VEZİR MOHAMMAD NOURTANİ İÇİN ADALET !
Dünya genelinde ve özellikle Ortadoğu’da emperyalist savaşlar, yoksulluk ve baskılarla yaşamları tehdit edilen insanlar göç yollarına düşerken, savaşı kışkırtan aynı devletler göçmenler yönünden sığınma hakkını boşa düşürecek şekilde “iltica ve kabul” aşamasından “geri gönderme” aşamasına geçti ve vahşi geri itme politikasıyla sistematik ölümlere yol açıyorlar. Türkiye’nin ise AB ile yaptığı geri kabul anlaşmaları ve kirli pazarlıklarla, göçmenleri insanlık dışı koşullarda, emek sömürüsü ve temel haklardan yoksun biçimde ve geri gönderme tehdidiyle, ülke sınırlarında tuttuğu koşullardayız.
Göçmenler ırkçı saldırıların hedefi olarak, sömürüye ve şiddete açık halde göç ettikleri yerlerde sınır dışı edilme tehdidi altında yaşamaya çalışırken, patronlar tarafından “harcanabilir işçi” olarak görülmenin ağır sonuçlarını yaşıyor. Bu durumun en acı örneklerinden biri de, Zonguldak’ta ruhsatsız işletilen bir maden ocağında kayıtsız ve güvencesiz çalıştırılan Afganistanlı mülteci işçi Vezir Mohammad Nourtani’nin, 9 Kasım 2023’te kaçak maden ocağı sahipleri tarafından öldürülmesi ve bedeninin yakılarak yok edilmek istenmesidir.
Nourtani’nin öldürülmesinin ardından açılan Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, Nourtani’nin çalıştığı kaçak maden ocağının sahipleri Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu ve Körnöş’ün kuzeni Ahmet Aydın tutuklu yargılanırken, ocak çalışanları Sercan Kayabaş, Eray Demiro ve kömür ticareti yapan Alaattin Çayırlı ise tutuksuz yargılanmaktadır. Dava sürerken, Vezir Muhammed Nourtani ile mesai arkadaşı olan göçmen işçiler sınır dışı edilmiş, Nourtani’nin ailesi ise sınır dışı tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Ailenin Zonguldak İdare Mahkemesi’ne yaptığı uluslararası geçici koruma başvurusu da bu süreçte reddedilmiştir.
Hiçbir resmiyeti ve iş güvenliği olmayan kaçak ocaklarda çalışmak zorunda kalan kimliksiz göçmen durumundaki çoğu Afganistanlı işçi, işçi sağlığı ve iş güvenliğinden yoksun, emek-yoğun ve insanlık dışı koşullarda madenlerde çalıştırılmakta, bunun sonucu olarak da iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirmektedirler.
Göçmen işçilerle yerli işçilerin kaderinin ortak olduğunu biliyoruz. Kaçak ocakların bulunduğu bölgelerdeki halk tarafından; ocakta ölen işçilerin hastane önüne bırakılıp kaçılması, elektrik çarptı süsü vermek için yıkandıktan sonra elektrik direği dibine bırakılması, trafik kazası süsü vermek için ölen işçilerin ısısız dağlarda yol kenarlarına bırakılması, ölen işçilerin kaçak şekilde gömülmesi gibi birçok olay bilinmektedir. Kaçak madenlerde ölen işçilerin ailelerine bir miktar para verilerek, ocak sahibi olarak gösterilip patronların sorumluluktan kurtarılmasının, değişmeyen bir Zonguldak gerçeği olduğu ifade edilmektedir. Bazı kaçak ocak patronlarının işçilere maaş vermediği, hakkını isteyenleri tehdit edip şiddet uyguladığı, Vezir Muhammed Nourtani’yi öldüren Hakan Körnöş örneğinde olduğu gibi üye ya da yöneticisi olduğu iktidar partilerinin gücünü kullanarak yetkililere siyasi baskı uyguladığı, gündeme gelmiştir. Vezir Muhammed Nourtani’nin kaçak madenlerde çalıştırılan ve yaşamına kastedilen binlerce göçmenden biri olduğunu, patronların gözünde işçilerinin yaşamının kaçak madenlere kesilen para cezasından daha ucuz olduğunu biliyoruz.
Nourtani’nin katillerinin yargılandığı davanın dördüncü duruşması 20 Aralık 2024 günü Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Göçmen ve Mülteci Dayanışma Ağı olarak cinayetten sorumlu tüm faillerin en ağır cezaları alması için, göçmen işçiler için adalet talebiyle davanın takipçisiyiz. Tüm kamuoyunu, ölüme mahkûm bir yaşam dayatılan ve katledilen göçmen işçiler için davanın takipçisi olmaya çağırıyoruz.
GÖÇMEN MÜLTECİ DAYANIŞMA AĞI