Eser Ördem: Anadiller Baskı Altında, Neoliberalizm Kültürel Çeşitliliği Tehdit Ediyor
Adana - Eğitim Sen, Alevi Platformu ve İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından düzenlenen Dünya Anadili Günü Paneli'nde konuşan ATÜ Öğretim Görevlisi Eser Ördem, dillerin yok oluşu, politik bilinçdışı ve neoliberalizmin dil politikaları üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Ördem, dünyada çokdilliliği doğal olarak yaşayan toplumlar ile kapitalist baskı altındaki toplumlar arasındaki farkı örneklerle anlattı.
Dünyada ve Türkiye'de Dil Politikaları Konuyla ilgili olarak Ördem, Bolivya ve Meksika gibi ülkelerde birçok dilin resmi olarak tanındığını belirterek, çokdilliliğin bazı toplumlarda doğal olarak var olduğunu söyledi. Ancak neoliberalizmin egemen olduğu coğyalarda dillerin ticari ve ekonomik çıkarlara göre biçimlendirildiğini, bu nedenle kültürel çeşitliliğin tehdit altında olduğunu vurguladı.
Türkiye'deki diller arasındaki etkileşimin yetersizliğine de dikkat çeken Ördem, "Adana'da Akkapı bölgesinde Arap ve Kürt toplulukları yaşıyor. Ancak bu toplulukların çocukları birbirleriyle oynarken bile birbirlerinin dillerini öğrenmiyor. Bu, politik bilinçdışı ile ilgili bir sorun" dedi.
Dil Politikaları ve Kültürel Hegemonya Ördem, Osmanlı'dan bu yana süregelen dil politikalarına değinerek, İngiltere'nin 1936'dan itibaren Türkiye'de İngilizce eğitim sistemini yayma çabalarını hatırlattı. "Halk evlerinde ve üniversitelerde başlayan İngilizce eğitimi, zamanla akademik dünyada baskın hale geldi. Bugün Türkiye'de 475 bölüm İngilizce eğitim veriyor, oysa bu sayı daha önce 330'dü. Yerel dillerin akademik düzeyde öğretimi ise son derece sınırlı" dedi.
Neoliberalizmin bireyleri yanlızlaştırdığını ve dayanışmayı azalttığını belirten Ördem, "Bu sistem bireyleri birbirinden kopararak ekonomik çıkarları öne çıkarıyor. Türkiye'de dil çeşitliliğini destekleyen politikalara ihtiyaç var, ancak bu pragmatik yaklaşımlarla değil, kültürel hakları gerçekten güvence altına alacak bir anlayışla olmalı" diye ekledi.
Avrupa ve Türkiye Karşılaştırması Avrupa Birliği ülkelerinde resmi olarak tanınan dillerin olmasına rağmen, bu uygulamaların yetersiz olduğunu belirten Ördem, "Avrupa'da 24 resmi dil varken, halkların konuştuğu 60 dil var ve bunlar yeterince desteklenmiyor. Hollanda'da bile İngilizcenin yayılmasına karşı mahkemeye başvuranlar oldu" dedi.
Son olarak, Türkiye'nin Batı modernitesini sorgusuz kabullenerek kendi dillerine yabancılaştığını ifade eden Ördem, "Bize dayatılan modernite yerine kendi modernitemizi yaratmalıyız. Kendi kültürel ve tarihsel farkındalığımız olmadan, dil politikalarında da kalıcı bir iyileşme beklemek zor" ifadelerini kullandı.