"9 Aralık Soykırım Suçu Mağdurlarını Anma ve Onurlandırma ve Bu Suçun Önlenmesi Uluslararası Günü vesilesiyle soykırım suçu kurbanlarını saygıyla anıyor, Gazze’de soykırıma dönüşen insanlık trajedisine son vermek için uluslararası toplumu ortak çabalarını arttırmaya davet ediyoruz."

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu tarafından konuyla ilgili yapılan açıklama şu şekilde;

Soykırım; insan onurunu yok sayan, en ağır insan hakları ihlallerinin başında gelen bir insanlık suçudur. Soykırım; belirli bir grubun ulusu, etnik kökeni, ırkı, dinsel veya siyasi görüşü nedeniyle bilerek ve istenerek, sistematik bir şekilde ortadan kaldırılmaya çalışılmasıdır. Bir topluluğun topraklarından ve kültürel bağlarından koparılması, yaşam alanlarının yok edilmesi veya yaşam alanlarına el konulması eylemleri de soykırım tanımı kapsamında değerlendirilmektedir. 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 9 Aralık 1948 tarihli kararıyla Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi kabul edilmiştir. Sözleşme, Genel Kurul’un kabul ettiği ilk insan hakları belgesi niteliğini haizdir. Sözleşme’nin temel amacı, insanlık için büyük kayıplar yaşatan soykırım suçundan insanlığı korumak için uluslararası iş birliğinin tesis edilmesi olarak belirlenmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 29 Eylül 2015 tarihli kararıyla Sözleşme’nin kabul edilişinin yıldönümü olan 9 Aralık günü, soykırım suçuna dikkat çekmek amacıyla “Soykırım Suçu Mağdurlarını Anma ve Onurlandırma ve Bu Suçun Önlenmesi Uluslararası Günü” olarak belirlenmiştir.

Hakan Tahmaz: GERÇEKÇİ OLARAK BARIŞI İSTEMENİN "Sözü Barıştan Yana Kurmanın Zamanı" Hakan Tahmaz: GERÇEKÇİ OLARAK BARIŞI İSTEMENİN "Sözü Barıştan Yana Kurmanın Zamanı"

Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen; gruba mensup olanların öldürülmesi, grup mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi, grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracak şekilde yaşam şartlarının kasten değiştirilmesi, grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler alınması, gruba mensup çocukların zorla bir başka gruba nakledilmesi soykırım suçunu oluşturan eylemler olarak nitelendirilmiştir. Bu çerçevede Taraf Devletlere soykırım suçunu önleme ve bu suçu işleyenler ile suça iştirak edenlerin, suça teşebbüs edenlerin, suçun işlenmesine yönelik iş birliği yapanların cezalandırılması yükümlülüğü getirilmiştir.

7 Ekim’den itibaren İsrail tarafından Gazze’ye yönelik gerçekleştirilen saldırılarda aralarında çocuk ve kadınların da olduğu on binlerce insan öldürülmüş, yüz binlerce insan yerinden edilmiştir. İki ayı aşkın süredir devam eden ve sivil alanları, ibadet yerlerini, mülteci kamplarını ve hastaneleri de hedef alan bombardımanlar sonucu dar bir alanda açık cezaevi şartlarında insanlar başta yaşam hakkı olmak üzere en temel insani haklarından yoksun bırakılmıştır. Gazze’de yaşananlar başta Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi olmak üzere insancıl hukuk dahil uluslararası belgelerde yer alan düzenlemelere göre soykırım suçuna dönüşmüştür. Saldırıların hedefindeki Filistinli’lerin, aynı ulustan, etnik kökenden ve dinden olmaları hasebiyle öldürülmesi, bölgeden çıkarılmaya çalışılması; su, gıda, yakıt ve diğer tüm insani ihtiyaçlarından dahi yoksun bırakılarak yaşam koşullarının bilerek zorlaştırılması fiilleri Sözleşme kapsamında tanımlanan soykırım suçunu teşkil etmektedir. Yaşanan insanlık trajedisine dünyanın sessiz kalması, hatta bir kısım devletlerce saldırıya destek verilmesi de Sözleşme kapsamında düzenlenen soykırım suçunu önleme yükümlülüğünü ihlal etmektedir.

Temel misyonu insan onurunu esas alarak kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi olan Kurumumuz, 9 Aralık Soykırım Suçu Mağdurlarını Anma ve Onurlandırma ve Bu Suçun Önlenmesi Uluslararası Günü vesilesiyle soykırım suçu kurbanlarını saygıyla anıyor, Gazze’de soykırıma dönüşen insanlık trajedisine son vermek için uluslararası toplumu ortak çabalarını arttırmaya davet ediyoruz.

Editör: Süleyman Devrim Boğa