Eğitim Sen Adana Şubesi, Alevi Platformu ve İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından Dünya Anadili Günü dolayısıyla düzenlenen panelde akademisyen ve dilbilimci Muna Yücel Özezen de bir konuşma yaptı. Panelde, dillerin etkileşimi, dil çeşitliliğinin korunması ve egemen dillerin etkisi gibi konular ele alındı. Konuşmacılar, dil politikaları, yerel dillerin eğitim sistemine entegrasyonu ve dil hakları üzerine önemli değerlendirmelerde bulundu.

Özezen, konuşmasında dillerin korunmasının önemini vurgulayarak, dil ekolojisine dikkat çekti. Dillerin sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda kültür ve kimlik unsuru olduğunu belirtti. İnsanlığın tarihsel sürecinde dillerin oynadığı rolü anlatarak, dil çeşitliliğinin korunmasının bilgi mirası açısından kritik olduğunu ifade etti. Ayrıca, dil kaybının toplumların kültürel hafızasında nasıl bir boşluk oluşturduğuna ve bunun uzun vadeli etkilerine değindi.

Adana'da Eğitim Sen ve İHD 21 Şubat Dünya Anadili İle İlgili Açıklama Yaptı Adana'da Eğitim Sen ve İHD 21 Şubat Dünya Anadili İle İlgili Açıklama Yaptı

Dünya Dillerine Yönelik Araştırmalar

Muna Yücel Özezen, dillerin etkileşimi üzerine yapılan araştırmalardan bahsetti. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler destekli projelerin, dillerin dokümantasyonu konusunda önemli çalışmalar yürüttüğünü dile getirdi. Dilbilimcilerin yerel halklarla birlikte çalışarak sözlü gelenekleri yazılı hale getirmeye yönelik çabalarına değindi.

“The Universals Arşiv” veritabanında şu an 2029 dilin kayıtlı olduğunu ve bu verinin güncellenmesiyle sayının artabileceğini belirtti. Fransa merkezli “Laito” ve Almanya merkezli “WS Projesi” gibi uluslararası çalışmaların, dillerin yapısal özelliklerini inceleyen projeler arasında yer aldığını söyledi. Ayrıca, bu projelerin tehlike altındaki dillerin belgelenmesi ve korunması açısından büyük önem taşıdığını ifade etti.

Egemen Diller ve Tehlike Altındaki Diller

Özezen, diller arasındaki gücün dengesizliği konusuna da değindi. “Egemen diller” olarak adlandırılan dillerin, diğer diller üzerinde baskı oluşturduğunu ifade etti. İngilizcenin küresel etkisi nedeniyle pek çok yerel dili tehdit ettiğini belirtti. Bunun sadece küçük topluluklarla sınırlı olmadığını, büyük devletlerin dillerinin de bu süreçten etkilenebileceğini vurguladı.

Özellikle Hollanda, Malta ve İzlanda gibi ülkelerde, resmi dillerin var olmasına rağmen, çocukların İngilizceye yönlendirildiğini söyledi. “Bir dilin devlet tarafından resmi olarak tanınması, o dilin uzun vadede güvende olacağı anlamına gelmez” diyen Özezen, benzer bir riskin Türkiye Türkçesi için de söz konusu olabileceğini dile getirdi. Kültürel ve ekonomik faktörlerin dil kaybını hızlandırabileceğine işaret etti.

Dil ve Hakikat Arayışı

Dilin yalnızca bir iletişim aracı olmadığını vurgulayan Özezen, her dilin kendi gerçekliğini ve dünyaya bakış açısını yansıttığını ifade etti. Antropolog ve dilbilimci Claude Lévi-Strauss'un, "Her dil gerçeğin bir başka tanımıdır" sözünü hatırlatarak, dillerin yok olmasının insanlığın büyük bir bilgi kaybına uğraması anlamına geldiğini dile getirdi.

Yuval Noah Harari'nin "Homo Deus" kitabındaki düşüncelerine atıfta bulunan Özezen, gerçeğe ulaşmak için tüm zihin durumlarına ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Dillerin korunmasının ve desteklenmesinin insanlık mirası açısından hayati olduğunu vurguladı. Ayrıca, teknolojik gelişmelerin diller üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini ele aldı. Yapay zeka ve dijital çeviri teknolojilerinin bazı dillerin kullanımını artırırken, diğer dilleri gölgede bırakabileceğine dikkat çekti.

Panel, katılımcıların soruları ve tartışmalarla devam etti. Anadili Günü vesilesiyle gerçekleştirilen etkinlik, dil çeşitliliğini koruma ve anadil bilincini güçlendirme konusunda farkındalık yaratmayı amaçladı. Katılımcılar, kendi anadillerinde konuşarak deneyimlerini paylaştılar ve anadilinin bireysel kimlik üzerindeki etkisini tartıştılar.

Editör: Haber Merkezi