“Dink Cinayetinin, karanlıkta bırakılan yönleriyle bir “milli mutabakat cinayeti” olarak kalması kabul edilemez. TBMM; Hrant Dink cinayetinin aydınlatılması, devletin içindeki karanlık odaklardan arınması ve “bir bebekten katil yaratan karanlık” ile yüzleşilmesi için sorumluluk almalıdır. Bu amaçla, Hrant Dink cinayeti hakkında bir Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz.”
HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Hrant Dink cinayetinin aydınlatılması amacıyla TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verdi:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
19 Ocak 2007 günü gerçekleşen Hrant Dink cinayetinin arkasındaki karanlığa on altı yıldır hesap sorulamadı. Cinayet davası, “öldür” diyenleri açığa çıkaracak biçimde işlemedi. Hrant Dink cinayetinin karanlıkta bırakılan yönleriyle bir “milli mutabakat cinayeti” olarak kalması kabul edilemez.
Hrant Dink cinayetinin tüm yönleriyle aydınlatılması amacıyla Anayasa’nın 98’inci, TBMM İç Tüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
GEREKÇE
Yaşamı boyunca Türkiye halklarının barış içinde yaşaması için mücadele eden Hrant Dink, 19 Ocak 2007 günü organize bir cinayetle katledildi. Cinayetin üzerinden on altı yıl geçmesine rağmen “öldür” diyenlerden hesap sorulmadı.
Hrant Dink, gazetesi Agos’u Ermeni halkının hakikatlerini bütün topluma ulaştırmak amacıyla kurdu. Dink, Agos’ta yıllarca; Ermeni halkının yaşadığı felaketleri, bu felaketlerle nasıl yüzleşilebileceği ve tüm halklar için adil bir geleceğin nasıl kurulabileceği üzerine gazetecilik yaptı, yazılar yazdı. Hrant Dink yüz yıldır sürdürülen Ermeni politikasındaki ezberleri sahiciliği ve ikna gücüyle bozuyordu.
6 Şubat 2004 tarihinde AGOS’ta yayımlanan “Sabiha Gökçen’in Ermeni bir yetim olduğunu” iddia eden haberden sonra, Genelkurmay Başkanlığı Dink’i hedef gösteren bir açıklama yaptı. Takip eden süreçte Dink, İstanbul Valiliğine çağrılarak MİT yetkililerince tehdit edildi. Hrant Dink Genelkurmay açıklamasından sonra devlet içindeki karanlık ellerce organize bir şekilde hedef haline getirildi. Dink hakkında, 16 Nisan 2005 tarihinde “Türklüğe hakaret” (TCK 301) suçlamasıyla dava açıldı. Dava sonucunda verilen mahkûmiyet kararı, bilirkişi raporuna ve Yargıtay Başsavcılığı’nın itirazına rağmen Yargıtay tarafından onandı. Medyadaki nefret söylemleri içeren haberler, Hrant Dink’i cinayetten önce itibar suikastlarına maruz bıraktı.
Hrant Dink 19 Ocak 2007 günü devletin bütün istihbarat ve güvenlik birimlerimden yetkililerin bilgisi ve yönlendirmesi, bir büyük komplo ile bir tetikçi eliyle katledildi. Hrant Dink’in cenazesinde bir araya gelen yüzbinlerce yurttaşın adalet talebi, Türkiye siyasi tarihinde katledilen hiçbir aydına nasip olmamış şekilde bugüne kadar en güçlü şekilde devam etti.
Hrant Dink cinayetine dair yargı süreci, 20 Nisan 2007 tarihinde açılan dava ile başladı, 14 yıl sonra 26 Mart 2021’de gerçekleşen 131. duruşmada karar açıklandı. Cinayet davasındaki yargı süreci, Dink’i aramızdan alan karanlığı açığa çıkaracak, adalet sağlayacak biçimde işlemedi. Davada sorumluluk, siyasi hesaplarla; önce Ergenekoncu denilenlere, sonra FETÖ’cü denilenlere yıkılmaya çalışıldı. Hrant Dink cinayetinin failleri siyasi irade ve bürokrasi asker-sivil tarafından korundu ve yargı önüne çıkarılmadı. Yargı önüne çıkarılanlar da etkin yargılanmadı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bir televizyon programında, Dink cinayetinin görünen aktörlerinden Erhan Tuncel hakkında, “Erhan Tuncel ile Sedat Peker’i kim ortak yapar? Sedat Peker’e Erhan Tuncel’i kim emanet eder? Bireylerden değil bir sistemden bahsediyorum. Hangi anlayış Erhan Tuncel’i Sedat Peker’e emanet eder?” açıklamasını yapmasına rağmen savcıya cinayetle ilgili bildiklerini aktarmadı. Bu açıklama ve bu açıklamanın sonuçlarının olmaması, Dink cinayetinin gerçek faillerinin “Ankara’nın karanlık dehlizlerinde” korunmaya devam ettiğinin işaretlerindendir.
Hrant Dink davasında adalet; temsili bir yargılama ve siyasi iradenin belirlediği kişilerin ceza almasıyla değil, devlet içinde cinayeti örgütleyen organize kötülüğün bütün unsurlarıyla ortaya çıkarılmasıyla olur.
Dink Cinayetinin, karanlıkta bırakılan yönleriyle bir “milli mutabakat cinayeti” olarak kalması kabul edilemez. TBMM; Hrant Dink cinayetinin aydınlatılması, devletin içindeki karanlık odaklardan arınması ve “bir bebekten katil yaratan karanlık” ile yüzleşilmesi için sorumluluk almalıdır. Bu amaçla, Hrant Dink cinayeti hakkında bir Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz.
18 Ocak 2023