Başlık aslında gün içerisinde iletişim araçları üzerinden üzerimize yağmur gibi yağan bilgi kirliliğinin karikatürize...

Başlık aslında gün içerisinde iletişim araçları üzerinden üzerimize yağmur gibi yağan bilgi kirliliğinin karikatürize edilmiş hali.

Çin’de ortaya çıkan Koronavirüs ta ki ülkelerin kapılarından içeri girene kadar sorun her kese çok uzaktı. Ve uzak olan ama Çinlileri hasta eden ve bir kısmının da ölümüne yol açan virüs ile ilgili ilk başlarda ilginç öyküler paylaşıldı.

Bazı yayın organları özellikle de konu Çin olunca beslenmesinden, yaşam biçimine, politik geçmişinden, gelenek ve göreneklerine kadar her alanına söz söyleme hakkının olduğunu düşündü ve kısmen de başarılı oldu.

Virüs Çin sınırlarının dışına doğru taşınırken ilgi bu sefer ülkelerde ki Çinlilere yöneldi. Acaba soruları ve ardında Çinlileri kovma, sınır dışı etme bazı yerlerde linç girişimlerinin bile yaşandığını normal bir olaymış gibi izledik.

 

Virüs sınır tanımaz bir şekilde ülkelerin kapılarını çalarken her ülke konuya daha bir dikkat etmeye, Çin ile ilgili ilk zamanlarda ki konular yerini bunun bir Biyolojik veya ekonomik savaş da olabileceğini de gündeme getirdi.

Ve sonunda koronavirüs Türkiye topraklarında da görünmeye başladıktan sonra müthiş bir bilgi kirliliği halkı esir aldı.

Tüm sosyal paylaşım araçları insanların birbirlerine gönderdiği ve büyük bir çoğunluğu yalan yanlış haberlerle kirletilmeye başlandı.

Doğru, bu kirlilik karşısında anlamını kaybediyordu.

İlgili kurumların açıklamaları bile bu bilgi kirliliği karşısında yetersiz kalıyordu.

Halkta panik yaratmak, yalan ve gerçek dışı haberlerle halkı kışkırtmak yasalar nezdinde suç teşkil ediyordu. Ki bu konuda birçok ilde bu tür paylaşımlarda bulunanlar gözaltına alınmış, soruşturma açılmıştı. Ama bu durum yalan ve yanlış haberleri engelleyebildi mi? Tabi ki hayır. Yüz yüze görüşmeler azalmış olsa da bunun yerini alan Whatsap’lar, telefon konuşmaları vb. araçlar yalanı ve yanlış haberleri insanların yüreğine korku salacak bir biçimde taşımaya devam etti.

Koronavirüs geçmişte de benzerlerine tanık olduğumuz dezenformasyon yani bilgi kirliliğinin bugün kü adı.

İnsanlar gerçeği duyabileceği yerleri bilmesine rağmen sanki kendilerinden bir şeyler saklanıyormuşçasına bu tür araçlara ilgi göstermesi insanların kendini güvene alma duygusuyla da ilintili.

İnsanların olağanüstü süreçlerde o alanla ilgili kurumların verdiği bilgilere güvenmediği durumlarda yine o alanda yetkili olabilecek alternatif kurumların da bilgilerini dikkate almaması sorunu daha da büyütmekte, çıkılmaz hale dönüştürmektedir.

Koronavirüs ile ilgili yaşanılanlara baktığımızda TV’lerde, gazetelerin köşelerinde ve bir çok alanda ilgili ilgisiz herkesin ne kadar da bu alana hakimmiş gibi kendisine bir rol biçmiş olmasını, hayretler içerisinde izliyor ve şaşırıyoruz.

Koronavirüs veya başka benzeri olaylarla insanlık karşılaşmaya devam edecek. Önemli olan karşılaşılan olaylarla ilgili bilginin hangi kaynaktan geldiğidir.

Toplum nezdinde aslı olmayan ve sanki gerçekmiş gibi paylaşılan yalan, eksik bilgilerle doğruyu algılama şansımız hiçbir koşulda olamaz.

Whatsaplarınızı, mesajlarınızı, telefon konuşmalarınızı sakinleştirin.

Birbirinize aktardığınız bilgiler yalnızca bilgisizliği kışkırtıyor, gerçekleri karartıyor.

Son olarak, koronavirüs birçok mizahın gelişmesine de neden oldu.

Ama paylaşılan mizahlarda toplumun farklılıklarını incitecek, değer yargılarını küçümsetecek, inançları aşağılayacak noktalarda olmamasına dikkat etmemiz gerek.

Paylaşımlarda, bilgiyi ve insanı kirletecek tüm ögelerden arınabildiğimiz ölçüde insan olabiliriz.

Bunu başarmak gelecek nesillerde ahlaklı ve doğru bireylerin de oluşmasına katkı sağlayacaktır.

Bugüne kadar yapılmışların üzerine bir çizgi çekelim ve yeniden doğruya, güzele yaklaştıracak tutum ve davranışların gelişmesini hep birlikte sağlayalım.

Sevgi ve saygılarımla.