SEVDA KARACA ÖZAK DİRENİŞİ ABLUKASINI ANLATTI: TÜRKİYE BİR PATRON DEVLETİDİR
Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren Özak Tekstil şirketinin işçilerinin 1 haftadır süren mücadelesini ve önlerine çıkarılan engelleri meclis gündemine taşıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) basın toplantısı düzenleyen Karaca, Türkiye’nin bir patron devleti olduğunu söyleyerek başladığı açıklamasında gün gün yaşananları anlattı. Karaca, “Urfa’da Özak Tekstil fabrikasında 700’e yakın işçi çalışıyor. Ve bu fabrika teşviklerle büyütülen, kupon arazilerle geliştirilen ve patronun ayağına her türlü imkanının serildiği bir fabrika. Üstelik bu fabrika büyük ihracat rekorları kırarak dünyanın en büyük markalarına üretim gerçekleştiriyor. Ancak bu üretimi işçilerin canı pahasına, fabrikayı adeta bire toplama kampına dönüştüren patronun kurallarıyla, özellikle kadın işçiler şiddet, baskı, mobbing taciz uygulanarak gerçekleştiriyor.” dedi.
Günde 16-17 saate kadar çalışan işçilerin yemeklerinden kurtlar çıktığını ancak işçilerin örgütlü oldukları Hak-İş’e bağlı Öz-İplik-İş’in bu koşullara karşı çıkmak yerine bu baskıya maruz kaldığını belirten Karaca, işçilerin bu sebeple sendika değiştirdiğini aktardı. Öz-İplik-İş’ten Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikasına (BİRTEK-SEN) üye olmalarının engellenmek istediğini belirten Karaca, işçiler için bardağı taşıran son damlanın sendika değişikliği nedeniyle bir kadının işçinin işten atılması olduğunu belirtti.
Patron İstedi, Vali Yasak Getirdi
Günlerce işçilerin direniş alanında olan Karaca, mülki amirlerin aldığı kararları aktararak “Son bir haftadır Urfa OSB’de yaşanan tablo işçilerin canlarının haklarının nasıl hiçe sayıldığını ama patronun iki dudağı arasından çıkan bir lafı devletin bütün organlarının nasıl emir telakki etiğini de bize gösterdi. Direnişin başladığı 27 Kasım gününden iki gün sonra, 29 Kasım günü Urfa Valiliği eylem ve etkinlik yasağı ilan etti. Urfa’da adeta fiili bir OHAL ilan edilen yasakta ‘Ticari faaliyetler hariç olmak üzere her türlü eylem etkinlik’ denildi ve şehre araç girişi dahi yasak kapsamına alındı. Bu yasağın Özak Patronunun ricasıyla ve Özak Tekstil direnişçilerini engellemek için olduğunu anladık.
Yasağın hemen ardından BİRTEK-SEN Genel Başkanı ve sendika yöneticilerinin gözaltına alındıklarını hatırlatan Karaca, gözaltı kararının savcıya ait olmadığını; jandarmanın Özak patronunun sopası haline geldiğini, haksız ve hukuksuz olan bu uygulamaya karşı suç duyurusunda bulunduklarını belirtti.
Kadın İşçilerin Aileleri Arandı
30 Kasım günü fabrika önünde direnişlerine devam etmek isteyen işçilere fabrikanın sokağının kapatıldığını belirten Karaca, “Bu sokak kapatmada işçiler aynı zamanda jandarmanın tehditlerine maruz kaldılar. Biz de oradaydık. Jandarma komutanıyla yaptığımız görüşmede bu ablukanın yasal olmadığını dile getirdik. Ama bu gayrimeşru uygulamaları bizzat patron eliyle yerine getiren jandarma, orada işçilerin iradesini temsil eden sendikayı da milletvekillerini de siyasi partileri de dikkate almayacağını açık açık ifade etti. Bütün gün boyunca Özak Tekstil işçileri jandarma ablukası altında suya, yemeğe, tuvalete, ibadete, camiye erişemediler. Bütün gün direnişine su ve yemek getirmek istenenler engellendi. Kadın işçiler tuvalete gitmek istediklerinde bizzat komutan tarafından ‘Çıkabilirsin ama bir daha içeri giremezsiniz. Girmek isterseniz. Sizi gözaltına aldırırım’ diye tehdit edildi. İşçilerin ailelerine tehdit telefonları edildi. Özellikle kadın işçilerin aileleri üzerinden direniş gayrimeşru gösterilmeye çalışıldı. Ama Özak işçilerinin direnişi ve mücadelesi bütün bu baskılar karşısında dimdik durdukları için bozulmadı.” dedi.
Urfa Özak Tekstil Patronunun Çiftliği Mi?
2 Aralık günü Valiliğin eylem ve etkinlik yasak kararına rağmen Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin, Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın katılımıyla “100. Yılda 100 Açılış” etkinliği düzenlediğini ve açılışa tüm Şanlıurfa halkının SMS ile davet edildiğini aktaran Karaca, Özak işçilerinin açılışa katılmasının emniyet amirinin keyfiyle yasaklandığını dile getirdi.
İşçilerin bu yasağın ve Bekir Bozdağ ile görüşmelerinin neden engellendiğini sorduğunu belirten Karaca “İşçiler Bozdağ’la görüşselerdi, ‘Biz bu fabrikada insanlık dışı koşullarda çalıştırılıyoruz. Bu fabrikada yasalar değil, sadece patron kuralları geçerli. Siz yasaların ayaklar altına alınmasına buna göz yumacak mısınız?’ diyeceklerdi.” dedi.
3 Aralık günü Valilik yasağının bitmesine Şanlıurfa Rabia Meydanında açıklama yapmak isteyen işçilerin önüne yine polis barikatları konulduğunu ifaden eden Karaca, “Buradan soruyoruz: Siz Özak patronunu yasalarıyla mı hareket ediyorsunuz? Bu ülkenin yasaları herkesin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını düzenlerken; Urfa Valiliği ve emniyeti hangi hukuka dayanarak işçilerin önüne set oluyor? Bugün de yasaklama kararı bitmesine rağmen direniş için fabrika önünde toplanmak isteyen işçilerin jandarma engeliyle karşı karşıya kaldı. Sokak hala abluka altında. Sendika yetkilileri bu ablukanın nedenini oluşturacak herhangi bir yasal belge istiyor ama bir tek belge bile yok. Urfa Özak Tekstil patronunun çiftliği mi, derebeyliği mi?” diye sordu.
Özak Tekstil İşçileri Urfa’da İnsan Olma Mücadelesi Veriyor
Vali ve bakanların telefonlara cevap vermediğini ancak her an Özak Tekstil patronunun emrinde olduğunu aktaran Karaca “Urfa’nın valisi, emniyet müdürü, jandarması Özak tekstil patronunun emir kulu mudur? içişleri Bakanlığının Urfa Valiliği, Jandarma, Emniyet hakkında herhangi bir yaptırımı olacak mıdır? Bunlar aslında cevaplarını bildiğimiz sorular. Tam 6 gündür işçilerle yan yanayız. Onların verdiği bu mücadelenin bizzat tanığıyız. Özak Tekstil işçileri Urfa’da insan olma mücadelesi veriyorlar. Bu sesin duyulmasını istiyorlar.” dedi.
Düzce’de direnen Aluform Pekintaş işçilerinin de patron emriyle Valilik yasaklarına ve gözaltına maruz bırakıldığını hatırlatan Karaca “İşçilere telefon açmayan, başvurularını dikkate almayan mülki amirler neden patronların bir çift lafıyla hazır ola geçiyor? Bütün bunlar ülkede kölelik koşullarına karşı yan yana gelerek sesini duyurmak isteyen, işçilere bir mesaj anlamını taşıyor: ‘Siz ne yaparsanız yapın; patron devletin mülki amirlerini bir koltuğunun altına, kolluk güçlerini diğer koltuğunun altına alır; bizzat devletin kendisi olarak işçinin karşısında çıkar’ diyorlar. Biz de diyoruz ki; işçilerin hakları, insanlık haysiyetleri için kölelik şartları dışında yaşam koşullarını sağlamak bu devletin görevidir. Eğer bu görevi yerine getirmiyorsanız işçiler sizden hesabı soracaktır.” dedi.
Herkes Özak Direnişine Ses Vermeli
Açıklamasında ülkenin tüm muhalefet partilerine de seslenen Karaca, “Bu ülkede Özak patronun çiftliği haline getirilen, abluka altında olan bir şehir var. Buna karşı herkes sözünü söylemeli.” şeklinde konuştu.
Emek ve demokrasi güçleri ve sendikalara da çağrıda bulunan Karaca, “Özak işçileri kendi iradeleriyle seçtikleri sendikayı kazanırlarsa o zaman insanca çalışma koşullarını da kazanacaklar. Bu aynı zamanda işçilerin iradesinin tanınması mücadelesidir. Bu ülkede işçilere reva görülen korkunç çalışma koşullarına karşı mücadele araçlarının da geliştirilmesi gerekiyor. O yüzden bütün sendikaların, emekten yana olan herkes Özak direnişine ses vermelidir.” Dedi.
İşçi ve emekçilere seslenen EMEP’li Karaca “Biliyorum, gözünüz kulağınız Urfa’da. Siz de onların sesini duydunuz, onların mücadelesini takip ediyorsunuz. Özak kazanırsa sizin de kazanacağınızı biliyorsunuz. Gün bekleyip görecek gün değil. Gün harekete geçecek gün. Özak işçilerinin kazanmasını istiyorsanız ses çıkaracaksınız. Ülkenin dört bir tarafındaki fabrikalarda, mahallelerde, işçi duraklarında siz de büyütmelisiniz.
Son olarak Özak Tekstil işçilerine de mesaj gönderen Sevda Karaca “Emek Partisi olarak sesinizi ülkenin dört bir tarafında ve sınırların ötesinde büyütmeye devam edeceğiz. Siz birliğinizi, örgütlülüğünüzü bozmadıkça kazanacaksınız. Başka hiçbir alternatif yok. Şimdiden, Özak işçilerinin bir haftadır sürdürdüğü mücadele Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihine altın harflerle yazıldı. Bir okul olan bu mücadelede bu okulun öğretmenleri o direnişte bütün zorluklara rağmen yer alan işçilerdir. Direne direne, birleşe birleşe kazanacağız.” Dedi.