Adana Emek ve Demokrasi Güçleri İnönü Parkından Atatürk Parkına Gerçekleştirdikleri Yürüyüşte, "Artık Yeter! Çocuklar Öldürülmesin! Narin İsyanımız, Adalet Çığlığımızdır!" dediler.
Atatürk Parkında yapılan basın açıklamasını platform adına Helin Kaya okudu.
DEM Parti Adana İl Eşbaşkanı Helin Kaya; "21 Ağustos 2024 tarihinde Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde kaybolan Narin Güran’ın cansız bedeni, 19 gün sonra bir dere yatağında bulundu. Bu dere yatağının daha önce defalarca arandığı ve Narin’in evine yalnızca 2-3 kilometre uzaklıkta olduğu bilgisi kamuoyuna yansıdı. Çocuklara yönelik işlenen suçların, başından sonuna kadar ivedilikle, hassasiyetle ve uzman kişiler tarafından, kamuoyu baskısına gerek olmaksızın etkin bir şekilde yürütülmesi gerektiği bilinmesine rağmen, kamuoyunda infiale yol açan Narin’in kayıp sürecinde etkin bir soruşturma yürütülmemesi, faile ulaşmada etkili olabilecek delillerin bu süre zarfında kaybedilmeye çalışıldığına dair endişeleri güçlendirmiş oldu" dedi.
Kaya sözlerine şu şekilde devam etti;
Narin’in cenazesinin 3 kez aranan dere yatağında bulunması iktidarın ve yetkililerin bu konudaki zafiyetinin ve sorumsuzluğunun ispatıdır. 8 yaşındaki Narin’in ölümü münferit bir olay değil küçük ve herkesin birbirini tanıdığı bir köyde organize işlenen bir cinayettir. Yastayız ancak isyandayız da!
Ülkenin tamamı Narin için kaygılı ve endişeli bir bekleyiş içerisindeyken, devlet Narin’in kaybı ile ilgili kamuoyuna tek bir tatmin edici açıklama bile yapmadı. Milyonlar Narin’den haber beklerken neden susuldu? İçişleri Bakanına soruyoruz: İstihbaratınızla bu kadar övünürken nasıl oluyor da girişi çıkışı mobeseler ile izlenen, birçok yerinde jandarma kontrol noktası olan küçücük köyde 8 yaşındaki bir kız çocuğuna ne olduğunu 19 gün boyunca bulamadınız. Adalet Bakanına ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına sesleniyoruz; soruşturma konusu cinayetle ilgili “Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var. Çünkü aile bizim dostlarımızdır” diyen siyasetçiye bilip de söylemediği şeylerin ne olduğu soruldu mu? Sorulmadıysa neden sorulmadı? Bu sözler sizde bir şüphe uyandırmadı mı?
Narin, yaşam hakkını elinden alan acımasız ve vahşi karanlık bir sürece kurban edilmiştir; Eylül gibi, Leyla gibi, Irmak gibi, Müslime gibi ve kayıp olup akıbetleri hala belli olmayan binlerce çocuk gibi. Ne yazık ki bu ülkede çocukların, kadınların, işçilerin katledilmeği tek bir gün bile yok! Acımız büyük, üzüntülüyüz, öfkeliyiz!
Biliyoruz ki Narin ilk değil. Türkiye kayıp çocuk vakıalarında dünyada ilk sıralarda. Diğer yandan yaşadığımız coğrafyada; kurşun, bomba ve zırhlı araç çarpması sonucu öldürülen çocuklar; Ceylan Önkol, Berkin Elvan, Uğur Kaymaz ve daha yüzlerce çocuk hayatını kaybetti. Çocuk ölümlerinin failleri ya hiç yargılanmadı ya da cezasızlık politikalarıyla cezalarında indirimler uygulanarak ödüllendirildi.
Örneğin, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde, uzman çavuşun kullandığı araç, Erdem AŞKAN adlı çocuğa çarparak ölümüne neden olmuş, uzman çavuş adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Roboski’de ise katledilen 34 kişiden 19’u çocuktu ancak ne sorumlular tespit edildi ne de yargılama gerçekleşti. Nitekim; İHD Diyarbakır Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu’nun hazırladığı raporda, 1988-2013 yılları arasındaki çatışmalı süreçlerde 569 çocuğun yaşamını yitirdiği ancak hayatını kaybeden çocukların büyük kısmının faillerinin ya hiç yargılanmadığı ya da indirimli ceza aldıkları belirtilmektedir.
Cezasızlığın bu şekilde sistematik hale gelmesi, yeni faillerin önünü açmış durumdadır. Tıpkı Narin Güran’ın ölümüne benzer şekilde, 2018 Haziran’ında Ağrı’nın Bezirhane köyünde kaybolan 4 yaşındaki Leyla Aydemir, 18 gün sonra köyün 2 kilometre ötesindeki bir akarsuyun kenarında ölü bulunmuş ve önce kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılan sanık amca dahil, dosyadaki tüm sanıklar beraat ettirilmişti.
2016 yılından bu yana kayıp çocuk verisi açıklamayan TÜİK’in verilerine göre Türkiye'de hakkında resmi olarak kayıp müracaatı yapılan ve güvenlik birimleri ya da vatandaşlar tarafından bulunarak güvenlik birimlerine getirilen çocuk sayısı 2008 ve 2016 yılları arasında 104 bin 531’dir. Buna göre belirtilen tarih aralığında yılda ortalama 10 bin, günde 32 çocuk kaybolmuştur. ” 2016-2023 yılları arasında kaç çocuğun kaybolduğu, bu çocukların kaçının bulunabildiğine dair herhangi bir istatistik bulunmamaktadır.
Çocuk Hakları Sözleşmesi dahil uluslararası sözleşmeler ve iç hukuk, çocukların temel haklarının korunması, çocuklara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve yaşam haklarının korunmasını devlete bir sorumluluk olarak yüklemiştir. Her çocuğun yaşam hakkını savunmak, akıbetini öğrenmek ve faillerinin yargılanmasını sağlamak, tüm toplumun görevidir.
Narin Güran’ın faillerinin bulunması ve cezalandırılmaları için ivedilikle etkin ve şeffaf bir soruşturma yürütülmelidir. Tüm soruların ve şüphelerin aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir. Narin Güran’ı saygıyla anıyor bu suça ortak olan herkes hesap verene kadar mücadele edeceğimizin sözünü veriyoruz. Narin için adalet sağlanana kadar başta çocuk ve kadın kurumları olmak üzere tüm halkları dayanışmaya davet ediyoruz. Bizler; jin jiyan azadî felsefesiyle kirli ittifakların çocuk düşmanı politikaları karşısında çocukların özgür ve güvenli bir evrende yaşamaları için yeni bir yaşamı inşa edeceğiz!
Çocuk ölümleri politiktir!
Çocuk yaşam özgürlük!
ADANA EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ