25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ ADANA’DA KADINA ŞİDDET VE CİNAYETLERİ RAPORU
İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi Kadın Hakları Komisyonu dernek binasında yaptıkları açıklamada; "Patria, Minerva ve María Teresa Mirabal kardeşler; 1930'dan 1961'e değin Dominik Cumhuriyeti'ni yöneten Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı demokrasi ve insan hakları talepleriyle mücadele ettiler" denildi.
Komisyon adına açıklamayı Zehra Aydın okudu.
Aydın sözlerine şu şekilde devam etti;
Dominik Cumhuriyeti Faşist Diktatörü Rafael Trujillo, "Ülkenin en büyük iki sorunu kilise ve Mirabal kardeşlerdir" konuşmasını yaptıktan 23 gün sonra 25 Kasım 1960’da Mirabal Kardeşler, Patria ve Minerva’nın cezaevinde bulunan eşlerini ziyaretten dönerken katledildiler. Şiddetin her türü yaşatıldıktan sonra, araçlarının içinde yerleştirildikten sonra, bir uçurumdan aşağı atıldılar.
Dominik Cumhuriyeti'ndeki diktatörlüğün yıkılmasında büyük rol oynayan, bedelini hayatlarıyla ödeyen üç kız kardeş, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nün sembolü oldu.
Kadınların yüzyıllara dayanan şiddete ve hak ihlallerine karşı direnişinden yola çıkarak, kadına yönelik şiddete karşı farkındalık yaratmak amacıyla Mirabal kardeşlerin katledildikleri gün olan 25 Kasımı, 1999 yılında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla, ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ olarak ilan edildi.
Mirabal kardeşlerin katledilmelerinin üzerinden 64 yıl geçmiş olmasına, kadınların söz ve eylemleriyle verdikleri onca çaba ve mücadeleye rağmen erkek şiddeti hız kesmeden devam etmektedir.
İstanbul Sözleşmesinden çekinilmesiyle, etkili şekilde uygulanmayan 6284’ü kaldırma iştahlarıyla, Lanzarote Sözleşmesini uygulamamalarıyla, İLO 190 sayılı sözleşmeyi imzalamamalarıyla, kadın örgütlerini kapatma girişimleriyle, Medeni Kanunu’nda ve Anayasa’da gerici düzenlemeler yapma hevesleriyle, uyguladıkları cezasızlıkla-ceza indirimleriyle, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşmalarıyla en nihayetinde zehirli dil ve uygulamalarıyla toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirerek adeta kadın cinayetlerini meşrulaştırmaya çalışmakta, kadınları daha fazla şiddete açık hale getirmektedirler.
Kadınların katledildiği, bir çok kadın ölümünün de şüpheli kadın ölümleri olarak anıldığı bir ülkede yaşamaya alışmayacağız, bu durumu kanıksamayacağız. Kadınlara, çocuklara, LGBTİ+’lara, hayvanlara, ağaçlara karşı başlatılan ve devam eden bu kanlı savaşa ve eril zihniyetten kaynaklanan yıkıcı, yok edici savaşın her türüne karşı yaşamı savunmaya devam edeceğiz.
Tüm coğrafyalarda kadına yönelik şiddet devam ederken, savaşın coğrafyası olan Ortadoğu’da kadınlar ve çocuklar; savaşların en çok ezileni ve acı çekeni olmak durumunda kalmaya devam etmektedirler.
Eril siyasetin tüm uygulamaları, kapitalizmin devam edebilmesi için kullanılan tüm araçlar, eşitsizlik, savaş ekonomisi, tekrar tekrar üretilen şiddeti meydana getirmektedir.
Kadınlar boşanmak istedikleri eşleri, ayrılmak istedikleri partnerleri, ağabeyleri, babaları ve en yakınlarındaki erkekler tarafından şiddete maruz kalıyor veya öldürülüyor.
2024 yılının ilk 10 ayında Türkiye genelinde 343 kadın katledildi, 207 kadının ölümü şüpheli olarak kayıtlara geçti. Adana’da 15 kadın katledildi, şüpheli kadın ölümü ise 2’dir.
2024 yılının ilk 10 ayında (01.01.2024-31.10.2024) Adana’da gerçekleşen kadın cinayetleri verilerine bakacak olursak;
Adana'da 2024 yılı Ocak-Ekim döneminde toplam 15 kadın katledilmiştir. Ocak ayında 1, Şubat ayında 2, Mart ayında 1, Haziran ayında 4, Temmuz ayında 1, Ağustos ayında 1, Ekim ayında 5 kadın cinayeti gerçekleşmiştir. Nisan, Mayıs ve Eylül aylarında kadına yönelik ölümle sonuçlanan bir olay yaşanmamıştır. Ayrıca Adana’da 2 şüpheli kadın ölümü kayıtlara geçmiştir.
-İlimizde ateşli silahlar ve kesici aletler kullanılarak, elle boğarak ve taşla ezerek erkekler tarafından 2024 yılı Ocak-Ekim döneminde 15 kadın katledilmiştir. 15 kadından 12’si ateşli silahlar, 1’i kesici aletler kullanılarak, 1’i elle boğarak, 1’i ise taşla ezilerek katledilmiştir. Yüzdelik olarak ifade edecek olursak kadınların %80’i ateşli aletler, %20’si ise kesici aletler kullanılarak, boğarak ve taşla ezerek öldürülmüştür. Kadınların %80’inin ateşli aletler kullanılarak öldürülmesi, bireysel silahlanma hakkındaki yasal düzenlemelerin yetersiz olduğunu, ruhsatsız ateşli silahlara erişimin kolaylığını ve denetimlerin eksikliğini gösterdiği söylenebilir. Acı olan ise bu durumun bedelini kadınların yaşamlarıyla ödemiş olmasıdır.
-Adana’da bu yıl öldürülen 15 kadından 4’ü yani %26’sı evli veya boşanma sürecinde oldukları erkekler tarafından öldürülmüştür. Kadınların, şiddet sarmalının içinden çıkma kararı alarak boşanmak istediklerinde karşılaştıkları şiddet sonucunda katledildiklerini görüyoruz.
-Erkekler tarafından katledilen kadınların en fazla 36-65 yaş aralığında arttığı görülmektedir. 15 kadından 7’si 36-65 yaş, 4’ü 19-24 yaş, 2’si 25-35 yaş, 1’i 15-18 yaş, 1’i 65+ yaş arasındadır. Kadınların %46’sı 36-65 yaş aralığında, %26’sı ise 19-24 yaş aralığındadır. Katledilen kadınların 19-24 ile 36-65 yaş arasında arttığını görmekteyiz. Burada kadınların ayrılmak istediklerinde, çalışmak istediklerinde, hayatlarına dair karar almak istediklerinde erkek şiddetine maruz kalarak öldürüldükleri söylenebilir.
-Katledilen 15 kadının 9’u sokakta, 6’sı ise yaşadığı/oturduğu evde katledilmiştir. Kadınların %66’sı sokakta, %34’ü ise evlerinde öldürülmüştür. Erkekler, kadınları en fazla sokakta ve evlerinde katletmişlerdir. Önceki yıllarda en fazla evlerinde katledilen kadınlar bu yılki verilerden de anlaşıldığı gibi artık erkek şiddeti sınır tanımıyor, üzerinde bulundukları zemin onlara öylesine alan açtı ki cesaret verdi ki bulundukları her yerde kadınları öldürme hakkını kendilerinde bulmaya başladılar diye düşünülebilir.
NOT: Basında yer alan haberlerden elde edilen veriler olup, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu sitesinden teyit edilmiştir.
Biz kadınlar, her alana uzanan cinsiyetçiliğin ve eril zihniyetin yarattığı şiddet kültürüyle karşı karşıyayız. Buna son verilmesi için çağrı ve taleplerimizi bir kez daha tekrarlıyoruz: Devlet, kadına karşı şiddeti önlemek için her türlü tedbiri almakla yükümlüdür. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini, toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırmak için politikalar üreterek kadın cinayetlerini politik olmaktan çıkarmalı ve kadınları yaşatmalıdır. Cinsiyete dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmalıdır. Kadına karşı şiddet uygulayan failler hakkında etkili ve caydırıcı cezalandırma yoluna gidilmeli ve cezasızlık politikalarından vazgeçilmelidir.
İHD’li kadınlar olarak, kadına karşı şiddetle mücadeleye tüm gücümüzle devam edeceğiz.Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ni garanti altına alan yasalara; Anayasa, Medeni Kanun, 6284 sayılı yasa ve diğer temel haklarla ilgili sözleşmelere dokunma, bizler uygula demeye devam edeceğiz. 25.11.2024