"Adaletin herkes için sağlanması ve tüm mağduriyetlerin son bulması için kamuoyuna sesleniyoruz."
KHK'ların Yarattığı Derin Travma
Olağanüstü Hâl (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK), Türkiye’de binlerce insanın hayatını bir gecede altüst etti. 686 sayılı KHK ile TRT’de görev yaparken ihraç edilen Sırrı Er, yaşanan hukuksuzlukları ve adaletsizliği şu üç noktada özetledi:
-
KHK hukuksuzluğunun açtığı derin travmayı ve oluşturduğu adaletsizliğin boyutunu anlamak.
-
"Ayrımsız Adalet" için verilen emek ve çabaya saygı göstermek.
-
Sessizliğin bedelinin ağır olduğu gerçeğini kavramak.
Bir Gecede Sosyal Ölüm
Bir sabah uyandıklarında, yıllarca emek verdikleri mesleklerinden hiçbir somut delil olmaksızın koparılan öğretmenler, doktorlar, akademisyenler, polisler, memurlar ve sanatçılar, bir anda “terörist” damgası ile yaftalandı. Bu yafta, yalnızca işlerini değil, gelecek hayallerini ve ailelerini de ellerinden aldı. İşsiz bırakılan insanlar, toplumdan dışlanarak sosyal ölüme terk edildi.
KHK'lıların Karşılaştığı Hak İhlalleri
-
Pasaportlarına el konuldu, özel sektörde çalışmalarına engel olundu.
-
Banka hesapları donduruldu, emeklilik hakları ellerinden alındı.
-
Çocuklarının eğitim hakları dahi sorgulandı.
-
Adeta bir "sivil ölüm" yaşatılarak ekonomik ve sosyal izolasyona mahkûm edildiler.
Haksızlıkların Yarattığı Acılar
Bu süreçte birçok KHK mağduru çeşitli sebeplerle hayatını kaybetti:
-
Meriç Nehri’nde boğulanlar,
-
Cezaevlerinde sessizce yitenler,
-
Camide intihar eden Teğmen Adem Gürbüz,
-
Galata Kulesi’nden atlayan KHK’lı bir anne babanın üniversite öğrencisi oğlu Nahit Emre Güney,
-
Apartman boşluğuna kendini bırakan KHK’lı bir babanın 16 yaşındaki oğlu Bahadır Odabaşı,
-
Kanser hastalığına yakalanan ve anne özlemiyle hayatını kaybeden 7 yaşındaki Yusuf Kerim,
-
Baba hasretiyle inleyerek melek olan 8 yaşındaki Ahmet Ataç.
Bu isimler, yaşanan hukuksuzluğun en acı örnekleri oldu. Anneler, babalar, çocuklar, sevdiklerini toprağa verirken bir yandan da adalet mücadelesini sürdürdü.
Adaletin Yokluğunda Yaşanan Hukuksuzluklar
Birçok KHK mağduru, mahkeme kararı olmaksızın suçlu ilan edildi ve adil bir yargılama sürecinden geçirilmedi. Anayasa Mahkemesi'nin “dernek üyeliği suç değildir” kararına rağmen, sendika üyeliği gibi gerekçelerle ihraç edilenler hâlâ görevlerine iade edilmedi.
Adaletin olmadığı yerde, umutlar tükeniyor ve sesler duyulmuyor. Bu dram bir sayıdan ibaret değil; her bir KHK’lı bir anne, baba, evlat olarak büyük acılar yaşıyor. Hakikat, bu insanların gözlerindeki çaresizlikte ve sessiz çığlıklarında yatıyor.
Tüm Dünyaya Çağrı: Adalet İçin Ses Verin!
Bu zulüm ne unutulabilir ne de affedilebilir! KHK mağdurlarının hikâyeleri, adaletin yeniden inşası için bir çağrıdır. Hukuk, masumiyet karinesi ve adalet ilkeleri çiğnenerek insan hayatları karartılmamalıdır.
Tüm dünya kamuoyunu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, iktidarı ve muhalefetteki tüm partileri bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz. Adalet, amasız ve fakatsız herkes için eşit uygulanmalıdır.
#KHKlıyaSesVer
Bir ülkenin gelişmişliği, insan haklarına verdiği önemle ölçülür. Adalet, ancak hakikati görmek ve vicdanlı olmakla sağlanabilir!