İHD ve ÇHD Adana Şubeleri; Bizler insan hakları savunucuları ve Tahir Elçi’nin mücadele arkadaşları olarak, Türkiye’de yaşamın her alanına yayılan cezasızlık kültürünün ortadan kaldırılması ve gerçek faillerin ortaya çıkarılıp adil bir yargılama yapılabilmesi için Tahir Elçi nin bizlere bıraktığı mırasın ağırlığının da farkında olarak yılmadan ve usanmadan mücadelemize devam edeceğiz.
Adana'da İnönü Parkında Tahir Elçi için yapılan basın açıklamasına siyasi partiler, sendikalar ve meslak odalarıda destek verdi.
Saygı duruşunun ardından katılımcı kurumlar adına açıklamayı İHD Adana Şube Başkanı Av. Yakup Ataş okudu.
Ataş konuşmasına şu şekilde devam etti;
Diyarbakır Baro Başkanı ve İnsan Hakları Savunucusu Tahir Elçi, bundan tam 9 yıl önce, 28 Kasım 2015 günü Diyarbakır ili Sur ilçesi, tarihi Dört ayaklı Minare önünde çatışmalardan kaynaklı yaratılan tahribatı kamuoyu ile paylaşmak, tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkmak için açıklama yaparken katledildi.
Tahir Elçi, savaşın ve çatışmanın sadece insanlar üzerinde değil aynı zamanda doğal çevre ve kültürel miras üzerinde yarattığı yıkımı göstermek ve bu sebeple kalıcı çatışmasızlığı ve barışı istemek için Dört ayaklı minare önündeydi. Son sözleri ise “ Biz bu tarihi bölgede, birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar çatışmalar silahlar operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz. Şeklindeydi. Bu sözlerinden hemen sonra katledildi Tahir başkan.
Tahir Elçi, faili meçhul cinayetlerin ve gözaltındaki kayıpların aydınlatılması ile faillerinin bulunması için cezasızlıkla mücadele eden en önde insanlardan birisiydi. Faili meçhul cinayetlerin ve gözaltındaki kayıpların aydınlatılması ile faillerinin bulunması için çok sayıda davanın açılmasını ve birçok olayın aydınlatılmasını sağladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye’yi sayısız kere mahkûm ettirmiş bir hukukçuydu. İlçelerde ilan edilen “sokağa çıkma yasaklarında” hukukçulara öncülük ederek bu ilçelere girmeye çalışan cesur insanlardan birisiydi. Tahir Elçi, hukuki birikimini insan hakları değerleri ile birleştiren ve bunu halkının hizmetine sunan nadir insanlardandı.
Tahir Elçi, bu mücadelesi ile devlet içindeki her türlü çete yapılanmasının hedefi haline geldi. Katledilmeden birkaç gün önce katıldığı bir televizyon programında ifade özgürlüğü kapsamında sarf ettiği sözleri nedeni ile siyasal iktidar ve destekçileri tarafından hedef haline getirildi.
Tahir başkan, bu topraklarda ötekileştirilen asimilasyona uğrayan dilleri yasaklanan, köyleri yakılan, boşaltılan bir halkın avukatlığını yapmanın ne kadar tehlikeli olduğunun da farkındaydı. Nitekim Mehmet Uzun’un “ Dicle toprağında eceliyle ölüm diye bir şey yoktur; öldürme vardır, cinayet vardır, katliam vardır.” Sözünün ne kadar doğru olduğunu da en iyi bilenlerden birisiydi. Buna rağmen barış ve insan hakları mücadelesinden geri durmadı.
Arkadaşları yoldaşları Tahir Elçi için “onda geri adım atmak, kaçmak yoktu, fedakarlık ve mücadele vardı”. sözleriyle anlattılar . Bu anlatımlardan bile Tahir başkanın bizlere bıraktığı mirasın, emanetin yükünün ne kadar ağır olduğunu görebiliyoruz.
Tahir Elçi cinayetine ilişkin etkili bir soruşturma yürütülmemiş, cinayete giden süreçte yer alan kişilerin cinayet ile bağlarını açığa çıkartmaya yönelik soruşturma derinleştirilmemiş, olaya ilişkin iddianame ise 5 yıl sonra tamamlanmıştır.
Tahir Elçinin katledilmesine ilişkin davada Diyarbakır 10. Ağır Ceza mahkemesi 12 Haziran 2024 tarihinde görülen duruşmada sanık polisler hakkında beraat kararı verdi.
Bu kararla, Türkiye’de ağır insan hakları ihlallerine dair sayısız dosyanın avukatlığını yapmış, cezasızlıkla mücadelede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdığı davalarla Türkiye insan hakları mücadelesi için önemli içtihatların çıkmasına katkıda bulunmuş olan Tahir Elçi’nin davası da Türkiye’de cezasızlık zincirine eklenmek istenen davalardan bir tanesi olmuştur.
Dosyaya sunulan ve olay yerinde bulunan üç polisin Elçi’ye yönelik doğrudan bir ateş hattında olduğu, silahlarını birden çok kez ateşledikleri ve polislerden birinin Elçi’ye doğru açık ve engelsiz bir ateş hattıyla silahını ateşleyen tek memur olduğunun anlatıldığı teknik rapor dikkate alınmamış; tüm bu delillere rağmen tutuksuz yargılanan sanık polisler hakkında üzerlerine atılı suçu işlediklerinin sabit olmadığı gerekçesiyle beraat hükmü kurulmuştur.
Bizler insan hakları savunucuları ve Tahir Elçi’nin mücadele arkadaşları olarak, Türkiye’de yaşamın her alanına yayılan cezasızlık kültürünün ortadan kaldırılması ve gerçek faillerin ortaya çıkarılıp adil bir yargılama yapılabilmesi için Tahir Elçi nin bizlere bıraktığı mırasın ağırlığının da farkında olarak yılmadan ve usanmadan mücadelemize devam edeceğiz.
Bizler, arkadaşımız Tahir Elçi’nin ölümünü “sonsuzluğa yolculuk” olarak algılıyoruz.
TAHİR ELÇİYİ UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ!
İHD ADANA ŞUBESİ ÇHD ADANA ŞUBESİ