Eğitim Sen; “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile eğitim sistemini “Türk-İslam sentezi” üzerinden yeniden düzenleme girişimi, siyasi iktidarın ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın 12 Eylül darbecilerinin izinden gittiğinin en somut kanıtıdır.

EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU, "12 EYLÜL ZİHNİYETİ VE UYGULAMALARI EĞİTİMİN VE YAŞAMIN HER ALANINDA DEVAM EDİYOR!"BAŞLIKLI AÇIKLAMASINDA ŞU SORUNLARI İFADE ETTİ;

12 Eylül 1980 askeri darbesi ve sonrasında yaşanan acılar ve anti demokratik uygulamalar, aradan 44 yıl geçmiş olmasına rağmen hala sürmektedir. 12 Eylül politikalarının yarattığı koşullardan beslenenler yasama, yürütme ve yargı başta olmak üzere, devlet yönetimine ait bütün yetkilerin tek bir kişiye bağlandığı yeni rejimi inşa etmiş, ancak darbe dönemlerinde görülebilecek baskı ve şiddet politikaları ile temel hak ve özgürlüklere yönelik saldırılar artmıştır.

Darbe sırasında on binlerce kişi tutuklanmış, idam edilmiş, işkencelerden geçirilmiş, fişlenmiş, sendikal hak ve özgürlükler başta olma üzere en temel haklar askıya alınmış, muhalif sendikalar kapatılırken devlet güdümlü sendikaların önü açılmıştır. Devletin, halk üzerinde doğrudan bir baskı ve şiddet aygıtına dönüştüğü o günlerden bugüne hayatımızda pek çok şey değişmiş, fakat siyasi hayatımızda düşünceyi ifade ve örgütlenme özgürlüğü başta olmak üzere, eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış, insan hakları başta olmak üzere en temel ilkeler her fırsatta ayaklar altına alınmıştır.

12 Eylül, toplumun farklı kesimlerini olduğu gibi eğitim emekçilerinin örgütlü mücadelesini de derinden etkilemiştir. Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER), 12 Eylül ile birlikte kapatılmıştır. Kapatılan ilk büyük örgütün, öğretmenlerin örgütü olması dikkat çekicidir. Sıkıyönetim mahkemeleri, 200 bin üyeli örgütü yasaları hiçe sayarak ‘gizli örgüt’ suçlamasıyla kapatmıştır. 7–8 ay içerisinde temyiz süreci de tamamlanmak üzere TÖB-DER yok edilmiş, öğretmenlerin, bin bir zorlukla ve yetmiş yılda alın terleriyle biriktirip aldıkları mallarına el konulmuştur. 12 Eylül faşist darbesiyle birlikte TÖB-DER üyesi yaklaşık 25 bin eğitim ve bilim emekçisi de çeşitli nedenlerden dolayı mesleklerini kaybetmiştir. Çok sayıda TÖB-DER üye ve yöneticisi 12 Eylül yasaları ile sürgün edilmiş, mesleklerinden olmuşlardır. 3.854 öğretmen, 120 öğretim üyesinin görevine 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu’na dayanılarak son verilmiştir.

12 Eylül sonrasında toplam 4891 kamu personeli işten çıkarılırken, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hukuksuz KHK’ler ile 140 bine yakın insan kendilerini savunma hakkı tanınmadan haksız hukuksuz bir biçimde ihraç edilmiştir. Özellikle son yıllarda kamuda yaşanan hukuksuz ihraç ve sürgünler, halkın iradesi yok sayılarak atanan kayyumlar, siyasetçiler, belediye başkanları ve muhalif gazetecilere yönelik hapis cezaları ve tutuklamalar, iş cinayetleri, kadın cinayetleri ve çocuklara yönelik istismar uygulamalarına yönelik tutumlar ve darbe dönemlerini bile gölgede bırakan uygulamalar olarak dikkat çekmektedir.

PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe: “Maraş’la Hesaplaşılmadan Gelecek Aydınlanmaz” PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe: “Maraş’la Hesaplaşılmadan Gelecek Aydınlanmaz”

12 Eylül’ün, ‘Türk-İslam sentezi’ anlayışının özellikle eğitim sistemi içinde, okullarda ve üniversitelerde kurumsallaşması büyük ölçüde tamamlanırken, eğitim sistemi tarihte hiç olmadığı kadar ırkçı, gerici, dinci bir kuşatma ile karşı karşıya bırakılmıştır. “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile eğitim sistemini “Türk-İslam sentezi” üzerinden yeniden düzenleme girişimi, siyasi iktidarın ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın 12 Eylül darbecilerinin izinden gittiğinin en somut kanıtıdır.

Türkiye’nin en karanlık dönemini ifade eden 12 Eylül ve sonrasında yaratılan karanlık zihniyet ile hesaplaşmak, askeri ya da sivil darbe ayrımı yapmadan bütün darbelere karşı çıkmaktan geçmektedir. Türkiye’nin demokratikleşmesi, kendi halkına karşı düşmanca tutumlar sergileyen baskıcı-otoriter uygulamalara karşı eşitlik, özgürlük, laiklik, barış ve demokrasi mücadelesinin güçlendirilmesi ile mümkündür.

Editör: Haber Merkezi