Peker'in iddialarının odağındaki Sineren'den açıklama: İşi açmamı sağlayan SPK'ydı, Peker'i tanırım

Marka Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mine Tozlu Sineren, suç örgütü lideri Sedat Peker'in kendisi hakkında yönelttiği iddialara Halk TV'de yayınlanan 'Asıl Mesele' programında yanıt verdi.

Türkiye'deki tüm borsa patronlarının bu sorunları yaşadığını iddia eden Sineren rüşvet ağını anlattı.

Sineren şunları söyledi:

“Böyle bir gündemle burada olmak çok iç açıcı bir şey değil. Ben 2016 yılından beri borsayla ilgilenmeye başladığımda bu sıkıntıları yaşamaya başladım. Bunu her seferinde her yere bildirdim. Hiçbirisinden cevap alamadım. Burada gördüğünüz bütün isimlerle ilgili birtakım olaylar oldu. Bugün Türkiye’de kaç tane borsa patronu varsa bunu yaşıyorlar ve yaşamak zorundalar. Bugün ben bu yayına Mine Tozlu Sineren olarak değil Marka Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı olarak bağlanıyorum. Küçük yatırımcıların uğradığı mağduriyetleri anlatmak istediğim konu. Sermaye piyasaları bu ülkenin ekonomiyle ilgili en önemli kısmı. Bizim paraya ihtiyacımız var. Bizim yurt dışından parayı alabilmemiz şirketlerimizin güçlü olması gerekiyor. Yurt dışından gelecek yatırımcıların da Türkiye’deki şirketlere güvenmesi gerekiyor. Sürekli küçük yatırımcı mağduriyetleriyle karşılaşıyoruz.

2016 yılında bu şirketin yönetimini aldığımda bu şirket gözaltı pazarındaydı. Şirketin tahtasının kapanması bu şirkete yatırım yapan yatırımcıların da para alamaması demek. Yapmak istediğim şey; küçük yatırımcıların mağduriyetlerini gidermek. Ben gözaltı pazarındaki bir şirketi alıp ana pazara çıkarmanın doğru olacağı düşüncesiyle bu şirketi satın aldım. Eski yönetimin bana destek olmaması ve darbe girişimiyle beraber kasım ayına kadar işlem yapamadık.

Şirketin sermayesini 10 milyondan 21 milyona çıkardım karşılığında da hisse senedi aldım. Ben 11 milyon lotu alınca benim kapıma benle irtibata geçip ‘bize komisyon verin’ diyen kişiler gelmeye başladı. Buradaki şahıslar patronun satacağı hisselerden para kazanan şahıslar. Rüşvet de burada dönüyor.

'İŞİ AÇMAMI SAĞLAYAN SERMAYE PİYASASI KURULU'YDU'

Benden önceki yönetim hisselerini satmış, halka açık olma oranı yüzde 99. Halka açılmış, sermayesi bitmiş şirketi yönetmek başka bir şey. Borsada olup mevzuatı bilmekle borsada bir şirket yönetmek aynı şey değil. Ben mevzuatı yazan kişilerden borsayı daha iyi biliyorum.

Ben 13 milyon sermayeyi içeriye soktum ve 2 tane iştirak firması satın aldım. Bütün İtalyan markalarını bir araya toplayarak mağazalar açtım. Benim bu işi açmamı sağlayan Sermaye Piyasası Kurulu'ydu. SPK onay verdi ve hisse senetlerim tahsis edildi ve 10 ay sonra kapılar açılmaya başladı. Borsayla ilgili bir medya grubu var. Bunlar patronun hisselerini yükseltmek için çeşitli haberler yapıldı. Şirketi ve patronu övüyorlar ve çeşitli hikayeler üretiyorlar. Borsada kimse şirketin kapısını çalıp bilgi almaz. Şirketlere hayal dünyasıyla, tüyolar üzerine yatırım yapılır.

Bana 'hisse senetlerini satalım, biz bundan yüzde 30 alırız' dediler. Ben sistemi bilmediğim için konuyu anlamaya çalıştım. Ben bunu yaptığımda küçük yatırımcılar zarar edecekti. Borsada bir kazanan varsa bir de kaybeden olacaktı. Küçük yatırımcımız günlük kazanç peşinde. Borsada patronlar ikiye ayrılır. Rahmaniler ve şeytaniler... Eğer rahmani bir patron olursanız şirketinizi düşünürsünüz, şeytani iseniz elinizdeki hisse senetlerini nereye satacağınızı düşünürsünüz. Ben ise borsada olmayacağım, şirketimi korumayı tercih ettim. Şirketin borçları vardı ve sürekli yatırım yapmam gerekiyordu. Hisse senetlerini paraya çevirip şirketime sermaye yapmam gerekiyordu. Hemen şirketin alacıklılarını topladım ve borcundan ve alacağından sorumluyum dedim. Onlara hisse vermeyi önerdim. Kabul edenlerle şirketin borçlarını kapattım. Değerinin altında satarak şirketin borcunu ödedim. Elimde hisse kalmadı ama yatırımlarıma devam ediyorum. Elimizdeki markaları kullanarak Türk markalarını bir araya getirmeye başladım. Ana pazarı çıktım. Amaç hayata geçirmek istediğim projeleri markalaştırmak istedim.

Sonrasında ilk sermaye arttırımında sonra yatırımlara devam edebilmek için elimdeki fon grubuyla yeni proje yapmak istedim. SPK'da Vahdettin bey baştaydı ve işi bilen birisiydi. Ben gözaltı pazarındaki şirketlere yatırım yapmak istediğimi söyledim. Şu anda gözaltı pazarındaki şirketlere yatırım yaparsak küçük yatırımcıların mağduriyetlerini giderebiliriz dedim. 'Batık şirketlere yatırım yapın diyorlar' ama biz eski yönetimlerin sorunlarını da üzerimize alıyoruz. Burada hukuki bir koruma altında değiliz bu konuda. 3. kişiler koruma altında oluyor. Şirket almak o kadar kolay bir şey değil. Ben şirketi kurdum ve SPK'ya başvuru yaptım. Bu arada Ali Fuat Taşkesenlioğlu başa geldi. Ben dosyamı içeri vermiştim. Ben yapılması gerekeni yaptığımı düşünüyorum. Asla bir lobiciliğe girmiyorum. Benim sermaye arttırımım 'fiktif' gerekçesiyle reddediliyor. Yani aynı parayı uyutuyorsun demek. Bu bir kuzudan 3 post çıkarmak gibi... Bana diyorlar ki ya parayı koyacaksın ya da kendi şirketini satın alacaksın. İkisi aynı anda olamaz. Ben de diyorum ki kendi projemi şirketlendiriyorum ve bu projemi Marka Yatırım Holding'e satıyorum. Benim bu parayı bir emanetçiye verip mi şirketin kasasına sokmam gerekiyor. Ben projeyi hayata geçirmek istiyorum diyorum. Bana tek bir soru gelmeden sermaye arttırımımıza red cevabı geldi.

Daha sonra Salih Orakçı ile ortaklık kurduk. Onunla bürokrasiyi iyi bildiği için ortaklık kurduk. Ben lobi kısmını becerebilen bir insan olmadığım için Salih Orakçı ile ortaklık yaptık. Sermaye arttırımına red gelince yollarımızı ayırdık.

'SEDAT PEKER'İ ESKİDEN TANIRIM'

Ben Sedat Peker'i eskiden tanırım ama bu bilgilere nereden ulaştığını bilmiyorum. Sadece tanışıklığımı var. Bana daha önce yaşadığım bu sıkıntılardan dolayı geçmiş olsun mesajı iletti. Sedat Peker'in yazdıklarında doğru olmayan ufak tefek şeyler var.

Ben Salih Orakçı'ya verdiğim paralarla ilgili icra davası açtım. Benim şirketimim kasasından avans olarak çıktı ve geri dönüş olmadı. Ben kendi başımın çaresine bakacağım diyerek verdiğim paraları geri istedim. Dekontlarım var ve bunları icraya koydum. Sermaye arttırımı reddedilince Adana'da bir otobüs firmasına yatırım yapıyorum. Şirketin 27 milyon vergi borcu var ve bunları yapılandırarak yatırım yapıyorum. Şirket ortaklarına para ödemeden işletmeye başlıyorum.

Ali Fuat beyin kendisinden randevu talebinde bulundum ama aylarca geri dönüş yapılmadı. Bana Zehra hanımla görüşmem gerektiğini söylediler. Erzurum'a gittik ve 'Şu an seçim dönemindeyiz denildi ve bir köye çağırıldık. Bir kahvehanede gece orada bekledim ve Zehra hanımla görüştük. Abininiz Ali Fuat beyle görüşmek istiyorum ama sizinle görüşmem gerekli dediler. Abime konuyu ileteceğim dedi. Ben oradan ayrıldım. Ağladım ve SPK başkanıyla görüşmek için Erzurum'un köyünde ne işim var dedim. Sonra Ankara'ya çağırıldım.

Araya başka insanlar girdi ve 'sizin isiniz para vermeden olmayacak' dediler. Bu kişiler vasıtasıyla Taranoğlu ile görüştüm. Benim Taranoğlu ile görüşmemde Taşkesenlioğlu'nun katkısı oldu. Bu bir lobi ve herkes birbirlerini tanıyor. Taranoğlu'na 'ben rüşvet vermem' dedim. Ben şirketin kasasına para koymak istiyorum dedim. 'Ben yatırımcılardan gelen parayı şirketin kasasına koyacağım ve niye para vereyim' dedim. 'Para vermezsen bu işler olmaz' dedi. Sistem kurulmuş. Şuna gidersen şu kadar para verirsin, buna gidersen bu kadar verirsin dediler. Arkadaş ortamı oluştuğu için ben Taranoğlu'na mağduriyetimi anlattım, o da mağduriyetlerini anlattı.

Ben sana destek olsam bile şahsi olarak destek olabilirim dedim. Daha sonra eşimle görüşmüşler. Sedat Peker'in eşimle Taranoğlu'nun görüştüğüne dair açıklamaları doğru. Sedat Peker'in bu bilgileri nereden aldığına da şaşırıyorum. Bende para yok deyince ise diyalog kapandı. Ben kimseye rüşvet vermediğim için işlerim yolunda gitmedi. 2020 yılından itibaren rüşvet tekliflerine geri cevap vermediğim için beni itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Benim savunmam alınmadan bana ceza verdiler.

'ELİMDEKİ BELGELER SEDAT PEKER'İN ELİNDEKİLERDEN FAZLA'

'200 bin TL bulabilir misin?' dediğinde 'hayır' diyorum. Kasaya bu kadar para koyacaksın ama sen 200 bini nasıl veremiyorsun diyorlar. Şirketimdeki para benim değil ve kişisel hesabımda da bloke olduğu için o parayı veremezdim. Salih Orakçı ile olan yazışmalarımda ise 'SPK'yı ben takip ediyorum, karışma' diyor.

Cimer'e yaptığım başvurularda rüşvet istendiğini ve elimdeki belgeleri ileteceğimi söyledim. Geçen hafta karakoldan aradılar ve ifade vereceğim. Siyasilerin içerisindeki kişilerin isimlerini CİMER'e vermeme gerek yoktu. Zehra Taşkesenlioğlu vasıtasıyla rüşvet teklifinde bulunulduğunu CİMER'e ilettim. Benim elimdeki belgeler Sedat Peker'in elindekilerden daha fazla. Benim SPK'yı mahkemeye verdiğimi biliyor musunuz? Ben ceza aldım diye neden şirketin sermaye arttırımı durduruldu. Bu cezaları veren uzmanlar ve daire başkanlarıyla ilgili dava açıyorum.

Editör: TE Bilisim