"AKBELEN’DE ORMAN KATLİAMI DEVAM EDİYOR!"
Adana Atatürk Parkında bir araya gelen aktivistler, "Akbelen Ormanını Vermeyeceğiz." başlıklı basın açıklaması gerçekleştirdiler.
Bir çok kurum temsilcisinin de katılarak destek verdiği açıklamayı Derya Çiçek Nar okudu.
Çiçek konuyla ilgili açıklamasına şu şekilde devam etti;
Muğla’da Limak Holding'e ait kömürlü termik santralin sahasının genişletilmesine karşı İkizköy halkının dört yıl önce başlattığı ve iki yıldır nöbet şeklinde sürdürdüğü çadırlı direnişe 24 temmuz sabah saatlerinden beri saldırılar aralıksız bir biçimde devam ediyor. İki yıl önce girilmek istendiğinde şirketi direnişleriyle engelleyen ve nöbete başlayan doğa ve yaşam savunucularının direnişinden sonra devlet ve sermaye güçleri Akbelen Ormanı’ndaki ağaçları kesmek için olanca gücünü yığmaya başladı. Toma ve yüzlerce jandarmayla gelen kesim ekibi, Akbelen ormanına vahşice saldırdı. Akbelenli köylü kadınların direnişi sürerken ağaçlar birer birer devrildi.
Nöbet alanını ablukaya alan kolluk, köylülerin ve yaşam savunucularının kesim alanına girmesine izin vermedi. Girmek isteyenlere orantısız güç kullanıp, gaz sıkan jandarma, yaşlıların da olduğu gruba TOMA’lardan tazyikli su fışkırtarak direnişi kırmaya çalıştı. Aralarında Akbelen avukatı İsmail Atal’ın ve köylülerin de olduğu yaşam savunucuları gözaltına alındı. Hastaneye kaldırılanlar, yaralananlar oldu. Onlarca ağaç kesildi ve kesilmeye de devam ediyor.
Akbelen'de ağaç kesimini durdurmak isteyen köylüler, desteğe gelen doğa savunucuları, Yeşil Sol Parti Milletvekilleri: Perihan Koca ve İbrahim Akın ormana yürümek istediği sırada jandarma gaz, TOMA ve joplarla saldırdı.
Tüm bunlar ne için?
Akbelen köylüleri, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallarına kömür sağlamak için açılmak istenen kömür ocaklarına karşı uzun süredir direniyor. Kömür ocakları çok sayıda köyü yuttu ve yutmaya da devam ediyor. Akbelenliler artık köylerini, tarlalarını, ormanlarını kömür için heba etmek istemiyor. IC Enerji ve Limak Enerji ortaklığında işletilen termik santrallar yıllardır bölge halkını zehirledi, hasta etti, öldürdü. Ormanları katletti. Akbelenliler daha fazla hasta olmak, topraklarını, ormanlarını kaybetmek istemiyor. Ormandaki canların yok olmasını istemiyor.
Son haftalarda hepimizin de yakından hissettiği aşırı sıcaklara yol açan iklim krizinin başlıca nedenlerinden olan termik santrallar ve kömür havzalarındaki bu ısrar neden?
İnsanlar hayatlarından, yaşam alanlarından, geçim kaynaklarından olurken, orman ekosistemleri yok olurken, enerji şirketleri iktidar eliyle her gün daha da palazlanıyor. Karlarına kar katıyor.
Anayasa’ya göre ormanları koruması gereken devlet, kendi eliyle ormanları yok ediyor. Enerji ve maden şirketleri ormanlarda, yaşam alanlarımızda kol geziyor.
Kazdağları’ndan Akbelen’e, Munzur’dan Cerattepe’ye, Madra’dan Bergama’ya, ülkemizin her yanı yangın yeri. Bir yandan hayat pahalılığı ile, zamlarla boğuşan halk, diğer yandan iktidarın yaşam alanlarını, tarlalarını ellerinden almak için yaptıkları saldırılara karşı direniyor. Deprem, pandemi, seller, aşırı sıcaklar ve soğuklarla yerküre sinyal verirken AKP iktidarı başta olmak üzere neoliberal iktidarların tamamı rant, kar ve beton siyasetine devam ediyor. Ne Türkiye’nin ne de dünyanın daha fazla enerjiye ihtiyacı yok. Aksine gezegenin daha fazla ağaca, daha fazla yeşil alana, daha fazla tarım arazisine ihtiyacı var.
Seçimler öncesinde 5’li çeteden Limak şirketinin yetkilileri “AKP seçimi kazandığı takdirde ertesi gün ormana gireceğiz, keseceğiz” diye tehdit ederken seçimlerin tamamlanmasının ardından da alana dönük tacizler başlamıştı. Bölgeye tacizlerini arttıran şirket yetkilileri, sık sık keşifler yapmaya başlamış. Son olarak 4 Haziran akşamı bölgeye gelen jandarma ve Orman Müdürlüğü çalışanları, köylülerin nöbet için kurduğu çadır ve konteynırlar için koordinat belirlemesi yapmıştı. Alanda bulunan konteynırın orman alanında bulunduğunu belirten yetkililer, belediyeye bildirimde bulunacaklarını söylemişti.
Adım adım gelen saldırıda İkizköylülerden Türkiye’nin dört bir yanındaki yaşam savunucularına bir çağrı var. Akbelen’in sesini duyun diyorlar. Bizler Akbelen’İn sesini duyuyoruz.
Artık yeter. Enerjiniz batsın. Madeniniz batsın. Bizler sağlıklı bir çevrede yaşamak istiyoruz.
İktidara sesleniyoruz:
Daha fazla yanmak istemiyoruz! Daha fazla ölmek istemiyoruz! Uluslararası taahhütlere de uyarak, kömürden acil olarak çıkın ve emekçilerin haklarını koruyarak Yeniköy-Kemerköy Santrallarını ve tüm diğer santralları tüm kömür havzaları ile birlikte kapatın.
Buradan Tarım ve Orman Bakanlığı’na sesleniyoruz:
Ekiplerinizi geri çekerek Akbelen’de devam eden orman kesimini acilen durdurun.
Bizler, yaşam savunucuları olarak, Akbelen’de direnen dostlarımızın yanındayız. Tüm ülke kamuoyunu Akbelen direnişine destek olmaya çağırıyoruz.
AKBELEN ORMANINI VERMEYECEĞİZ.