SİNOP – 24 Nisan 2025 Sinop’ta kurulması planlanan nükleer santrale ilişkin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu’nun iptali istemiyle açılan davada kritik bir aşamaya gelindi. Proje alanında yapılan keşif, çevre ve halk sağlığı açısından önemli tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.
2013 yılında Türkiye ile Japonya arasında imzalanan anlaşmayla temelleri atılan Sinop Nükleer Güç Santrali (NGS) projesi, 22 milyar dolarlık yatırım tutarı ve Japon ATMEA-1 reaktör teknolojisi ile planlandı. Ancak Japonya’nın 2018 yılında projeden çekilmesiyle birlikte reaktör tipi ortadan kalktı ve bu durum ÇED raporunun geçerliliğini tartışmalı hale getirdi.
Danıştay Kararı: ÇED Raporu Geçersiz Olabilir
Dava sürecinde bilirkişi heyetinden gelen ilk rapora rağmen, yerel mahkeme ÇED’in iptali istemini reddetmişti. Dosya Danıştay’a taşındı. Danıştay 6. Dairesi, reaktör tipi değiştiği için ÇED raporunun geçerliliğini yitirdiğine hükmederek kararı bozdu.
Keşifte Çarpıcı Bulgular
Yeniden başlayan yargılama kapsamında 24 Nisan 2025 tarihinde yapılan keşfe, davacı kurumların uzmanları Prof. Dr. Hayrettin Kılıç ve Dr. Enver Yaser Küçükgül katıldı. Uzmanlar keşifte şu başlıklara dikkat çekti:
-
ATMEA-1 reaktörünün projeden çekilmesiyle birlikte mevcut ÇED raporunun hukuken geçersiz hale geldiği,
-
Projenin sahibi EUAS International ICC'nin Jersey Adaları gibi bir "vergi cenneti"nde kurulduğu ve Türkiye'de temsilcilik üzerinden yürütüldüğü,
-
Radyoaktif atık yönetimi, soğutma sistemlerinin çevreye etkisi ve kimyasal kirlilik gibi hayati konularda ÇED raporunda net bilgi bulunmadığı,
-
Nükleer tesislerin doğası gereği oluşturduğu geri dönüşümsüz çevresel tahribat ve sağlık risklerinin yeterince değerlendirilmediği ifade edildi.
“Dünyada Eşi Benzeri Yok”
Keşifte konuşan uzmanlar, Türkiye’nin nükleer enerji projelerini başka ülkelere ait şirketlere teslim ederek milli egemenliği ve güvenliği riske attığını vurguladı. “Dünyada bir başka ülkenin topraklarında, başka bir ülkeye ait ve onun kontrolündeki nükleer santral yok,” diyen uzmanlar, Sinop projesinin dünya çapında ilk ve tek örnek olduğuna dikkat çekti.
Ağaç Kıyımı, Halksız Katılım ve Hukuk İhlalleri
Davacılar, santralin yapılmak istendiği İnceburun Yarımadası’nda bugüne kadar 1 milyon 200 bin ağacın kesildiğini hatırlattı. Ayrıca 2018’de yapılan halkın katılımı toplantısına 160 yurttaşın alınmadığı ve “halksız toplantı” gerçekleştirildiğine dair tutanakların bulunduğu belirtildi.
Davayı Açan Kurumlar Arasında Kimler Var?
Davanın tarafları arasında Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri, Adana Tabip Odası, EGEÇEP, Yeşil Artvin Derneği, Ordu Çevre Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bireysel başvurucular da yer alıyor. Davanın gönüllü avukatlığını Av. İsmail Hakkı Atal üstleniyor.
SİNOP BELEDİYE BAŞKANI GÜRBÜZ: SİNOP'TA NÜKLEER SANTRAL İSTEMİYORUZ
Meslek odalarının temsilcileri ise ülkenin enerji durumuna ilişkin bilgi vererek nükleer enerjinin bir ihtiyaç olmadığı hatırlatıldı. Nükleerin kamu yararına aykırı ve dışa bağımlılığı artıracak bir proje olduğunu belirten temsilciler, milli güvenlik için de bir tehdit olduğunu belirtti. Beyanların ardından bölgede keşif yapıldı.
MİTİNG 26 NİSAN'DA
Keşfin bitiminin ardından Sinop halkı, Uğur Mumcu Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında ilk sözü alan Sinop NKP Sözcüsü Kayhan Konukçu, 26 Nisan’da Çernobil felaketinin 39. yıldönümünde düzenlenecek mitinge çağrı yaptı.
GÜRBÜZ: EKOSİSTEMDE BÜYÜK TAHRİBAT OLUŞTURACAK
Keşfin ardından Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz, Sinop NKP Avukatı Mehmet Horuş ile TMMOB Avukatı Ekin Öztürk BirGün'e konuştu.
Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz: Arkamızda gördüğümüz sağ 1005 hektarlık alan yani 10 buçuk kilometrekarelik alanda 1 milyon 200 bin ağaç kesildi. Bu alan giderek ağaçsızlaştırılıyor, ormansızlaştırıyor. Bölgenin ekosisteminde, florada ve faunada çok büyük tahribatlara neden olacak Sinop Nükleer Santralı'nın ÇED iptal davasının ikinci keşfi yapıldı. Keşif esnasında hem meslek odalarının vekillerii hem de bizlerin vekilleri dinlendi. Yine meslek odalarının temsilcileri, kamu kurum ve kuruluşların temsilcileri ve bizler beyanlarda bulunduk. Haklı beyanlarımız vardı. Bu bölgedeki ekosisteme zarar verdiğinizde denize zarar verdiğinizde alkışçılarımız mağdur olacak. Bu alanda insansızlaştırdığınızda turizmimiz mağdur olacak. Bak yine 15 kilometrelik yarıçap içerisinde bir kent yaşıyor. Kent nüfusu var. Yine 30 kilometrelik yarış yap içerisinde 2 tane ilçemiz var. Bu bölgede sulak alanlar, doğa koruma, tabiat ve özel avlak alanları var. Bu bölgeye yapılacak bir nükleer santralın nelere mal olacağını, kümülatif olarak hem milli güvenliğimize nasıl etkileyeceğini ifade ettik. Milli güvenlik meselesi gerçekten çok önemli. Bu bir nükleer santral sadece bir enerji santralından ibaret değil. Milli güvenliğimizi tehdit edecek, yeni kapitülasyonlar yaratacak ayrıcalıklar yaratılacak bir girişim. Ne pahasına olursa olsun Sinop'ta biz nükleer santral istemiyoruz. Sinop’ta halkının temsilcisi olarak da nükleer santral yaptırmayacağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz.