DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, Afete karşı risk taşıyan konutların finansmanı için gelişmiş ülkelerde uygulanan Konut Finansman Kurumu modelini Meclis gündemine taşıdı.

 

Avşar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifinin geçici 1 inci maddesi üzerine söz aldı.

Yaptığı konuşmada; Türkiye’nin jeolojik açıdan bir deprem ülkesi olmakla birlikte resmi rakamlara göre 2 milyon civarında kendiliğinden yıkılabilecek bağımsız birime sahip olduğunu, bu riskli yapılarda ölümü beklemek kaderimiz olamayacağını ve afete karşı dirençli bir ülke olmak zorunda olduğumuza dikkat çeken Avşar, çözüm, ranta dayanmayan arsa üretimi ile finans kaynağı üretmek olduğunu belirtti. Avşar, bu ekonomik dar boğazda ancak gelişmiş tüm ülkelerde olduğu gibi bir Konut Finansman Kurumunun kurulmasıyla bu kaynağa erişilebileceğini söyledi.

Konut Finansman Kurumunu açıklayan Avşar, orta ve dar gelirli ailelere bütçeden bağımsız kaynak oluşturan bir yapı olduğu ve bu yapının ülkemizde mutlaka kurulması gerektiğini ifade etti.

En büyük adaletsizlik, siyasi referanstır.’

Görüşülen kanun teklifine ilişkin konuşan Avşar, Türkiye Adalet Akademisi daha önce Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulmuş sonrasında Anayasa Mahkemesinin Anayasanın 140 ıncı maddesi uyarınca hâkimlik ve savcılık mesleğine gireceklerin adaylığı almış ve adaylık döneminden başlayarak tüm süreçlerin ve hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerinin kanunla düzenlenmesi gerektiğini vurgulaması ile birlikte bir kanun teklifi olarak önümüze Meclise geldiğini belirtti.

Avşar, adında adalet olan bir akademiden milletimizin en büyük beklentisi, önce siyasi referansla hakim, savcı ve adalet personeli atanmaması olduğunu aksi takdirde yargı bağımsızlığından söz edilemeyeceğini öğretmesi ve her ne eğitim verilirse verilsin kamu ya da millete de bir faydası olmayacağını belirtti.

 

‘Biz görmezlikten geliyoruz diye fay hatları kalkmıyor.’

CHP'li Aliye Coşar'dan TBMM'ye Soru Önergesi: Kumluca Devlet Hastanesi'nde Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Eksikliği CHP'li Aliye Coşar'dan TBMM'ye Soru Önergesi: Kumluca Devlet Hastanesi'nde Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Eksikliği

Müzakerenin, konuşmanın ve çözüm bulma merci olan Yüce Meclis’te bu kadar hayati bir mesele olan depremin yeterince konuşulmadığını belirten Avşar, sözü 6şubat haftasında konuyla ilgili konuşulmayan önergelere getirdi.

Avşar, tüm muhalefetin konuyla ilgili önerge verdiği ancak yeterli sayı oluşmadığından Meclis’te konuşulmadığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti; “Biz görüşmüyoruz diye bu sorunlar yok olmuyor. Biz görmezlikten geliyoruz diye fay hatları kalkmıyor. Zira Ülkemiz, Jeolojik açıdan, coğrafi yapısı ve yer şekilleri itibariyle bir afet bölgesidir.”

‘2 milyon bağımsız birim kendiliğinden yıkılabilecek durumda’

Bir deprem ülkesi olduğumuz halde, yapı stokumuzun depreme karşı çok dirençsiz olduğuna değinen Avşar; “Resmi rakamlara göre ülkemizde tespit edilen 6 milyon riskli bağımsız birim var ve bunların 2 milyonu kendiliğinden yıkılabilecek durumdadır.”, dedi.

‘Riskli yapılarda ölümü beklemek kaderimiz olamaz.’

Bu riskli yapılarda ölümü beklemek kaderimiz olamayacağını ve afete karşı dirençli bir toplum oluşturmak zorun olduğumuzu belirten Avşar; “ülkemiz hem jeolojik açıdan bir afet bölgesi -onu değiştiremeyiz- hem de afete karşı dirençli değiliz.”, dedi.

‘Yarından tezi yok başımızı soktuğumuz damı sağlamlaştırmak zorundayız.’

Avşar, o zaman yarından tezi yok başımızı soktuğumuz damı sağlamlaştırmak için deprem riski yüksek Marmara, Ege, Doğu Anadolu Bölgelerimizde çok hızlı bir konut inşası atağına geçilmesi için planının ne olduğunu ifade etti ve bu çerçevede yapılabilecek iki işe şöyle dikkat çekti; “Birincisi, hızlı ve ranta dayanmayan, imar yasasına uygun arsa üretimi, ikincisi, finans kaynağı tedariki gereklidir.”

Avşar; “Milyonlarca konutu dönüştürecek bir kaynağımız var mı? Yok. Zaten tasarruf tedbirleri ve ekonomik krizin varlığı bir gerçek. Kaynakların büyük bir kısmı Kahramanmaraş depremlerini yaşayan illerimizin ayağa kalkması için harcanıyor. Peki nasıl kaynak yaratacağız?”, şeklinde konuştu.

 

Uzun süredir, Ali Babacan bu kurumun kurulması gerektiğini söylüyor.

Meclis’te sürekli sorumlu muhalefet anlayışıyla hareket etiklerini, öneri ve çözümler sunduklarını ve bunun da böyle bir öneri olduğunu belirten Avşar; “Genel Başkanımız Sayın Ali Babacan’ın yıllardır bu finans konusunda dile getirdiği ancak iktidarın bir türlü oralı olmadığı, dünyada uygulanan bir sistemi bugün, bu yüce çatı altında bir kez daha dile getirmek istiyorum. Bu modelin merkezinde de KFK (Konut Finansman Kurumu) var.”, şeklinde konuştu.

Amaç, orta ve düşük gelirli vatandaşlarımız için konut finansmanını kolaylaştırmaktır.

Konut Finansman Kurumunu tarif eden Avşar, bu kurumun hemen hemen tüm gelişmiş ekonomilerde görüldüğünü ve Amerika'da 3, Almanya'da 1, Japonya'da bir tane olduğunu söyledi.

Avşar; “Bu kurumun temel görevi; orta ve düşük gelirli vatandaşlarımız için konut finansmanını kolaylaştırmaktır. Yani iç ve dış piyasadan büyük miktarda finansmanı sağlayıp o finansmanı gayri menkul teminatı karşılığında konut kredilerine finanse etmektir.”, dedi.

Kurumu örneklerle açıklayan Avşar, bu kurumun toptancı hali gibi tarladan gelen meyve-sebze nasıl halde toplanır ve manavlara dağıtılıyorsa bu kurumda aynı o şekilde konut finansman toptancısı görevini gördüğünü ifade etti.

Avşar, KFK ile dışarıya standartlaştırılmış menkul kıymet (tahvil, bono), varlığa dayalı menkul kıymet, hisse senedi ihraç ettiğini söyledi ve şöyle örnek verdi; “Türk Lirası bazında veya döviz bazında 5 yıllık 10 yıllık bir getirisi olan finansal enstrüman ihraç edilmekte ve temelinde varlık olan -konut ve o konutun alacağı üzerindeki o teminat- baz alınmaktadır.”

‘Gayri menkule dayalı, teminatlı bir sistemdir.’

Konuyu detaylandıra Avşar, bu sistemle teminatlı bir şekilde hareket edildiğini, açığa borçlanılmadığını ve sağlam bir gayrimenkul üzerine borçlanıldığını belitti.

Avşar; “Aynı zamanda bu kurum kendi hisse senedinde çıkarabilmektedir. Çünkü bu kurumun % 10-15-20 mertebesinde bir sermaye de ihtiyacı olacaktır.  Yani bunların bir kısmı hisse senedi bir kısmı da standartlaştırılmış finansal üründür (tahvil, bono). İç ve dış piyasadan bu şekilde standartlaşmış ürünleri ihraç edilmektedir. Dolayısıyla hem iç hem de dış piyasadan da taze nakit girişi sağlanmaktadır.”, şeklinde konuştu.

 

‘Bütçeye yük getirmeyecek bir model’

Bu kurumun bütçeye hiçbir yük getirmeyeceğine dikkat çeken Avşar, sözlerine şöyle devam etti; “Kurumun, bütçe ile hiç alakası yok, tamamen bütçe dışında bir sistem üzerinden işletilmektedir. Ancak Hazine isterse gayrimenkul veya nakit şeklinde sermaye koyabilmektedir. Kamu finansman kurumu bu işleyiş ile topladığı bütün bu likiditeyi sonra bankalara, finans kuruluşlarına oralardaki alacakları üzerine almak kaydıyla ödeme yapmaktadır.”

‘Taze kaynak oluşacaktır.’

Avşar, örneğin A Bankası 50 bin konutluk alacağını, B Finans Kuruluşu 10 bin konutluk alacağını bu kuruma verebildiğini, bu kurum da bunlardan aldığı alacaklar karşılığında bunların nakil ödemesini yapabildiğini ve bu yöntemle döngünün tamamlandığını dolayısıyla taze bir kaynağın oluştuğunu ifade etti.

Avşar; “Özetle, toptan sağlanan finansman perakende bazda bankalara kullandırılmaktadır. Bu kurum normal şartlarda en ucuz borçlanan hazineden dahi daha ucuz borçlanmaktadır. Çünkü bu kurumun borçlanmasının arkasında teminat var, gayrimenkul var.”, şeklinde konuştu.

‘Unutmayın ki; deprem değil, ihmal öldürür.’

Avşar, sözlerinin sonunda iktidara çağrıda bulundu; “Hazineden bir kuruş çıkmayacak bu sistemin, bir an evvel hayata geçmesi noktasında harekete geçin, unutmayın ki; deprem değil, ihmal öldürür.”

Editör: Haber Merkezi