Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Çiçek Otlu 26-12-2023 tarihinde TBMM Genel Kurul’da İstanbul’da kentsel dönüşüm projeleri üzerine gündem dışı konuşma gerçekleştirdi.
Otlu’nun konuşması şu şekildedir;
Sayın Başkan, ekranları başında bizi izleyen halklarımıza ve hapishanedeki arkadaşlarımıza selamlarımızı iletiyorum.
Son birkaç haftada Marmara Bölgesi'nde yaşanan depremler özellikle İstanbul'da yaşayan milyonları bir kez daha deprem korkusuyla yüz yüze getirdi. Yer bilimcileri Marmara'daki her sarsıntıdan sonra siyasi iktidara uyarı üstüne uyarı, çağrı üstüne çağrı yapıyor ama hiçbiri duyulmuyor. Saray iktidarı 6 Şubat depremlerinden sonra ne yaptı? Krizi fırsata çevirdi, halkın yaşadığı yıkımdan büyük bir rant devşirdi. Özellikle İstanbul gibi bir megakentte krizden fırsat yaratmanın yeni projesinin adı Erdoğan tarafından açıklandı: Yüzyılın Dönüşümü İstanbul Projesi. Bunun halk için depreme karşı önleyici bir dönüşüm olmayacağından eminiz, olsa olsa bu iktidar için yüz yıllık bir vurgun, rant olabilir. Bu sözde kentsel dönüşüm projesinin hukuki, teknik, kentselleşme, çevre bilimini ilgilendiren kısımlara dair konunun uzmanları yeterince açıklama yaptı; bunların hiçbiri saray iktidarı tarafından dikkate alınmadı. Dikkate almadığı gibi Erdoğan, bu düzenlemeyi eleştirenleri de hedefe alıyor ve halka sürekli "Bize güvenin." diyor. Peki, soruyoruz: Bu halk size neden güvensin, biz neden size güvenelim? Daha iktidarınızın ilk yılında milyonlarca liralık deprem fonunu gasbetmediniz mi? Eğer deprem ve kentsel dönüşüm diye bir derdiniz olsaydı İstanbul sizin elinizde beton bir şehre değil, milyonlarca emekçinin de deprem korkusu yaşadığı bir şehre dönmezdi. Sizin bu projenize ve izlediğiniz deprem politikasına neden güvenelim?
Yeşile baktığınız şey, sadece dolardır; gölgesini satmadığınız ağacı kestiniz, kaldırım taşı döşer gibi boş bulduğunuz her alana bina diktiniz; deprem toplanma alanlarını AVM yaptınız. 6 Şubat depremlerini fırsata çevirerek tüm yapı ihalelerini yandaş müteahhitlerinize, çetelerinize verdiniz; depremin yıkımının büyüklüğü değil, rantın büyüklüğünü önemsediniz. Kentsel Dönüşüm Başkanlığı adı altında rant merkezi kurdunuz; Kentsel Dönüşüm Yasası'na yeni maddeler ekleyerek sözde dönüşümü hızlandırmak adı altında sadece rantınızı hızlandırdınız.
Kentsel Dönüşüm Yasası'na dayanarak kaşla göz arasında daha önce yapılaşmanın olmadığı yerlerde ilan edilen rezerv alanları, kentin içine, yapılaşmanın olduğunu alanlara taşıyıp yeni rezerv alanları ilan ettiniz. Her gün yoksul halkımıza tebligat yolluyorsunuz. Polis ve jandarma gücünü kullanarak kat maliklerinin rızası olmadan halkımızın malına, mülküne pervasızca çökmeye çalışıyorsunuz. Bu açıkça bir deprem önleme projesi değil açıkça bir rant projesidir. Halkımız size neden güvensin? İstanbul'un kültürel ve tarihî yeri olan Sulukule'deki Romanları göç ettirdiniz, malına mülküne el koydunuz. Taksim'de yaşayan Hristiyan ve Yahudi halkımızın bütün malikânelerine, mallarına el koydunuz; Samatya'yı. Kumkapı'yı, Balat'ı bambaşka bir kültür hâline getirdiniz, halkımız size neden güvensin? Ataköy Plajı'nın şimdi yerinde ne var? Milyon dolarlık konutların olduğu devasa bloklar var. Peki, kim yaptı bunu İstanbul'a? AKP yandaşı müteahhit, çıkar şebekelerinden Kuzu inşaat ve sarayın yakın iş birliği yaptığı Katarlılar; Fetihtepe'yi, Şahintepe'yi aynen bu şekilde yapmaya çalışıyorsunuz. Depreme karşı tek çözüm eldeki yapı stokunu sağlamlaştırmak ve depreme dayanıklı yeni binalar yapmak değildir; ekolojik dengeyi, altyapı tesislerini, sosyal alanları ve demokratik yerel yönetimler kurmaktır ama sizin için bunların bir anlamı yok. Belediyeleri arpalığa, sosyal alanları betona çevirir, ekolojik denge yerine sermaye dengesini korursunuz. Bakınız "Dönüşüm Projesi" adı altındaki böyle bir hareket yalnızca ekonomik rantla tanımlanamaz, düpedüz faşist bir politikanın sonucudur. Naziler de Yahudilerin mallarına böyle el koymuşlardı. Yeniden düzenlenen Kentsel Dönüşüm Yasası'yla polis gücüne dayanarak yoksulların evlerini elinden al, başlarını yık, onları kenttin uzak bölgelerine sür, bu rant alanlarını sermaye birikimi yap, dolar milyonerlerine peşkeş çek. Bunun Nazi faşizminden farkı nedir?
Âdeta modern bir Moğol istilasıdır bu; girdiğiniz yeri yıkıp göçertiyorsunuz, gasp ediyorsunuz. Çözüm belli, yeni ve büyük rant alanları yaratmayı hedefleyen kentsel dönüşüm yasal düzenlemesi iptal edilmelidir. Dönüşüm sürecinde, halkın iradesi başta gelmek üzere, kent planlayıcısı mimar ve mühendislerle birlikte, demokratik kurumlarla birlikte, kesinlikle kira desteğiyle halkımızın olanakları yükseltilmelidir. Yeniden düzenlenen yasa bir mülksüzleştirme yasasıdır. Gerçek çözüm ise ezilenlerin başına bela olan bu asalak sermaye iktidarının yıkılmasıdır yani mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesidir.