Adana’da liseli, üniversiteli gençler ve kadınlar şiddete karşı yürüdü basın açıklaması yaptı.
Turgut Özal Bulvarı Gökkuşağında toplanan kitle Duygu Cafe’ye slogan atarak yürüdü ve burada basın açıklamasını okuduktan sonra kalabalıklaşan grup ile birlikte tekrar Duygu Cafe’den Gökkuşağına kadar yürüdüler.
Adana liseli, üniversiteli öğrenciler ve yaşamı özgürleştir topluluğu adına okunan basın açıklamasında; “Öfkeliyiz, İsyandayız, Bu Cinayet Mahalli Ülkede Güvende Değiliz!” ifadesi kullanıldı.
Ortak açıklamada şunlar paylaşıldı;
Bugün öfkemizle, isyanımızla, can güvenliğimizin olmadığı bir düzenin sonuçlarıyla buradayız. Bugün yine katilleri, tecavüzcüleri, tacizcileri koruyan, aklayan ve cezasızlık politikalarıyla ödüllendirenlere karşı yine sokaktayız. Uygulanmayan yasalarla, cezalarla cesaret bulan failler yaşamlarımıza göz dikmeye devam ederken binlerce suçluyu çıkardığı uyduruk aflarla sokağa salanlara karşı yaşamlarımızı savunmaya devam ediyoruz. Kentlerin güvenli sokaklarını bizler sağlayacağız. Haklarımızı geri almak için her gün her an mücadele etmeye devam ederken, dinci, gerici ve şeriatçı çetelerle sarmaladığınız her alanı geri alacağız. Öldürülen her kadın için tüm sokakları yakmaya hazırız.
Bir kişi daha eksilmek istemediğimiz için, hayatlarımızdan endişe duymadan özgürce yaşamak istediğimiz için hep bu sokaklarda olduk. Bugün acımız, öfkemiz taze! . Bu cezasızlık politikalarıyla, caydırıcı hiçbir şey yapılmamasıyla, İstanbul sözleşmesinin yasadan kaldırılmasıyla, 6284 ün uygulanmaması ile bu cinayetler devam ediyor. Kahrolması gereken çürümüş düzenleri katledilen kadınların, kaybedilen çocukların bedenleri üzerinden yükseliyor!
Kadınlar, çocuklar, ‘nasılsa iyi hal ya da tahrik indirimi yapar’ sözünün rahatça kurulabildiği bu düzenin bir parçası olan erkek tarafından katledildi. Ayşegül Halil ve İkbal Uzuner sadece katil Semih Çelik tarafından değil, cezasızlıkla faillere ödül veren erkek yargı tarafından, kutsal aile yalanlarıyla kadını her alandan alıkoymak isteyenler tarafından, kadın düşmanı politikaları bir bayrak gibi taşıyanlar tarafından, sırtı sıvazlanan eril tahakküm tarafından, çocuklar öldürülürken araştırılmasına engel olanlar tarafından katledildi
Bir gün içinde değil birkaç saat içinde yaşananlar bu çürümüş, katliamcı düzenin en büyük göstergesidir.
Kadınların katillerini koruyanlar, çocukların katliamı araştırılmasın isteyenler, faillerin yanında işbirlikçi olarak yer almaktan vazgeçmeyecek. Biz de bu çürümüş düzeninizle, ataerkil politikalarla işleyen şiddetinizle mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Kadınların yaşamlarını kıskaca alarak, yok ederek kurduğunuz katliamcı düzeniniz sona erene dek vazgeçmeyeceğiz!
Ne ailesi tarafından katledilen 8 yaşındaki Narin’i, Sıla bebeği, ne hiç tanımadığı erkekler tarafından öldürülen Başak Cengiz’i, Ceren Özdemiri, ne eşi tarafından çocuklarının gözü önünde öldürülen Emine Karabulut’u , ne de evine dönerken öldürülen ÖzgeCan’ı unutma. Unutma Affetme Hesabını Sor!
Katledilen kadınların adını bir an bile dilimizden düşürmeden bu öfke ve isyanla kaşınızda durmaya devam edeceğiz. Cinayet mahalli haline gelmiş bu ülkede yaşamlarımız, özgürlüklerimiz, haklarımız için yakanızda olmaya devam edeceğiz. Uygulamadığınız yasalar yüzünden, istismarı aklayan, katilleri öven düzeniniz yüzünden, kana bulanmış ellerinizle tutunduğunuz koltuklarınız yüzünden hayatta olmayan her bir kadın, her bir çocuk, için size dünyayı dar edecek olanlar bizleriz! Katlinde payınız olan kadınların yaşayamadığı her dakikası için düzeninize bir darbe daha vuracağız. Mücadelemiz özgürce yaşadığımız, sokaklarda güvenle yürüyebildiğimiz, evlerden, iş yerlerinden, kampüslerden tacizcileri, katilleri yok edeceğimiz güne kadar sürecek.