Sansür Değil Yapıcı İkazmış!
CHP’li Bakırlıoğlu:”Haberi yayınlamayın diye aramak sansür değil yapıcı ikazmış!”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi, CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesi görüşmelerinde, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’i eleştirdi. Şahin’in bir koltukta iki karpuz taşıdığını söyleyen Bakırlıoğlu “Sayın Şahin’in bir koltuğunda iki karpuz var. Hem Halkbankası yönetim kurulu üyesi hem de bağımsız bir kurulun başkanlığını yapıyor. Önemli bir skandalın üzerini örtmek için başka bir skandala imza atıyor ve sansür uyguluyor. Gerçi Şahin’in sosyal medya paylaşımına göre bu sansür değil yapıcı ikazmış” dedi.
Sansür Değil Yapıcı İkazmış
Bakırlıoğlu; RTÜK'ün erişim engeli getirdiği haberlere ilişkin şunları söyledi:"BirGün gazetesinde Timur Soykan'ın MASAK raporunu kaynak alan 'Halkbank'tan mafyaya kredi' haberine hemen erişim engeli konuluyor. Neden yapılıyor bu, haber yanlış mı, MASAK raporu sahte mi? Neden diye bakıyorsunuz, skandalın olduğu banka Halkbank ve RTÜK Başkanı da Halkbank'ta yönetici konumunda. RTÜK Başkanı Şahin'in talimatıyla büyük ihtimalle, haberin yayınlanmaması için bütün medya kuruluşları tek tek arattırılıyor. Sonra Sayın Şahin, paylaşım yapıp 'RTÜK iletişim merkezi gibi çeşitli kanallar üzerinde medya hizmet sağlayıcı kuruluşların asılsız haber yaptıkları ihbarları bize ulaştığında görevli uzman personelimiz tamamen ilgili yayıncının lehine olacak şekilde gerekli uyarıları yapmaktadır. Uyarılar sansür değil, yapıcı ikazlardır' diyor. Biz daha sonra 'Bu yapıcı ikazlar nedir' diye soru önergesi vermişiz. Bu soru önergemize verilen cevapta Üst Kurul şöyle diyor, 'Yapıcı ikaz şeklinde bir uygulamamız yoktur. Olamaz da çünkü yayınların önceden denetlenmesi, müdahale edilmesi sansürdür' diyor. Kurul kendi kendini ihbar ediyor, sansür uyguladığını söylemekte. Neden sansür uygulama gereğinde bulunuyor Sayın Şahin, çünkü bir koltuğunda iki karpuz var. Hem Halkbankası yönetim kurulu üyesi hem de bağımsız bir kurulun başkanlığını yapıyor ve ne yazık ki Şahin, burada bir tercihte bulunuyor. Önemli bir skandalın üzerini örtmek için başka bir skandala imza atıyor ve sansür uyguluyor. Skandallar ne yazık ki bitmiyor. Belgelere dayanarak yazılan, doğruluğu ortaya çıkan pek çok haber, kişilik hakları gerekçesiyle mahkemeler tarafından engelleniyor. Bunun en son örneği yine Ebubekir Şahin ile ilgili, 'Becerikli Başkan Ebubekir Şahin, bacanağını ve kayınbiraderini RTÜK'e aldı' haberi oldu. Bu haberden hemen sonra haberin erişime engellenmesi ve silinmesi istenmiş. Gerekçe olarak da RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in kişilik haklarının ihlal edildiği öne sürülmüş. Sayın Şahin, haberdeki gibi kayınbiraderiniz ve bacanağınız RTÜK'te çalışıyor mu? Bu kurum, Türkiye'de nepotizmin en fazla olduğu kurumlardan bir tanesi."
Koca Sene Boyunca Durulmuş, Kasım Ayında Ceza Verilmiş
Bağımsız yayın kuruluşlarına ceza yağdığına dikkat çeken Bakırlıoğlu “Bu seneki rakamlara baktım, değişen bir şey yok. "yandaş" diye tabir ettiğimiz kanallarda herhangi bir ceza olmadığı, cezasızlık olduğunu ve özellikle geçen bütçede de "gündüz kuşağı" dediğimiz o yayınlardan şikâyetçi olmuştuk, "Onlara niye ceza verilmiyor?" demiştik. Ancak bu bütçede sırf bunu demememiz için belli ki kasım ayında 4 tane, 5 tane kanala ceza verilmiş. Koca sene boyunca durulmuş, kasım ayında ceza verilmiş ama bir gerçek var, bakın, mesela Halk TV'ye ‘Sunucusu gülümseyerek Sayın Bahçeli'yi eleştiren konuğa destek verdi.’ diye idari para cezası verilmiş. Ya, bu olmaz, olmayacak bir şey bu. NOW TV'ye ‘Sunucusu kayyum atamalarını eleştirirken sesini yükseltti.’ diye idari para cezası verilmiş ve bakıyoruz ilk on aya, Tele 1'e 4 kez idari para cezası uygulanmış, 493 bin lira; NOW TV'ye 4 kez idari para cezası, 28 milyon lira; Halk TV'ye 1 defa idari para cezası uygulanmış; Flash TV'ye 3 defa idari para cezası ve 6 program durdurma; Show TV'ye 1 kere; Açık Radyo'ya da yüzde 5 idari para cezası, 3 program durdurma ve lisans iptali. E, bakıyorsunuz, burada bağımsız yayın kuruluşlarına hakikaten de çok ciddi şikâyetler var, cezalar var ve bunu her sene biz dile getirmeye devam edeceğiz gibi gözüküyor. Burada çok ciddi bir adaletsizlik var. Şimdi, seçim dönemlerinde de çok tartışılıyor. Nedir? Kamu yayıncısı olan TRT muhalefet partilerinin genel başkanlarını, muhalefet partilerini ve belediye başkan adaylarını yok sayıyor, geçtiğimiz seçimde de aynı şekilde oldu. Mesela bir rakam vereyim size, TRT Haber'de kırk günlük canlı yayın karnesi: Recep Tayyip Erdoğan ve AK PARTİ'ye bin dokuz yüz kırk beş dakika yer verilmiş, Özgür Özel ve Cumhuriyet Halk Partisine yirmi beş dakika yer verilmiş. 6/2/2024, yirmi dört saatlik yayın: Recep Tayyip Erdoğan ve AK PARTİ'ye altı saat kırk iki dakika yer verilmiş. Bakın, yirmi dört saatlik yayında altı saat kırk iki dakika yer verilmiş. Devlet Bahçeli ve MHP'ye otuz sekiz dakika, Meral Akşener ve İYİ Partiye bir dakika elli üç saniye, Özgür Özel ve CHP'ye sıfır. Adaylarda ne olmuş? Bakıyorsunuz İstanbul, Ankara ve İzmir adaylarına: 12 Şubatta Adalet ve Kalkınma Partisinin İstanbul adayı Murat Kurum'a on üç dakika on dokuz saniye yer verilmiş TRT'de. Gerçi öyle bir şey ki anladığım kadarıyla Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı göstermekten bunlara da zaman kalmamış. Yani baktığınız zaman, on üç dakika zaman verilmiş. Ekrem İmamoğlu'na ne kadar zaman ayrılmış? Sıfır. Turgut Altınok TRT yayın süresi 12 Şubatta on iki dakika 12 saniye, Mansur Yavaş sıfır. Hamza Dağ beş dakika otuz saniye, Cemil Tugay sıfır. Bakın, yani bu konuda da bizim şikâyetlerimiz olmuş sizin Kurula, herhangi bir işlemde bulunulmamış ne yazık ki “ dedi.
Uydu Yayın Lisansı İddiaları Doğru Mu?
Bazı kanalların uydu yayın lisanslarının da olmadığına dair duyumlarının olduğunu dile getiren Bakırlıoğlu şöyle söyledi: “Bir iddia var, doğru mu, değil mi: Demirörenin Euro D, İhlas Grubunun TGRT EU'nun uydu yayın lisanslarının olmadığı, Acun Medya 8,5 TV'nin HD lisansının olmadığı, Apple TV'nin de lisanssız faaliyet yaptığı söyleniyor. Bunlar doğru mu? Bu kuruluşların lisanssız faaliyet göstermesine eğer doğruysa neden izin veriyorsunuz ve bu konuda kamu zararı var mı, varsa neden göz yumuyorsunuz? Ayrıca -biliyorsunuz- Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı olarak kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulduğu günden beri tepkilere neden oluyor, kimi tepkisi de bizatihi Alevi-Bektaşi inancına sahip yurttaşlarımızın tepkisine yol açmakta. Şunu söylemekteler: ‘Bu Başkanlık bizi temsil etmiyor, bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Alevi inancını folklorik bir yapı gibi göstermek ve Kültür Bakanlığı’na bağlamak Alevi inancını yok saymak demektir. Devlet bizim ibadetimize, ibadethanemize, inancımıza karışmasın.’ Bu durum Alevi inancını yok saymak demek oluyor.”