"Erkek devlet şiddetine karşı bu 25 Kasım’da da evlerden, iş yerlerinden, okullardan, mahallelerden çıkıp sokağa akacağız, feminist isyanımızı büyütmeye devam edeceğiz."
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü çerçevesinde “Aile Devlet, Yoksulluk Döngüsünde Şiddet Söyleşisi’ ZMO toplantı salonunda gerçekleştirildi.
DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, DEM Parti Adana Kadın Meclisi, CHP Adana İl Kadın Kolları, AKDAM ve Bağımsız Feministler katıldı.
İHD Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Belgin Işık, Mor Dayanışma Kurucu Üyesi ve DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca ve CHP İl Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Şirin Şeyma Bulut söyleşinin konuşmacıları olarak etkinlikte sunum yaptılar.
Sunum sonrası, “Her 25 Kasım’da olduğu gibi bu 25 Kasımda da erkek şiddetine karşı sokaklarda olacağız!” başlıklı basın açıklaması yapıldı.
Açıklamayı okuyan Derya Çiçek Nar sözlerine şu şekilde başladı; 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele gününe doğru giderken bugün Mor Dayanışma olarak kadın cinayetlerine, erkek şiddetine, cezasızlık politikalarına, yoksulluğa karşı patriyarkall kapitalizme karşı bir kez daha sokaktayız!
1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’ni yöneten Trujillo diktatörlüğüne karşı çıktığı için katledilen ve cinsel şiddete maruz bırakılan Mirabel Kardeşlerin direnişi Dominik sınırlarından çıkıp dünya çapında 25 Kasımı “Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü” haline getirdi.
Her 25 Kasım’da olduğu gibi bu 25 Kasımda da erkek şiddetine karşı sokaklarda olacağız!
MİRABELLER YAŞIYOR MÜCADELE BÜYÜYOR
64 yıl önce Mirabellerden Maria şöyle dedi: “Belki bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor. Haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz”
Minerva da şöyle seslenmişti: “Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı. Kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü.”
Patria ise “Çocuklarımızın, bu yoz ve zalim sistemde yetişmesine izin vermeyeceğiz. Bu sisteme karşı savaşmak zorundayız. Ben kendi adıma her şeyimi vermeye hazırım; gerekirse hayatımı da!”demişti.
Bugün buradan bir kez daha biz söylüyoruz:
Bu yoz, zalim ve çürümüş ölüm düzenine izin vermeyeceğiz!
Çocukların ve kadınların yoksulluktan öldüğü, kamusal ve özel bir alanda güvende olmadığı bu sistemi, patriarkal kapitalizmin temsilcilerinin başına yıkacağız.
Şiddet dolu günlerden geçiyoruz. Geçtiğimiz Ekim ayında en yüksek kadın cinayetleri verisi açıklandı. 48 kadın en yakınındaki erkekler tarafından öldürülürken,23 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu.
Kadınlar en fazla o çok kutsadıkları aile evlerinde öldürüldü.
AKP -MHP iktidarı Kadın düşmanı faşist bir rejimi inşa etmek için şiddeti dört bir yandan yükseltiyor.
Şiddeti olağanlaştırarak güvensiz ortamlar yaratılıyor!
Kadınların, çocukların, hayvanların yaşamı güvencesizleştiriliyor!
İktidar, kadınlar için tüm politikalarını aile temelinde kuruyor. “Aile olmadan kadın eksiktir” diyerek kadını yok sayıyor, şiddeti meşrulaştırıyor. Oysa kadınlar en çok evlerinde öldürülüyor.
Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye eylem planıyla, güzellemeleriyle kadınların nasıl doğum yapacağından soyadında eşitlik hakkına kadar bir dizi saldırıyı örgütlüyorlar.
AKP 22 yıllık iktidarı boyunca kadın cinayetlerini engelleyecek, kadınları yaşatacak hiçbir politika yürütmedi. Aksine cezasızlık politikalarıyla failleri cesaretlendirdi.
Şu an Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kadını aile içine hapseden, bütün bakım emeğini kadına yükleyen bunu da sosyal yardım adı ile normalleştirmeye çalışan projelerle dolu. Bu projelere ayrılan bütçeler kadınların daha güvende yaşaması için harcansaydı, 6284 uygulansaydı ve İstanbul Sözleşmesinden çıkılmasaydı bugün birçok kadın öldürülmeyecek, aramızda olacaktı!
Bu kadın düşmanı uygulamalar sonucunda görüyoruz ki erkek devlet kadınlara yaşamı değil, ölümü vadediyor.
Buradan bir kez daha sesleniyoruz!
Aile değil kadınlar tehdit altında! Kadın cinayetlerini durduracak önlemler almak zorundasınız.
KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR
Erkek şiddeti ve istismar oranları gün be gün artıyor. Narinler aile-devlet-tarikat üçgeninde katlediliyor, hayvanları öldürme yasaları çıkarılıyor, çocuklar yoksulluk sonucu ölüyor, kadınlar her gün cezasızlığın cesaretlendirdiği erkekler tarafından öldürülüyor, emeklerimiz sömürülüyor, işçilere sopalarla patron selamları getiriliyor, doğa sermaye için talan ediliyor. Kayyumlarla halkın iradesine savaş açıyor, demokrasinin kırıntılarını dahi yok ediyorlar.
AKP-MHP iktidarı bugün kendi rejimini inşa etmek için şiddeti artık günlük yaşamın rutini haline getirmiş durumda. Çıplak devlet şiddetini, toplumsal çürümeyi en çok hissettiğimiz dönemleri yaşıyoruz. Gerek yasasıyla, gerek cezasızlık politikalarıyla, gerek baskı ve tutuklamalarla.
Ama başaramayacaklar. Geçtiğimiz aylarda meclisten hızlıca geçirmek istedikleri soyadı kanunu ve etki ajanlığı maddesi kadınların mücadelesi sonucunda geri çektirildi. Her istedikleri kadın düşmanı yasaları meclisten geçirip uygulayamayacaklarını bizler feminist mücadelemizle bir kez daha hatırlatmış olduk.
Kadınlar, inşa etmek istediğiniz bu gerici, kadın düşmanı faşist rejime karşı en ön safta mücadeleye etmeye devam ediyor ve devam edecek.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz
Çağrımızı bir kez daha yineleyelim. Erkek devlet şiddetine karşı bu 25 Kasım’da da evlerden, iş yerlerinden, okullardan, mahallelerden çıkıp sokağa akacağız, feminist isyanımızı büyütmeye devam edeceğiz.
25 Kasım Pazartesi günü saat 18.00’de İstasyon Meydanı’nda buluşup Atatürk Parkı’na yürüyoruz.
Bütün kadınları bu mücadeleye büyütmeye çağırıyoruz.