Laiklik Meclisi tarafından Mümtaz Soysal anısına düzenlenen "Yeni Anayasa Dayatması Üzerine Tartışmalar" başlıklı sempozyum pek çok hukukçu, akademisyen ve aydının katılımıyla 7 Aralık Cumartesi günü İstanbul’da gerçekleşti. Etkinlikte sunumlarını gerçekleştiren konuşmacılar AKP’nin yeni anayasa ile neyi hedeflediğini tartıştı.
Laiklik Meclisi tarafından, Mümtaz Soysal Anayasa Sempozyumu geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul’da gerçekleşti.
Düzenlenen etkinlikte Türkiye’nin önde gelen hukukçu, akademisyen ve aydınları konuşmacı olarak yer aldı.
Geniş bir katılımla düzenlenen sempozyumun açılış konuşması Laiklik Meclisi Sözcüsü Umut Kuruç tarafından gerçekleştirildi.
Mümtaz Soysal ve Rona Aybay’ı anarak konuşmasına başlayan Kuruç, laikliğin, toplumsal ve siyasi ilişkilerin yanı sıra anayasal ve hukuksal bir norm olduğunu belirterek “Bugün içinden geçtiğimiz karşı devrim saldırısını nasıl geri püskürtebiliriz sorusunun anayasa ayağını tartışacağız, aramızda Cumhuriyet’in ilerici birikiminin çok önemli temsilcileri var” dedi. Kuruç 12 Mart sürecine atıf yaparak “Yeni anayasa ile en büyük korkuları olan ‘sosyal uyanışın, ekonomik gelişmeyi aşması’na karşı rejimin ihtiyaç duyduğu bir düzenlemenin meşruiyet kaynağını ortaya koymak istemektedirler.” ifadelerini kullandı.
ANAYASA NEDEN TARTIŞMA KONUSU HALİNE GELDİ?
Sempozyuma çevrimiçi bağlanan Prof. Dr. Bilsay Kuruç “Mümtaz Soysal ve Anayasa: Dünden Bugüne” başlıklı konuşmasını yaptı.
Bilsay Kuruç konuşmasında Anayasa’nın neden tartışma konusu haline geldiğini açıklayarak anayasa tartışmasının devlet, toplum ve onurlu yaşam hakkı başlıklarından bağımsız ele alınamayacağını belirtti. 1923’ten bugüne Türkiye’nin içinden geçtiği süreci değerlendiren Kuruç, 1961 Anayasası ile birlikte 1960 ve ‘70’li yıllarda büyüyen siyasi ve toplumsal gelişmelere değinerek Mümtaz Soysal’ın Anayasa’nın diyalektiği anlayışının bu dönemdeki önemini ve etkisini açıkladı. Prof. Dr. Bilsay Kuruç devlet-toplum diyalektiğine vurgu yaparak laikliğin toplumsal gelişmenin kök hücresi olduğunu belirtti.
“ANAYASA METİNLERİNE BAKARKEN DE ÜRETİM İLİŞKİLERİNİ İNCELEMELİYİZ”
Ardından Avukat Selin Nakıpoğlu’nun başkanlık yaptığı ilk oturumda Prof. Dr. İzzeddin Önder, Cumhuriyet dönemi Anayasalarının ekonomi politiğine dair bir konuşma yaptı.
Önder konuşmasında “Anayasa metinlerine bakarken de üretim ilişkilerini incelememiz gerekir” ifadelerini kullandı.
Oturum Dr. Cemil Ozansü’nün ‘’Tarihsel olarak Anayasa metinlerinin ruhu’’ başlıklı konuşmasıyla devam etti.
Cemil Ozansü konuşmasında Türkiye’de ilk olarak “manevi değerler” mefhumunun 1982’de Türk hukuk sistemine girdiğini belirtti. Ozansü, “2004 yılında diğer kanunlara da sirayet etmiştir” dedi.
Tebliğini “2010 ve 2017 Referandumlarının mevcut Anayasa ve anayasal düzende açtığı tahribat” başlığı altında sunan oturumun son konuşmacısı Avukat Cem Alptekin “‘Yeni Anayasa’ konusuna sınıfsal bakmıyorsanız işin içinden çıkamazsınız, hâkim sınıfının bakış açısına mahkûm olursunuz” dedi.
2010 ve 2017 referandumlarının her şeyden önce ABD emperyalizminin bölgedeki ihtiyaçlarını dikkate aldığını belirten Alptekin, “Ortada bir Anayasanın olması, Anayasal düzenin varlığına işaret etmez. Mevcut Anayasayı fiili duruma uyduranlar, 1923 Cumhuriyet’ine yönelik saldırılarının son aşamasında laikliğin kökten tasfiyesi ve yeni rejimin meşruiyeti için de yeni bir Anayasaya ihtiyaç duymaktadırlar.” ifadelerini kullandı.
"YENİ ANAYASA" SÖYLEMİYLE HEDEFLENEN NEDİR?
Sempozyumun “Bugün ‘Yeni Anayasa’ söylemiyle hedeflenen nedir?” başlıklı ikinci oturumuna ise Avukat Dr. Başar Yaltı başkanlık yaptı.
Yaltı oturumun giriş konuşmasında Anayasa tartışmalarının iktidarın kendi yaptıklarını meşrulaştırma çabasından ibaret olduğunu belirterek Anayasa’nın ilk dört maddesinin bu meclis tarafından değiştirilemeyeceğini vurguladı.
CUMHURİYET DEĞERLERİ VE DEMOKRASİ DE HEDEFTE
Oturuma çevrimiçi katılan oturumun ilk konuşmacısı Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, “Siyasi iktidarın amaçladığı sivil ve demokratik anayasa mıdır?” başlıklı sunumunu yaptı.
Şule Özsoy Boyunsuz konuşmasında “Yapılmak istenen değişikliklerde sadece laiklik değil, Türk ulus devlet yapılanması, Cumhuriyet değerleri ve demokrasi de hedeftedir.” ifadelerini kullandı.
AKP, ANAYASA’NIN RUHU OLAN 5. MADDEYİ DE HEDEF ALACAK
Özsoy Boyunsuz’un ardından Avukat Doğan Erkan Türkiye’de mevcut iktidarın Anayasa anlayışını, dinamiklerini meşrutiyet sorununu tartıştı.
AKP’nin ilk dört maddeyi elinden gelse değiştireceğini, ancak kamuoyunda tartışmaları ilk 4 maddeyle sınırlandırarak bütüne ilişkin değişikliğin gözden kaçırıldığını belirten Erkan, Anayasa’nın ruhu olan 5. maddeye de dikkat çekerek "AKP gündemindeki Anayasa yurttaşlık bağını yok etmek üzere tasarlanmıştır. Yani anayasasızlık anayasasıdır. Bu programın asıl sahibi de emperyalistlerdir. Kavga anayasalcılarla anayasasızlıkçılar arasındadır" dedi.
Sempozyumun üçüncü oturumuna ise Öğretim Üyesi Dr. Hande Heper başkanlık yaptı. “Laikliği, hukuku, yurttaş haklarını gasp eden ve idari yapıyı ters yüz edenler Anayasa yapabilir mi?” başlıklı üçüncü oturumda Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu, “Laikliğe, hukuka ve cumhuriyete ne oldu?” başlıklı bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, müftülerin nikâh kıyma yetkisi gibi uygulamalarla devrim kanunlarının ihlal edildiğini belirten Kanadoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluş amacının dışında faaliyet yürüttüğünü ifade etti.
“AMAÇ ERDOĞAN’SIZ AKP REJİMİNİN DEVAM ETMESİDİR”
Oturumun son konuşmacısı Öğretim Üyesi Dr. Ulaş Karadağ ise devlet yapılanmasının çözülmesi, sosyal devletin tasfiyesi ve yeni rejimle ikamesi başlığıyla bir konuşma yaptı.
Karadağ, yapılacak Anayasa ile istisnai yapıların kalıcılaştırılmak istendiğini vurguladı. Bununla beraber yeni Anayasa’nın siyasi iktidar eliyle kurulan rejimin Erdoğan’sız devam etmesi için gündeme getirildiğini belirterek, belirleyici olanın parlamento dışı muhalefet olduğunu vurguladı.
“MUHALEFET YANLIŞ SORULARA CEVAP ARIYOR”
Sempozyumun kapanış konuşmasını Laiklik Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Bilgütay Hakkı Durna yaptı.
Ülkemizde artık yeni bir rejim olduğunu ifade eden Durna, bu rejimin merkezine de “dinselleşmenin” yerleştirildiğini, 1923 Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinden tamamen ayrı bir hatta yeni bir “cumhuriyet”in kurumsallaştığını söyledi. Gelinen durumla beraber yeni bir cumhuriyet mücadelesinin yükseltilmesi gerektiğini de belirtti. Durna konuşmasının sonunda “Muhalefeti uyarıyoruz, yeni Anayasa tartışmalarına girmeyin, AKP ile bu tartışmaya girerseniz kazanma şansınız yoktur. Muhalefetin hatası yanlış sorulara cevap aramasıdır” dedi.
Laiklik Meclisi
11.12.2024