Pembe Hayat Derneği; Adana’da yaşayan mülteci trans kadın arkadaşımız sağlık durumunun mahremiyet gözetilmeksizin sosyal medyada ifşa edilmesiyle birlikte, ırkçı ve HIVfobik hedef göstermelerle hukuksuz bir şekilde sınır dışı edilmişti.

Pembe Hayat Derneği; "27 Temmuz 2024'te Adana LGBTİ+ Dayanışması'nın yaptığı açıklamaya göre arkadaşımız, Özgür Suriye Ordusu ve ailesinin iş birliği ile katledildi."

Bakan Uraloğlu: Türkiye'de Çağrı Cihazlarıyla İlgili Risk Bulunmuyor Bakan Uraloğlu: Türkiye'de Çağrı Cihazlarıyla İlgili Risk Bulunmuyor

Süreç ve yaşanan olaylara ilişkin açıklamamızdır.

Arkadaşımızın sağlık statüsü, mülteci kimliği, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği araçsallaştırılırken, sosyal medyada ve haber kanallarında hedef gösterilmesi, sınır dışı edilmesine ve katledilmesine sebep olmuştur.

M.E.'nin yaşadıkları, haber kaynağı olduğunu iddia eden sosyal medya hesaplarının, bu kimlikleri hedef göstererek nefret söylemi üretmelerinin bir örneğiyken, kişileri değil, bu kimliklere sahip tüm grupları da hedef göstermiştir.

Bugün Türkiye'deki mülteci ve sığınmacı diğer lubunyalar için korku ve panik yaratmış, nefret haberlerinin sonuçlarının boyutunu da en açık haliyle yansıtmıştır. İzinsiz olarak paylaşılan sağlık statüsünün 'Adana'da eskortluk yaptığı öğrenilen şeklinde servis edilmesi ve kişinin mesleğiyle ilişkilendirilmesi, artan nefret söyleminin ağır sonuçlarını da göstermektedir.

Arkadaşımızın sınır dışı edilmesiyle birlikte gelişen süreçte yayınlanan açıklamaya birçok kurumla

birlikte imzacı olmuş, "Sağlık Haktır, İltica Haktır! Irkçılığı, HlVfobiyi ve Transfobiyi Kabul Etmiyoruz/' demiştik. Buradan imzacısı olduğumuz metinde yer alan söylemi tekrar hatırlatıyoruz: "Mülteci seks işçisi bir trans kadının devlet ve kolları tarafından maruz bırakıldığı zorla yerinden edilme, haklara erişimde gasp, kriminalizasyon ve hedef gösterilme münferit değildir. Ancak bizler yaratılan bu hukuksuzluğun son bulunması, adli işlem başlatılması; sağlığa erişim, her kimlik için dekriminalizasyon ve eşitlik için mücadele etmekten bir an bile vazgeçmeyeceğiz."

  • Sosyal medyada HIV (Human Immunodeficiency Virus) ile yaşadığı ifşa edilen Suriyeli mülteci trans kadın M.E., daha sonra HIVfobik ve ırkçı nefret grupları tarafından ifşa edilmiş ardından da sınır dışı edilmişti.
  • Adana LGBTİ+ Dayanışması açıklamasında “Türkiye’nin LGBTİQ+ sığınmacı ve mülteciler için ‘güvenli ülke’ olarak tanımlanmasından derhal vazgeçilmelidir” dedi.

Ne olmuştu?

Suriyeli trans kadının 5 Temmuz’da sosyal medyada HIV ile yaşadığı ifşa edilmişti. Mülteci trans kadın M.E’yi hedef alan ırkçı ve HIVfobik söylemler M.E’nin sınırdışı edilmesi kararıyla sonuçlanmıştı.

LGBTİ+ dernekleri, öğrenci toplulukları ve örgütleri; M.E’nin sınırdışı edilmesinin ardından şunları söylemişti:

Hiç kimsenin sağlık statüsünün, mülteci kimliğinin, cinsel yöneliminin, cinsiyet kimliğinin nefret söylemine maruz kalacak şekilde araçsallaştırılmasını kabul etmiyoruz. Haber kaynağı olduğunu iddia eden sosyal medya hesaplarının, bu kimlikleri hedef göstererek nefret söylemi üretmeleri; kişileri değil, bu kimliklere sahip tüm grupları da hedef göstermektedir. Transfobi, ırkçılık, HIVfobi münferit olaylar değildir. Devlet ve kurumlarının bu insan hakları ihlallerine karşı önlemler alması gereken yerde, aldığı hukuksuz kararlar insan haklarına aykırıdır. Sağlık çalışanları, mülteci trans bir kadının sağlık verilerini çeşitli haber sayfaları ile paylaşmış ve sonrasında Adana İl Göç İdaresi Müdürlüğünde bu hukuksuzluğa iştirak etmek suretiyle kişi hakkında sınır dışı etme kararı alarak kişilere tanınan 7 günlük itiraz süresi beklenilmeksizin sınır dışı etmiştir. Mülteci hakları insan haklarıdır! Sağlık hakkı ve sağlığa erişim hakkı en temel insan haklarıdır!

Bu karar, HIV ile yaşayanlar ve tüm mülteciler için bir gözdağıdır, kabul edilemez. Trans kadın mülteci ve seks işçisi öznenin yaşadığı bu hak gaspını kabul etmiyoruz, tüm sorumlulardan hesap sormaktan vazgeçmeyeceğiz. Mülteci seks işçisi bir trans kadının devlet ve kolları tarafından maruz bırakıldığı zorla yerinden edilme, haklara erişimde gasp, kriminalizasyon ve hedef gösterilme münferit değildir. Ancak bizler yaratılan bu hukuksuzluğun son bulunması, adli işlem başlatılması, sağlığa erişim,her kimlik için dekriminilizasyon ve eşitlik için mücadele etmekten bir an bile vazgeçmeyeceğiz. Sağlığa eşit erişim haktır. Bu hakkın devlet ve mekanizmalarınca kasıtlı şekilde ihlal edilmesi durumdan orantısız daha çok etkilenen seks işçileri, LGBTIQA+’lar, Kürtler, Romanlar, göçmen ve mülteciler gibi sistematik hak gaspına uğrayan kesimlerin sağlık hakkına erişememesine sebep olmaktadır. Kimsenin sağlığa erişim hakkı engellenemez.

#transmurdersarepolitical #transcinayetleripolitiktir

Editör: Haber Merkezi