17-18. yüzyıllarda tüm Avrupa çiçek hastalığı nedeniyle kırılıyorken, aynı dönemde Osmanlı’da “variolasyon” denilen ve modern çiçek aşısı öncüsü sayılan bir yöntem sayesinde hastalık çok hafif atlatılıyordu. Eğer ki İngiltere’nin Osmanlı Büyükelçisinin eşi olan Lady Montagu bu yöntemi görüp, ısrarla kraliyete mektuplar yazarak onları aşı konusunda ikna etmemiş olsaydı belki de bir o kadar daha kurban verilecekti.
Bu nedenle,
Lady Montagu’nun Mektupları için de tarihin ilk teknoloji transferi tanımını kullanmak hiç de hatalı olmaz…
Çiçek Hastalığı Nedir?
17. yüzyılda neredeyse tüm Avrupa çok bulaşıcı çiçek hastalığı pençesinde can çekişiyordu.
Bu esnada,
Lütfen kapsamlı uygulanan aşılar sayesinde kökü kazınmış olan “çiçek hastalığı” ile ona göre çok daha ılımlı seyreden “suçiçeği” ile karıştırmayınız.
Son vakayı 1976 yılında gördük,
Ve,
Artık çiçek hastalığı günümüzde tıp kitaplarında sadece tarihi bir bilgi olarak yer alıyor.
Çiçek hastalığı insanlık tarihinin yüzleştiği en ölümcül bulaşıcı hastalıkları arasında üst sıralarda yer almaktadır.
Bu hastalık bulaştığı her on kişiden üçünü öldürüyor,
Ve,
Kalan yedi kişiyi ise ömrünün sonuna kadar taşıyacağı bir iz ile damgalıyordu.
Özetle,
Çiçek aşısı yaygın olarak kullanılmaya başlanıp kökü kurutulana kadar 55-60 milyon kişinin ölümüne neden olmuştu.
Oysaki,
Aynı dönemde Osmanlı’da modern çiçek aşısı öncüsü sayılan “variolasyon” yöntemi oldukça yaygındı.
Ve,
Çiçek hastalığı bu coğrafyada korkulan bir sorun olmaktan çoktan çıkmıştı.
Tarihte İlk Çiçek Aşısı Uygulamaları
Aşı uygulamasına dair ilk yazılı kayıtlar, Çinliler’ in 15. yüzyılda uyguladığı “variolasyon” tekniğine aittir.
Bu yöntemi ilk Çinliler keşfetmiş,
Çin’ den Orta Asya’ ya, oradan da Kafkaslar ’a ulaşmış.
Türkler ise Çinliler’den öğrendiği variolasyon tekniğini göç ettikleri tüm bölgelere taşımıştır…
Ancak,
Variolasyon tekniğini toplum tabanlı uygulamaya geçirerek en yaygın olarak kullanan ve Avrupa’ ya taşıyan ise Osmanlı İmparatorluğu oldu!!!
Osmanlı’ da Çiçek Aşısı
1714’ de Emanuel Timoni,
1716’ da ise Giacomo Pilarino İstanbul’da gönüllü olarak variolasyon yaptırır,
Akabinde de,
Londra Kraliyet Sağlık Kurumuna variolasyon tekniğini anlatan detaylı bir mektup yazarlar.
Ancak,
Kraliyet hekimleri bu uygulamanın saçma olduğunu ve böyle bir yönteme izin verilmeyeceğini söyleyerek variolasyon yönteminin İngiltere’ye girmesini engellerler.
Sonuç olarak,
Bu durum modern çiçek aşısı öncüsü olan tekniğinin İngiltere’ ye girişini bir süre geciktirir.
Lady Montagu Pes Etmez
Emanuel Timoni ve Giacomo Pilarino’nun başarısız girişimlerinden kısa bir süre sonra,
İngiltere’nin Osmanlı Büyükelçisi Edward Wortley Montagu’nun karısı olan Lady Montagu da variolasyon yöntemini detaylıca gözlemleme şansı bulur.
Üstelik Lady Montagu da çiçek hastalığı geçirmiş,
Ve,
Bu hastalığı atlatmış olsa da, vücudunda izlerini taşıyordu.
Bu nedenle çiçek hastalığına karşı çok hassastır…
Lady Montagu Osmanlı’da yaygın uygulanan variolasyon yönteminin etkileyici sonuçlarına şahit olunca önce çok şaşırır,
Akabinde,
Bu işlemin yapıldığı çocukların hasta olmadığını gözlemlediğinde derhal kendi çocuklarına da çiçek aşısı yaptırır.
Çocuklarının çiçek hastalığına karşı bağışık olduğunu anlayınca da,
Bu yöntemi kendi ülkesine bildirme heyecanıyla tıp tarihine “Lady Montagu’nun Mektupları” olarak geçecek o ünlü mektuplarını yazmaya başlar.
Lady Montagu variolasyon uygulamasının tüm detaylarını ayrıntılı bir raporla İngiltere’ ye bildirmiştir.
Mektubunda özetle İstanbul’da çiçek hastalığı için “çiçek aşısı denilen bir şey” uygulandığını,
Ve,
Uygulanan kişilerin bu ölümcül hastalığa yakalanmadığını ifade etmektedir.
Bu mektup, tarihte aşı uygulamasına dair ilk ve en eski resmi belge olarak kabul edilir!!!
Lady Montagu'nun Mektupları ve İngiltere'yi İkna
Lady Montagu’nun mektupları, onun variolasyon yönteminin İngiltere’de de uygulanması konusundaki istek ve heyecanını açık bir şekilde gözler önüne seriyor.
Bizde pek çok yaygın ve zalimane olan çiçek hastalığını burada keşfettikleri bir çiçek aşısı ile önlüyorlar…
Birçok kocakarının sanatları sırf bu ameliyatı yapmak.
Çiçek aşısı için en uygun zaman sıcakların sonu, sonbaharın başlangıcı. O zaman aile reisleri ailelerinde çiçek hastalığına tutulmuş kimse olup olmadığını öğreniyorlar ve birkaç aile toplanıyor.
Sayıları on beş on altıyı bulan aile toplulukları bu aşıcı kocakarılardan birini çağırıyorlar ve ceviz kabuğu içine doldurulmuş çiçek hastalığı aşısını hangi damardan açılmasını isterlerse, o damarı büyük bir iğne ile açtıktan ve iğnenin ucu kadar aşıyı buraya koyduktan sonra yarayı bağlıyor ve üzerine bir ceviz kabuğu yapıştırıyorlar.
Bütün bu ameliye sırasında en küçük bir acı hissedilmiyor. Aynı şeyi dört beş damara daha yapıyorlar.
Aşı için vücudun kapalı yerleri tercih ediliyor.
Aşılanan çocuklar sekiz gün oynuyorlar, bir şey olmuyor. Daha sonra bir sıtmaya tutuluyorlar ki iki gün, üç gün yatakta yatıyorlar.
Yüzlerinde yirmi otuz sivilce çıkıyor. Fakat sekiz gün içinde hiç hastalığa tutulmamış gibi oluyorlar. Açılan yaralar hastalıkları boyunca akıp çiçeğin zehrini atıyor, başka taraflara yayılmasına mâni oluyor.
Her sene aynı ameliye binlerce çocuğa yapılıyor…
Aşıdan kimse ölmüyor.
Aşının faydasına inandığım için sevgili yavruma da yaptırmaya karar verdim.
Vatanımı çok sevdiğim için aşının oraya da girmesini isterim….
(Lady Montagu, Türkiye Mektupları, 1717-1718, çev. Aysel Kurutluoğlu, s. 66-67)
Lady Montagu'nun Mektupları ve İngiltere'yi İkna Çabaları
Lady Montagu, bu deneysel yöntemi kendi çocukları üzerinde ilk kez İstanbul’ da oğlunda,
Daha sonra da Londra’ da Kraliyet Ailesinin gözü önünde kızına uygulayarak İngiltere’ ye çiçek hastalığına karşı çiçek aşısını sokan kişi olmuştur.
Bu mektuplardan ve bizatihi şahitlikten sonra variolasyon İngiltere’de yayılmaya başlar.
Osmanlı’ dan İngiltere’ye geçen bu işlem, 1750’lerde Fransız okullarında herkese uygulandı.
Çok kısa sürede bu usul Rusya, İsveç, İtalya’ya, hatta buralardan da Amerika’ya yayıldı…
Ancak bir süre sonra İngiltere’de Edward Jenner adlı bilim insanı çiçek hastalığı aşılaması için daha farklı bilimsel bir yöntem geliştirdi.
1801 yılında kendi adıyla anılacak olan “Jenner metodunu” tanımlaması aşılama tarihindeki önemli dönüm noktalarından birisidir.
Ve,
Edward Jenner’in keşfinden sadece 3 yıl sonra, İstanbul’ da “Jenner metoduna” göre çiçek aşısı üretimi gerçekleştirilmiştir.
Çiçek Nizamnamesi: Aşı Uygulama Zorunluluğuna Dair Dünyanın İlk Kanunu
Osmanlı Devleti aşılamaya ve toplum sağlığına büyük önem vermiştir.
Peki dünyada aşı uygulama zorunluluğuna dair ilk kanunun Osmanlı’da çıkartıldığını biliyor muydunuz???
Aşısı uygulamasına dair dünyada yapılmış ilk kanun Çiçek Nizamnamesi ’dir.
“Çiçek Nizamnamesi” adıyla 1885’ de çıkartılan kanun gereğince çiçek aşısı yaptırmayan kişiler askeri ve yatılı okullara alınmıyordu.
İlerleyen yıllarda Çiçek Nizamnamesi kapsamı yeni doğan bebeklerin aşılanması, çocuğunu aşılatmayan ailelere ceza kesilmesi gibi maddeler ile genişletildi.
1915 tarihli son Çiçek Nizamnamesi ‘nde ise Osmanlı Devleti’nde yaşayan herkese altı ay, yedi yaşında ve 19 yaşı sonuna kadar olmak üzere üç defa aşılanma mecburiyeti getirildi.
Günümüzdeki Durum...
Hangi ara biz,
Avrupa’ ya aşı kavramını öğreten,
Daha etkili bir yöntem bulunduğunda hızlıca “teknoloji transferi” yaparak kendini yenileyen,
Hastalıklar oluşmadan tedbir almanın faydasını ve aşılamanın önemini o kadar iyi idrak edip,
Dünyada bu konudaki ilk kanunu çıkartan ecdattan…
Üretim yapamayan,
Tamamen dışa bağımlı,
Pandemi koşullarında bile yeterli tedbirleri alamayan,
“Deneysel Sıvı” gibi içi boş söylemleri diline pelesenk ederek kendini ve çevresini bile korumaktan aciz bir topluma dönüştük???
Sonuç olarak hiç mi ecdadımızdan ilham almadık???