Adana Barosu 2024-2025 Adli Yıl Açılış Programında Hukuksal Sorunlar Dillendirildi
İlk Tören Atatürk Parkında Gerçekleştirildi. Atatürk Parkında ki programa Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Çukurova Belediye Başkanı Av. Emrah Kozay, Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreteri Avukat Veli Küçük, Emek ve Meslek Örgütlerinin temsilcileri katıldı. Çelenk sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunduğu birinci programın ardından program Adana Barosu Avukatlar salonunda devam etti.
Adana Baro Başkanı Avukat Semih Gökayaz yaptığı konuşmada; “Anayasa, fiilen uygulanmadığı için olsa gerek Anayasa Mahkemesi’ne seçilen üyelerin profili de kamuoyu tarafından pek konuşulmamaktadır” dedi.
Gökayaz tarafından okunan basın açıklamasının ardından Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreteri Avukat Veli Küçük’de yaşanan hukuksuzluğa dikkat çeken bir konuşma gerçekleştirdi.
ADANA BAROSU BAŞKANI AVUKAT SEMİH GÖKAYAZ 2024-2025 ADLİ YILI ÇERÇEVESİNDE YAPTIĞI AÇILIŞ KONUŞMASINDA ŞUNLARI İFADE ETTİ;
Sayın Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreterim,
Sayın Önceki Dönem Baro Başkanlarım,
Sayın Yönetim Kurulu ve Baromuz Kurullarında yer alan değerli Üyelerimiz,
Saygıdeğer meslektaşlarım ve stajyer avukatlarımız,
Değerli misafirler,
Kıymetli basın emekçileri,
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Yeni adli yılın ülkemize, meslektaşlarımıza ve yargı camiamıza hayırlı olmasını diliyorum.
Demokrasiden uzaklaşmış,
Monokratik rejimin her yönüyle ülkede egemen olduğu,
Anayasal hakların fiilen kullanılamadığı,
Ekonomik olarak yurttaşın savrulduğu,
Toplumsal şiddetin ulaştığı boyut itibariyle kahredici aşamayı geçtiği,
Mülteci sorununun derinleştiği,
Yargının, rejimin bekçisi haline dönüştürüldüğü bir zamanda, yeni adli yıl açılışını gerçekleştiriyoruz.
Geçmiş yıllarda, adli yıl açılışlarının ana konusu; Yargı Bağımsızlığı olmuştur. Geldiğimiz bu zamanda yargı bağımsızlığı, yaşadığımız onlarca temel sorundan sadece biri durumuna düşmüştür. 2017 Anayasa değişikliği ile tasarlanan Anayasal rejim, ülkemizi her yönüyle sorunlar yumağı haline dönüştürmüştür.
Bugün, Anayasa Mahkemesi kararlarının bazı yargı organları ile TBMM tarafından tanınmadığı bir zamanda avukatlık mesleğini ifa ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile yandaş medya ve sosyal medya trollerinin aynı amaca hizmet ederek, “sokak ropörtajına” demeç veren sıradan yurttaşı bile linçledikleri, hedef gösterdikleri ve Anayasa’dan kaynaklı düşünce ve ifade hürriyetinin kullanılamadığı günlerdeyiz. “Anayasa’ya Giriş” derslerini okuduğumuz okul sıralarından, “Anayasa’dan Çıkış” günlerini yaşadığımız zamana gelmiş bulunmaktayız. Böyle ağır bir tablonun varlığı karşısında hukuk devletinden bahsetmeye olanak bulunmamaktadır.
ANAYASA, FİİLEN UYGULANMADAN KALDIRILMIŞTIR
Kimi zaman yaşadığımız, kimi zaman tanıklık ettiğimiz olaylar karşısında Anayasa’nın fiilen uygulamadan kaldırıldığını net olarak görüyoruz. Yargı bağımsız değildir. Yargılamanın yıllarca sürdüğü davalar ile adil yargılanma hakkı ihlal edilmektedir. Sosyal Medya mecraları, ülkeyi yöneten iradenin paşa gönlü isteyince kapatılabilmektedir. Basın özgürlüğü, düşünce ve ifade hürriyeti kullanılamaz noktadadır, depremin yarattığı tahribat ve ekonomik çöküş sebebiyle yurttaş, konut ve eğitim hakkından yoksun kalmıştır. Maden arama ruhsatları verilirken, Çevre Hakkı ve Ormanların Korunması gibi temel Anayasal haklar yok sayılmaktadır.
Anayasa, fiilen uygulanmadığı için olsa gerek Anayasa Mahkemesi’ne seçilen üyelerin profili de kamuoyu tarafından pek konuşulmamaktadır. Oysa ki; Yargıtay’a üye olarak seçildikten sonra dosya kapağı bile kaldırmadan Anayasa Mahkemesi üyeliğine transfer olan üyeden tutun da, Cumhurbaşkanı tarafından iptal edilen “İstanbul Sözleşmesi” davasının Danıştay’da görülen ve reddeden Dairenin başkanına ve Cumhurbaşkanlığının idari işlerini yürüten Başkanına varıncaya kadar ödül yerine veya ast-üst ilişkisiyle görevini ifa edecek kişiler üye olarak seçilmiştir. Bu da sadece bugün için değil, gelecek için de bizleri kaygılandırmaktadır.
AVUKATLIK MESLEĞİ DAR ALANA SIKIŞTIRILMAYA ÇALIŞILMAKTADIR
Hukuksuzluğun bu kadar ağır ve yaygın olduğu bir dönemde avukatlık mesleği dar alana sıkıştırılmaya çalışılmaktadır. Adaletin sağlanması için adil yargılanma, adil yargılanma içinse bağımsız yargı ve etkili kullanılabilecek bir savunma hakkı şarttır. Savunma ayağı eksik veya güçsüz bırakılarak, adalet tesis edilemez. Savunma hakkının temsilcisi olan avukatlık mesleğinin sorunları çözülmeden, yurttaşların adalet talebine karşılık verebilmek mümkün değildir.
Bu nedenlerle ve özellikle ifade etmek isteriz ki;
Diploma makinası hâline gelen hukuk fakültelerine önlem alınmadan,
Stajyer Avukatların, Hakim Savcı Yardımcıları gibi devletten ücret alarak staj süreçlerini verimli geçirmeleri sağlanmadan,
Önleyici avukatlık modelinin geliştirilerek, meslek alanlarını genişletecek yasal düzenleme yapılmadan,
Kamu avukatlarının özlük hakları, mesleğin onuruna uygun olacak şekilde düzenlenmeden,
Bağlı çalışan avukatların hakları bakımından düzenleme yapılmadan,
CMK Ücret Tarifesi, mesleğin onuruna uygun olacak şekilde belirlenmeden,
Yargı faaliyetlerinde KDV oranı düşürülmeden, CMK ve Adli Yardım sisteminde ise tamamen kaldırılmadan,
Avukatların diğer yargı görevlileri ile emeklilikte yaşadığı ağır eşitsizlik ortadan kaldırılmadan,
Avukata dönük şiddet vakalarının önlenebilmesi ve caydırıcılık bakımından yasal düzenlemeler yapılmadan, savunma hakkının etkin kullanımından ve haliyle adil yargılamadan bahsedilemez.
ADALET, ETKİSİNİ VE GÜCÜNÜ KAYBETMİŞTİR.
Uygulanan yanlış politikalar nedeniyle ülkede adalet, etkisiz ve güçsüz kalmıştır. Cezasızlık politikası nedeniyle suç işleyen, adil ve vicdani karşılığını bulmamaktadır. Kira sözleşmelerine yapılan müdahale ile yargı tıkanmıştır. Yargılama süresinin uzunluğu, adalete olan inancı azaltmaktadır. Bölge Adliye Mahkemelerine giden dosyaların uzun süre beklemesinin hiçbir devlet yöneticisini kaygılandırmaması vahimdir. Bölge Adliye Mahkemelerindeki yargılama süreleri, bu haliyle katlanılabilir değildir.
Görevinde keyfilik yapan, suiistimal eden, kötüye kullanan hakim ve savcılara karşı Hakimler ve Savcılar Kurulu, bir denetim organı olmaktan çok bir koruma kalkanı olmuş vaziyettedir. HSK, görevini kötüye kullanan hakim ve savcılara karşı, konu ancak çarşaf çarşaf gazetelere düştükten sonra ya da soruşturmanın öznesi yurt dışına kaçtıktan sonra harekete geçmektedir. Bu da, adalete olan güveni azaltan başka bir unsurdur.
ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN CAN ATALAY HAKKINDA VERİLEN KARARLARIN UYGULANMAMASI DEVLET KRİZİ HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR.
14 Mayıs 2023’de yapılan genel seçimlerde, halkın iradesiyle milletvekili seçilen meslektaşımız Av. Can Atalay’ın, Anayasa Mahkemesi’ne üç defa başvurmuş ve başvuruların kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen halen tahliye edilmemiş olması ve milletvekilliği görevini yapmasının engellenmesi artık bir devlet krizi haline dönüşmüştür. Bu krizin, Anayasa Mahkemesi kararının uygulanması suretiyle derhal çözülmesi gerekmektedir.
Göreve geldiğimizden bugüne kadar hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, avukatlık mesleğini geliştirmek, mesleki dayanışmayı arttırmak, hukuki yardım isteyen her ele, elimizi uzatmak, ülkede yaşanan haksızlık ve adaletsizliklere karşı direnmek ve mücadele etmek anlayışıyla çalıştık. Adana Barosu, merkezlerde ve komisyonlarda büyük bir heyecanla emek veren üyeleri sayesinde bu çizgisini hiç değiştirmeden devam ettirecektir.
MESLEKTE 30 ve 35. YILLLARINI TAMAMLAYAN MESLEKTAŞLARA TEŞEKKÜR
Bugün, bu salonda bulunan meslektaşlarım çok büyük bir bilgi birikiminin, bir hukuk kültürünün, bir mücadelenin mirasçılarıdır. Baromuzun 101 yıllık tarihinde; ilk başkanı Ziya Bey’i, Av. İbrahim Günay’ı, Av. Kamil Tekerek’i, Av. Turan Arun’u, Av. Anibal Akdamar’ı, Av. Aydın Coşar’ı, Av. İsmet Altuğ’u, meslek şehitlerimiz Av. Ahmet Albay’ı, Av. Ceyhun Can’ı, Av.Halil Sıtkı Güllüoğlu’nu, Av.Elif TUNCER’i, Av. Savaş Bedir’i ve tüm meslek büyüklerimi saygıyla yad ediyorum. Hayatta olan meslek büyüklerimize sağlık ve esenlikler diliyorum.
Bugün plaketlerini takdim edeceğimiz meslektaşlarımızın baromuza, mesleğimize, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına ve temel hak ve özgürlüklerin yaşama geçmesi konusunda yaptıkları katkılar nedeniyle hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum, emeklerini asla unutmayacağız. Onlar bizim yolumuzu aydınlatan, bizlere tecrübeleriyle ışık tutan, Adana Barosu’nun tarihini yazan kıymetli meslek büyüklerimizdir.
Cumhuriyetimiz ile yaşıt Adana Barosu, cesur ve üretken üyeleriyle birlikte ülkemizde hak arama mücadelesinin öncüsü olup bu bayrağı kuşaklar boyu taşımaya devam edecektir. Eğer bu ülkede bir gün adalet sağlanacaksa, o ancak bağımsız savunmanın temsilcisi, mücadele ruhunu asla kaybetmeyen avukatlar sayesinde gerçekleşecektir.
Yeni adli yılda, yargıda yaşanan tüm olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve ülkemizde hukuku egemen kılmak için korkmadan, yılmadan, sabırla ve inatla çalışmaya devam edeceğimizi bildirir, yeni adli yılın ülkemize, meslektaşlarımıza ve yargı camiamıza hayırlı olmasını diler, sevgi ve saygılar sunarım.
BASIN AÇIKLAMASININ ARDINDAN MESLEKTE 30. VE 35. YILINI TAMAMLAYANLARA PLAKET SUNUMU GERÇEKLEŞTİRİLDİ.