Adana Emek ve Demokrasi Güçleri, 2025 bütçesine karşı düzenlenen protestoda bir araya geldi. Protesto kapsamında yapılan ortak açıklamayı Emek Partisi Adana İl Başkanı Suat Nacar okudu. Açıklamada, 2025 yılı bütçesinin emekçilerin sosyal ve ekonomik haklarına yönelik saldırıların derinleşeceği bir belge olduğu vurgulandı.
"2025, Sefalet ve Vergi Soygunu Yılı Olarak Planlanıyor"
Suat Nacar, AKP iktidarının bütçesinin, emekçilerin kazanılmış haklarını ve sosyal haklarını hedef alan bir savaş bütçesi olduğunu belirtti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"2025 yılı, ücretlerin bastırıldığı, bizlerden daha çok verginin alındığı, sosyal harcamaların kısıldığı ve kaynağın sermayeye aktarıldığı bir yıl olarak hedefleniyor. IMF’nin enflasyon tahminine göre asgari ücreti belirleme tavsiyesine uyan iktidar, sefalet zammına hazırlanıyor. %25’lik bir zam teklifi, emekçinin açlık sınırına mahkûm edilmesi demektir."
Vergi Politikası Eleştirisi
Vergi politikalarına yönelik sert eleştiriler de açıklamada yer aldı. Nacar, "Vergi tabana yayılacak" söyleminin, emekçilere yönelik bir soyguna dönüştüğünü ifade etti.
"Türkiye, yandaşlar, bankalar ve sermaye grupları için vergi cennetine dönüşmüş durumda. Buna karşılık, ortalama bir işçinin ücretinin üçte biri vergilerle geri alınıyor. Vergide adalet istiyoruz; yoksulluk sınırının altındaki ücretler vergi dışı bırakılmalı ve artan oranlı servet vergisi getirilmelidir."
"Savaş Bütçesine Karşı Halk İçin Bütçe"
2025 bütçesinin, sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçlar yerine savunma ve Diyanet gibi alanlara büyük kaynak ayırdığını söyleyen Nacar, bütçedeki adaletsizliklere dikkat çekti:
"Savunma sanayine %80 artışla 1,6 trilyon TL ayrılırken, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi 130 milyar TL olarak planlanıyor. İki bakanlığın toplam bütçesi, halkın sağlık ve eğitim ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor."
Birleşme Çağrısı
Suat Nacar, açıklamasını emekçiler ve demokratik kitle örgütlerine çağrıyla sonlandırdı:
"Bu ülke, emeğiyle geçinen milyonların ülkesidir. Savaş bütçesine karşı, sağlık ve eğitim başta olmak üzere halkın yararına bir bütçe için birleşelim. Düşük ücretlere ve vergi soygununa karşı halk için demokrasi, halk için bütçe talep ediyoruz!"
Adana Emekli Güç Birliği Platformu dönem sözcüsü Ömer Uz, platformun düzenlediği basın toplantısında emeklilerin taleplerine dikkat çekti. Uz, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Bizler, dünün çalışanları ve bugünün emeklileri olarak insanca yaşayabilecek bir emekli maaşı talep ediyoruz. Bugünün çalışanları ise yarının emeklileri olacaktır. Ancak mevcut koşullarda, emeklilerin hakları her geçen gün tırpanlanıyor. Aylık Bağlama Oranı (ABO) üzerinden yapılan değişiklikler, bizleri açlık ve yoksulluğa mahkûm etmektedir. 2008 yılında çıkan yasa ile %74 olan aylık bağlama oranları, günümüzde %35’lere kadar düşmüştür. Bu durum, emeklilerin geçim şartlarını her geçen gün daha da zorlaştırıyor.
Adana’da ve Türkiye genelinde emekliler olarak güç birlikleri oluşturarak taleplerimizi dile getirmeye devam ediyoruz. Aylık bağlama oranındaki bu haksız düzenlemenin ortadan kaldırılmasını, oranların 2008 öncesi seviyelere geri çekilmesini ve aradaki farkların ödenmesini istiyoruz.
Bizler, bu ülkenin temel taşları ve asli unsurlarıyız. Geçmişte emeğimizle bu ülkenin inşasına katkı sağladık. Ancak bugün açlık, yokluk ve yoksullukla mücadele ediyoruz. İnsanca yaşamak için adil bir ücret talep ediyoruz."
Ömer Uz, destek veren tüm kişi ve kuruluşlara teşekkür ederek, emeklilerin hak mücadelesinin kararlılıkla sürdürüleceğini belirtti.
Protesto, "Halk için bütçe, savaşa hayır!" sloganlarıyla sona erdi.
DİSK Emekli-Sen’den Sert Tepki: "Emekliler Açlık ve Sefalete Mahkûm Edildi"
22 yıldır ülkemizi yöneten AKP iktidarı, biz emeklileri açlık ve sefalete mahkûm etti. Sendikal haklarımızı gasp ederek, insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamamıza engel oldu. Bu süreçte, biz emekliler “Emekliler Yılı” ilan ettiğimiz şu günlerde adeta ölüme terk edildik.
Bu iktidar, Cumhuriyet dönemi boyunca yaratılan tüm değerleri yandaşlara, emperyalist şirketlere ve “beşli çetelere” peşkeş çekerek yandaşlarını zengin etti. İşsizliği, pahalılığı, yoksulluğu, yolsuzluğu, kadına şiddeti, çocuk istismarını ve doğa katliamlarını artırarak toplumun her kesimini derinden etkiledi. Tarım ürünleri fiyatları dünyada düşerken, ülkemizi bu alanda dünya şampiyonu yaptı.
Ayrıca emekli sendikalarını kapatmaya çalışarak, bizlerin yan yana gelmesini ve birlikte mücadele etmemizi engellemek istiyorlar. Ancak şunu unutmasınlar: Biz buna asla müsaade etmeyeceğiz! Bize kapatma davaları açsalar da, zindanlara atsalar da, yolumuzdan dönmeyeceğiz.
31 Mart’ta ne yaptık? İktidarı sarstık! Biz emekliler bir araya geldiğimizde iktidarları yıkar, yenilerini kurarız. Bu mücadeleyi kazanmak zorundayız. Çünkü açlık ve sefalete mahkûm edilen 16 milyon emekliye, çareyi yurtdışında arayan gençlere, atanamayan öğretmenlere, kadro alamayan taşeron işçilere, ürettiğini satamayan çiftçilere ve geleceğe umutla bakmak isteyen herkese karşı sorumluluklarımız var.
Kaz Dağları’nı emperyalist şirketlere delik deşik ettirenlere, bağımsızlık mücadelesi veren atalarımıza ve Mustafa Kemal Atatürk’e karşı sorumluluklarımızı unutmayacağız. Yaşasın işçilerin birliği! Yaşasın halkların kardeşliği!
Teşekkür ediyorum.
Halkevleri Adana: "Hak Talep Etmek Meşrudur, Suç Değildir!"
Halkevleri Adana adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar ve sevgili basın mensupları,
Bugün, işçiler, emekçiler, köylüler, doğa savunucuları ve emekliler, Ankara’da “Hakkımı Ver” demek için Meclis Parkı’nda bir basın açıklaması yapmak üzere toplanmışlardı. Amaçları, 2025 yılı bütçesinden insanca yaşayabilecek bir hak talebinde bulunmaktı.
Ancak, her zaman olduğu gibi bu haklı talebe izin verilmedi ve bir kez daha baskı ile karşılık verildi. Basın açıklamasına müdahale sırasında 37 arkadaşımız darp edilerek gözaltına alındı, 67 arkadaşımız ise yaralandı ve şu anda hastanelerde tedavi altındalar.
Biz buradan, Adana’dan sesleniyoruz:
Arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın!
Hak talep etmek meşru bir haktır, suç değildir. Asıl suç, bu hak taleplerine saldırmak ve insanların meşru taleplerini engellemektir.
Teşekkür ediyorum.
TİP Adana Hakan Çayan "Patronlara Değil, Emekçiye Bütçe!"
Çayan, Bugün burada bu düzene karşı sesimizi yükseltmek için toplandık. Ancak alan, polis ablukasıyla çevrildi. Devlet, bir kez daha emekçiyi değil patronları koruma yolunu seçti.
Birleşik Metal-İş Sendikası’nın grevini yasaklayanlar, Polonez işçilerinin Ankara’ya yürüyüşüne izin vermeyenler, işçilerin haklı taleplerini baskı ve zorbalıkla susturmaya çalışıyor. Aynı devlet, geçtiğimiz haftalarda SASA işçilerini patronların taleplerine mahkûm etti, grevlerini engelledi ve işçileri gözaltına aldı. Emekliler ise yok sayılıyor, sefalet içinde yaşamaya mahkûm ediliyor.
Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz:
- Asgari ücret sefalet değil, insanca yaşam ücreti olmalıdır!
- Grev yasakları derhal kaldırılmalıdır!
Hiçbir baskı, işçilerin mücadele azmini kıramaz. Taleplerimiz karşılanana kadar direnişimiz devam edecek.
Yaşasın emekçilerin haklı mücadelesi! Yaşasın sınıf dayanışması!
Patronlara değil, emekçiye bütçe!