Yaşam boyunca yolculuk yaptıkça kanser, kalp hastalıkları ve nörolojik bozukluklar gibi kronik hastalıklara yakalanma riski önemli ölçüde artıyor. Ancak hepimiz kronolojik olarak aynı hızda yaşlansak da biyolojik olarak saatlerimiz daha hızlı ya da daha yavaş işleyebilir. Yalnızca kronolojik yaşa (doğumdan bu yana geçen yıl sayısına) güvenmek, vücudun iç biyolojik yaşını ölçmek için yetersizdir.

Bu tutarsızlık, bilim adamlarını bir kişinin biyolojik yaşını belirlemenin yollarını bulmaya sevk ettiBunun bir yolu, yaşlandıkça DNA'mızda meydana gelen kimyasal değişiklikleri dikkate alan " epigenetik saatlere " bakmaktır. Başka bir yaklaşım, kan basıncı, kolesterol düzeyleri ve diğer fizyolojik ölçümler gibi tıbbi testlerden elde edilen bilgileri kullanır.

Araştırmacılar, bu "biyobelirteçleri" kullanarak, bir kişinin biyolojik yaşının kronolojik yaşını geçmesinin genellikle hücre yaşlanmasının hızlandığını ve yaşa bağlı hastalıklara karşı daha yüksek duyarlılığı gösterdiğini keşfettiler.

Yeni araştırmamız, yaşadığınız yıllardan ziyade biyolojik yaşınızın gelecekte demans ve felç riskinizi öngörebileceğini öne sürüyor.

Önceki çalışmalar bu ilişkiye ışık tutuyordu ancak çoğu zaman ölçekleri sınırlıydı. Bu durum, biyolojik yaşlanmanın Parkinson hastalığı ve motor nöron hastalığı da dahil olmak üzere çeşitli nörolojik bozukluklarla nasıl ilişkili olduğuna dair anlayışımızda boşluklar bıraktı.

Bu boşluğu doldurmak için Journal of Neurology, Neurosurgery and Psychiatry'de yayınlanan çalışmamız 325.000'den fazla orta yaşlı ve yaşlı İngiliz yetişkini inceledi. İleri biyolojik yaşın, demans, felç, Parkinson hastalığı ve motor nöron hastalığı dahil olmak üzere nörolojik hastalıkların gelecekte gelişme risklerini artırıp artırmadığını araştırdık.

Biyolojik yaşı değerlendirmek için 2006 ile 2010 yılları arasında yapılan tıbbi kontroller sırasında toplanan 18 biyolojik belirteci analiz ettik. Bunlar arasında kan basıncı, kan şekeri, kolesterol seviyeleri, iltihap belirteçleri, bel çevresi ve akciğer kapasitesi yer alıyordu.

Ekran görüntüsü 2023-11-06 153040

Daha sonra kimlerin nörolojik hastalıklara yakalandığını görmek için katılımcıları dokuz yıl boyunca takip ettik. Araştırmanın başlangıcında biyolojik yaşları ileri olanlarda, genetik, cinsiyet, gelir ve yaşam tarzındaki farklılıklar dikkate alındıktan sonra bile, önümüzdeki on yılda demans ve felç riskinin önemli ölçüde daha yüksek olduğu görüldü.

Çalışmamıza 60 yaşında iki kişinin kaydolduğunu hayal edin. Birinin biyolojik yaşı 65, diğerinin ise 60 idi. Biyolojik yaşı daha hızlı olanın demans riski %20, felç riski ise %40 daha yüksekti.

Güçlü ilişki

İleri biyolojik yaş, demans ve felç ile güçlü bir ilişki gösterirken, motor nöron hastalığı ile daha zayıf bir bağlantı ve hatta Parkinson hastalığı için ters yönde bir bağlantı gördüğümüzü belirtmekte fayda var.

Parkinson hastalığı sıklıkla benzersiz özellikler sergiler. Örneğin sigara içmek tipik olarak yaşlanmayı hızlandırsa da paradoksal olarak Parkinson hastalığına karşı koruyucu bir etki gösterir.

Bulgularımız, biyolojik yaşlanma süreçlerinin muhtemelen yaşamın ilerleyen dönemlerinde demans ve felce önemli ölçüde katkıda bulunduğunu göstermektedir. İleri biyolojik yaş ile kanser riskleri arasında önemli bir ilişki olduğunu gösteren önceki araştırmamızla birlikte, bu sonuçlar vücudun iç gerilemesini yavaşlatmanın ileri yaşlardaki kronik hastalıkları önlemede anahtar olabileceğini düşündürmektedir.

Kayseri İş İlanları Kayseri İş İlanları

Rutin kan örneklerinden biyolojik yaşın değerlendirilmesi bir gün standart uygulama haline gelebilir. Hızlandırılmış yaşlanmaya sahip olanlar, demans belirtileri ortaya çıkmadan onlarca yıl önce tespit edilebiliyor. Şu anda tedavisi mümkün olmasa da erken teşhis, önleyici yaşam tarzı değişiklikleri ve yakından takip için fırsatlar sunuyor.

Örneğin araştırmalar, egzersiz, uyku, diyet ve besin takviyeleri gibi yaşam tarzı müdahaleleriyle biyolojik yaşın yavaşlatılabileceğini ve hatta tersine çevrilebileceğini öne sürmeye başlıyor.

Sonuçlarımızı farklı insan gruplarında tekrarlamak bir sonraki adımdır. Ayrıca genetik altyapı, biyolojik yaşlanma ile diyabet ve kalp hastalıkları gibi diğer önemli hastalıklar arasındaki bağlantıları da çözmeyi umuyoruz.

Şimdilik, içsel yaşlanma süreçlerinin izlenmesi, insanların bilişsel gerilemeyi geciktirmelerine yardımcı olabilir ve ileriki yıllarda daha sağlıklı ve daha tatmin edici bir yaşam için umut sağlayabilir.

Editör: Haber Merkezi