Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği ortaklığıyla yürütülen Spotlight Girişimi'nin yayımladığı yeni rapora göre, iklim değişikliği kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin artmasında doğrudan etkili. Raporda, yüzyılın sonuna kadar gerekli önlemler alınmazsa her 10 eş şiddeti vakasından birinin iklim değişikliğiyle ilişkili olabileceği uyarısı yer aldı.

Mersin Büyükşehir, Mavi Kart Sistemi ile de deniz kirliliğinin önüne geçiyor Mersin Büyükşehir, Mavi Kart Sistemi ile de deniz kirliliğinin önüne geçiyor

İklim Şoku, Şiddeti Tırmandırıyor

Aşırı hava olayları, yerinden edilme, gıda güvencesizliği ve ekonomik istikrarsızlık gibi iklim krizinin tetiklediği sosyal ve ekonomik stresler, cinsiyete dayalı şiddetin yaygınlığını ve şiddetini artırıyor. Bu etkiler özellikle kırılgan topluluklarda yaşayan kadınları daha fazla vuruyor. Zaten mevcut eşitsizlikler nedeniyle savunmasız durumda olan bu kadınlar, iklim kaynaklı krizlerin ardından fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddete daha açık hale geliyor.

Raporda yer alan verilere göre, küresel sıcaklıktaki her 1°C artış, eş şiddetinde yüzde 4,7 oranında artışla ilişkili. Eğer ısınma 2°C’ye ulaşırsa, 2090 yılı itibarıyla her yıl 40 milyon daha fazla kadın ve kız çocuğu eş şiddetine maruz kalabilir. Bu artış 3.5°C senaryosunda iki katına çıkabilir.

Gizli Bir Pandemi: Cinsiyete Dayalı Şiddet

Spotlight Girişimi raporunda cinsiyete dayalı şiddetin halihazırda küresel bir salgın haline geldiği belirtiliyor. En az her üç kadından biri yaşamı boyunca fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddete maruz kalıyor. Ancak sadece yüzde 7'si yaşadıklarını resmi olarak bildiriyor. Bu durum, şiddetin yaygınlığının resmi istatistiklerin çok ötesinde olabileceğine işaret ediyor.

Özellikle iklim felaketlerinin ardından şiddette ciddi artışlar gözleniyor. 2023 yılında 93,1 milyon kişi hava olayları ve depremlerden etkilenirken, tahmini olarak 423 milyon kadın eş şiddeti yaşadı. Sıcak hava dalgaları gibi olaylar sırasında kadın cinayetlerinde yüzde 28’lik artış olduğu da vurgulanıyor.

Ayrıca çocuk yaşta evlilikler, insan kaçakçılığı ve cinsel sömürü de iklim kaynaklı yerinden edilmelerin ardından artış gösteriyor.

En Büyük Yük Marjinal Gruplarda

Yoksulluk içindeki kadınlar — küçük çiftçiler, kent yoksulları ve enformel sektörde çalışanlar — daha yüksek risk altında. Yerli, engelli, yaşlı ya da LGBTQ+ topluluklarına mensup kadınlar da çoklu ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor ve çoğu zaman koruma hizmetlerinden mahrum kalıyor.

Özellikle Sahra Altı Afrika’da 4°C’lik sıcaklık artışı senaryosunda, eş şiddeti yaşayan kadın sayısının 2015’teki 48 milyondan 2060’ta 140 milyona çıkabileceği öngörülüyor. Ancak sıcaklık artışı 1.5°C ile sınırlandırıldığında, bu oran yüzde 24’ten yüzde 14’e düşebilir.

Kadın Çevre Savunucuları Tehlikede

Rapor, çevre haklarını savunan kadınların artan tehditlerle karşı karşıya olduğunu da vurguluyor. Yasadışı ağaç kesimi veya madencilik faaliyetlerine karşı çıkan kadınlar tehdit, şiddet ve hatta ölüm riskiyle karşı karşıya kalıyor. Guatemala'da yasa dışı ormancılığı raporlayan kadınların evleri yakılırken, Filipinler’de madenciliğe karşı çıkan kadınlar kaçırıldı ve öldürüldü.

Cinsiyet Duyarlı İklim Politikaları Şart

İklimle ilgili kalkınma yardımlarının yalnızca yüzde 0.04’ü doğrudan toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklanıyor. Rapora göre bu durum, cinsiyete dayalı şiddetin iklim direnci ve adaleti üzerindeki belirleyici rolünü tanımamak anlamına geliyor.

Spotlight Girişimi, yerel planlamadan uluslararası finansman mekanizmalarına kadar her düzeyde iklim politikalarının şiddetle mücadele boyutunu içermesi gerektiğini savunuyor. Haiti, Vanuatu, Liberya ve Mozambik gibi ülkelerde bu tür bütüncül yaklaşımların başarılı örnekleri görülüyor: afet bölgelerinde mobil sağlık klinikleri kurulması, iklim dostu tarımda kadınlara iş imkanı sağlanması, ve afet müdahalesine şiddet önleme hizmetlerinin entegre edilmesi gibi.

Adil ve Dirençli Bir Gelecek İçin

Raporun altını çizdiği temel mesaj şu: Kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddetin sona erdirilmesi sadece bir insan hakları meselesi değil; aynı zamanda adil, sürdürülebilir ve iklime dirençli bir geleceğe ulaşmanın ön koşuludur.
Spotlight Girişimi, iklim eyleminin etkili ve kalıcı olabilmesi için güvenlik, eşitlik ve kadınların liderliğinin önceliklendirilmesi çağrısında bulunuyor.

Editör: Haber Merkezi