MERSİN ÇEVRE PLATFORMU ÖNCÜLÜĞÜNDE MERSİN BÜYÜKŞEHİR’İN DESTEKLERİYLE ‘ÇEVRE SEMPOZYUMU’ DÜZENLENİYOR

 

Mersin Çevre Platformu’nun öncülüğünde Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle ‘Çevre Sempozyumu’ düzenleniyor. Sempozyumda; iklim krizinin mevcut durumu, su kaynaklarındaki azalma ve alınması gereken önlemler, hava ve toprak kirliliğinin kentteki yansımaları, plansız kentleşme, kentteki ağaçlandırma ve biyoçeşitliliğin önemi, sanayileşmenin doğaya verdiği zararlar ve kirlilik, plastik kirliliği gibi başlıklar alanında uzman akademisyenler ve konunun uzmanları tarafından ele alınıyor.

Mersi̇n Çevre Platformu Öncülüğünde Mersi̇n Büyükşehi̇r’i̇n Destekle (3)

 

Mersin Büyükşehir Belediyesi çevresel farkındalık yaratmak amacıyla düzenlenen birçok etkinliğe destek olmayı sürdürüyor. Mersin Çevre Platformu’nun ‘Tüm Canlıların Yaşamı İçin Çevremizi Koruyalım’ başlığıyla düzenlediği ve Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin de desteklediği ‘Çevre Sempozyumu’ yoğun ilgiyle karşılandı.

Mersin Mimarlar Odası’nda düzenlenen sempozyuma; Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Dr. Bülent Halisdemir, Büyükşehir Belediyesi ilgili müdürler ve personeli, ilçe belediyeleri, oda, dernek ve STK temsilcileri, akademisyenler ile çevre gönüllüleri katılım sağladı. 3 gün sürecek sempozyumun ilk gününde açılış konuşmalarının ardından doğa ve çevre temalı bir belgesel gösterimi yapıldı. Gün boyu süren sempozyumda iklim krizinin mevcut durumu, su kaynaklarındaki azalma ve alınması gereken önlemler, hava ve toprak kirliliğinin kentteki yansımaları, plansız kentleşme, kentteki ağaçlandırma ve biyoçeşitliliğin önemi, sanayileşmenin doğaya verdiği zararlar ve kirlilik, plastik kirliliği gibi başlıklar, alanında uzman akademisyenler ve konunun uzmanları tarafından ele alındı.

 

Halisdemir: “İklim değişikliğinin etkilerini azaltma ve uyum sağlama yönünde çalışmalar yapıyoruz”

Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Dr. Bülent Halisdemir, sempozyumun açılışında Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer adına yaptığı konuşmada, Büyükşehir Belediyesi olarak çevre konularında çok hassasiyet gösterdiklerini, bu konularda bütün iyileştirmeleri ve yapılması gerekenleri yerine getirdiklerini ifade etti. Halisdemir, “İklim değişiyor ve bu değişimi durdurma şansımız yok. Bu değişimin olumsuz etkilerine karşı dirençli bir şehir elde etme gibi bir misyonumuz var. İklim değişikliğinin etkilerini azaltma ve uyum sağlama yönünde birçok çalışma yapıyoruz. Bu amaçla en son hazırladığımız bir raporumuz var. Mersin İli Sürdürülebilir Enerji Ve İklim Eylem Planı’nı hazırladık. Sera gazı emisyon envanterini çıkarttık ve raporladık. Bu çok değerli bir çalışma çünkü yaklaşık 2 yıllık bir emek istiyor. Burada Mersin’de iklim değişikliğine neden olan tüm etmenler masaya yatırıldı ve bu etmenlerin boyutları ortaya çıkartıldı” dedi.  

Alınması gereken önlemlerde Büyükşehir Belediyesi’nin yanı sıra tüm kamu kurum ve kuruluşlarının üzerine düşen görevler olduğunun altını çizen Halisdemir,  “Biz bu raporlar rafta kalmasın diye kendi üzerimize düşen kısımlarıyla şu anda mücadelemizi devam ettiriyoruz. Mersin’de yeşil aksın mutlaka artırılması gerekiyor. Biz bunu karbon yutağı olarak görüyoruz. Bugüne kadar binlerce fidan dikimi gerçekleştirdik, yeşil alanların artırılması için çalışmalar yaptık. Bundan sonra da yeşil alanların artırılması için imar çalışmalarında özellikle hassasiyet gösteriyoruz ve göstermeye de devam edeceğiz” diye konuştu.

Doç. Dr. Dicle Yurdakul: “İklim uyumu ve hafifletme ihtiyaçları için yıllık 1,5 trilyon dolar gerekiyor.” Doç. Dr. Dicle Yurdakul: “İklim uyumu ve hafifletme ihtiyaçları için yıllık 1,5 trilyon dolar gerekiyor.”

“Mersin ilinin atıklarını yönetiyoruz”

Kentteki deniz kirliliğinden bahseden Halisdemir, özellikle balık çiftliklerinin deniz kirliliğindeki rolünü anlatarak, önleme noktasında çok ciddi uğraşlar verdiklerini aktardı. Halisdemir, deniz denetimini çalışmalarının titizlikle yapıldığını ifade ederek, “Mersin ilinin atıklarını yönetiyoruz. Yaklaşık 2 bin tonun üzerinde her gün atık geliyor. Her gün bu atıkları yönetiyoruz. Bu atıkları yönettiğimiz için yaklaşık 80 bin hanenin aydınlatma elektriğini karşılayacak oranda biyogazlarından elektrik üretiyoruz. Ama görüyoruz ki bu atıkların içerisinde ambalaj atıkları çok fazla. Bu konuda biz Büyükşehir olduğumuz için diğer ilçe belediyelerine yol göstermeye, birlikte hareket etmeye çalışıyoruz. Atıkların kaynakta azaltılması konusunda çalışmalara destek veriyoruz. Kaynağında azaltılmış atıklar, ambalajların geri kazanılması ekonomiye ciddi katkı sağlıyor” ifadelerine yer verdi.

Suyun hayati önemine değinen Halisdemir, SCADA Merkezi’ni tanıtarak, kayıp kaçağı önlemeye çalıştıklarını anlattı. Yağış rejimlerinin düştüğünü, tarımın çok ciddi etkilendiğini belirten Halisdemir kurdukları erken uyarı sistemini de sözlerine ekledi. Mersin’de çok ciddi mikroplastik kirliliği tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını aktaran Halisdemir, “Bu çok ciddi ele alınması gereken bir konu. Bununla ilgili MESKİ şebekelerinde bazı düzenlemelere gidiyor. Biz Büyükşehir Belediyesi olarak bariyer sistemini kurmaya başladık. Efrenk Deresi’nde denemesini yaptık. Tutabildiğimiz kadar atık tutarak denizimize karışmaması için elimizden geleni yapacağız” dedi. Çevre bilincinin çocuklardan başlaması gerektiğini düşündükleri için 100 binin üzerinde öğrenciye eğitim verdiklerini ve bu düşünceyle Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi’ni kurduklarını anlatan Halisdemir, çevre sorunlarına sadece bölgesel, yerel değil uluslararası bakmak gerektiğini de vurguladı.

Çalış: “Sağlıklı yaşam hakkını savunmak en temel görevimizdir”

Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. İzzet Çalış, ekolojik yıkımın eşiğinde olunduğunu, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, ormanları koruma ve yeniden ağaçlandırma, sürdürülebilir tarım uygulamaları ile bu yıkımı durdurabileceklerini, sağlıklı ve yaşanabilir kentler oluşturulabileceğini kaydederek, “Bunun için öncelikle bilinçlendirmenin ve eğitimin önemli olduğunu vurgulamak istiyoruz. Dünya genelinde ölümlerin ve hastalıkların yaklaşık yüzde 10’u çevre kirliliğinin yarattığı fiziksel, kimyasal ve biyolojik risklerden kaynaklanıyor. Hekimlik değerlerimiz, ayrımsız ve ayrıcalıksız tüm canlıların yaşam hakkını savunulmasını gerektirir. Sağlıklı yaşam hakkını savunmak en temel görevimizdir” dedi.

 

Özkaya: “Çevre, sadece insanların değil, yeryüzündeki tüm canlıların hakkıdır”

Çevre Sempozyumu’nda Oturum Başkanı Prof. Dr. Okan Özkaya, sempozyum boyunca akademisyenler, uzmanlar, çevre gönüllüleri ve katılımcılardan çok önemli bilgiler alacaklarını belirterek, “Kaynakların bilinçsiz tüketimi, çevre kirliliği, iklim değişikliği, doğal yaşamın tahribatı gibi sorunlar dünyamızın dengesini bozmuş durumda. Burada bir araya gelmemizin nedeni bu sorunların çözüm yollarını bulmak, çevre bilincini arttırmak ve geleceğe daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için yapılması gereken şeyleri tartışmak olacaktır. Çevre sadece insanların değil, yeryüzündeki tüm canlıların hakkıdır” ifadelerine yer verdi.

Çevre Sempozyumu’na davetli akademisyenlerden Doç. Dr. Ortaç Onmuş ise yaptığı sunumunda ‘Hava Durumu ve İklim Nedir?Dünyanın İklimi Değişiyor Mu?, İklim Değişikliği Nasıl İzleniyor?, İklim Değişikliğinin Genel Etkileri’ konularında detaylı bilgiler vererek, hem ülke hem de bölge bazlı değerlendirme yaparak çözüm önerilerinde bulundu.

Editör: Haber Merkezi