ve cemaatler STK değil, yasa dışı gerici yapılanmalardır. Yasa dışı gerici yapıları okullarımızda istemediğimiz gibi, hukuku çiğneyerek bu gerici yapıları yasalara rağmen okullarımıza sokmaya çalışan Yusuf Tekin’in de Milli Eğitim Bakanlığı görevinden alınmalıdır. Çünkü Yusuf Tekin’in Milli Eğitim Bakanlığı gibi önemli bir görevde bulunması bu ülke için beka sorunudur.
Saygıdeğer Basın Emekçileri, Kıymetli Kamuoyu, Sevgili Velilerimiz,
Türkiye Cumhuriyeti’ni şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi yaptırmayacağız. Bu mücadele iyi ile kötünün, aydınlık ile karanlığın, bilim ile cehaletin kavgasıdır. Bu gün her ne kadar durum aleyhimize gibi görünse de umutsuz değiliz. Zira insanlık tarihine baktığımızda; kötülüğün, karanlığın, cehaletin kalıcı olarak kazandığı görülmemiştir.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bugüne kadar ki uygulamalarıyla anayasal ve yasal suç işlemiştir ve bu son açıklamalarıyla da bu suçu işlemeye devam edeceğini beyan etmektedir.
Veli-der olarak; Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Siz değerli velilerimizi ve kamuoyunu da çocuklarımızın geleceğine sahip çıkma adına suç duyurusunda bulunmaya çağırıyoruz.
Ne olursa olsun, çocuklarımızı karanlığa teslim etmeyeceğiz! Bilimsel, demokratik, laik, kamusal eğitimi kazanma mücadelemizden asla ödün vermeyeceğiz.