TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz yaşanan iş cinayetlerine ilişkin 15 Aralık 2023 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Neden Var

3 gün önce, otuzlu yaşlardaki İsmail Özbay ve Halil İkiyıldız, Ankara’daki bir inşaat şantiyesinde 30. Kattan düşerek hayatını kaybetti.

Dün Hamza Keskin, Yüksekova ‘da Erhan İnci, İstanbul ‘da, çalıştıkları inşaat ‘ta yüksekten düşerek hayatını kaybetti.

2 gün önce, Niğde ‘de bir gazoz fabrikasında su tankı temizliği sırasında 35 yaşındaki Faruk Sert ile 29 yaşındaki Ufuk Kılıçarslan zehirlenerek hayatını kaybetti.

Bu gece Denizli'nin Acıpayam ilçesinde bir krom madeninde göçük meydana geldi. Maden mühendisi Kadir Özer ile işçilerden Mustafa Karahan hayatını kaybetti.

Bu haberler basından rastgele seçilmiş ölüm haberleri. Hemen her gün yüksekten düşme sonucu ölüm yaşanıyor. Her gün en az 5 emekçi işyerlerinde iş kazaları sonucu hayatını kaybediyor.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının isminin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olması hayli zaman alsa da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görevleri arasında; “İş sağlığı ve güvenliğini sağlayacak tedbirlerin uygulanmasını izlemek, çalışma hayatını denetlemek” de bulunmaktadır.

Gördüğümüz kadarı ile bakanlık, ölümleri sadece izlemektedir.  Son Bakan Vedat IŞIKHAN’ın göreve başlamasının üzerinden geçen 6 aylık sürede en az 1.000 emekçi iş kazalarında hayatını kaybetti. Esas olarak tekrarlayan, bilinen, beklenen nedenlerle meydana gelen ölümlere kaza demek ne kadar mümkün, ayrı bir tartışma konusu…

 Hepimiz biliyoruz ki bu ölümler kaza değil; “Cinayet”...  

Sayın Bakan’a bir kere daha soruyoruz; ‘Bu ölümlere ilişkin olarak bakanlık bir inceleme yaptı mı? Yaptıysa eğer, hangi sonuçlara ulaştı?’

Bu cinayetler işlenirken ne mi oluyor?

İşyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olan işverenlere dokunulmuyor.

Ya Niğde’deki gazoz fabrikasında olduğu gibi görevi işverene rehberlik etmek olan, önlem almak gibi bir yetkisi olmayan iş güvenliği uzmanı tutuklanıyor ya da Ankara Keçiören’de olduğu gibi hiç kimse tutuklanmıyor.

Şanlıurfa ‘da ÖZAK Tekstilde işçilerin direnişine kolluk kuvvetleri saldırıyor, bakanlık seyrediyor.

Ülkenin her yerinde sendikalaşan işiler işten atılıyor, bakanlık seyrediyor.

Her gün en az 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor, bakanlık seyrediyor.

Bakanlığa haksızlık yapmayalım; 2013 yılında yürürlüğe giren bu yasanın üzerinden 11 yıl geçmiş olmasına rağmen halen yürürlüğe konulmayan maddeleri de var. Bunlardan birisi de ‘Az Tehlikeli Sınıftaki’ işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırılmasına ilişkin hüküm; Yıllardır AKP iktidarı bu maddenin yürürlük süresini öteleyip duruyor.

TBMM’de görüşülmesi 2024 Yılı Bütçesi görüşmeleri nedeni ile ötelenen “Torba Kanun” da yer alan bir maddeye göre; kamu hastanelerinde görev yapan doktor, hemşire, sağlık personeli için, Karayollarında, Devlet Su İşlerinde dağda, taşta, arazide kontrolörlük yapan mühendisler, teknik personel için  çağrı merkezleri için özellikle asansör kazaları ile gündemde olan KYK yurtları için her ay motokurye ölümlerinin yaşandığı “posta ve kurye hizmetleri” için  “iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri“ yine ötelenmektedir.

Bakanlık bu arada Avrupa Fonları alıyor, ‘ihtişamlı’ projeler yapıyor! Elde var sıfır.

Bunun en iyi örneği;  2019’da başlayan ve geçen ay kapanışı yapılan “Madencilik Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliğinin Geliştirilmesi Projesi (MİSGEP)…

Bakanlık bu projenin 17,6 Milyon Avroluk Bütçeye sahip olduğunu ön plana çıkarmaktadır.

Buradan tekrar soruyoruz!

Bu bütçenin başlangıcından bitimine kadar geçen sürede madenlerde kaç kaza oldu? Kaç emekçi hayatını kaybetti? AB fonları ile hangi sektörlere ilişkin projeler yapıldı? Bu projeler sonunda ilgili sektörlerde hangi iyileşmeler sağlandı?

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile getirilen sistem iflas etmiştir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği kavramı yerine iş sağlığı güvenliği kavramının kullanılması bile işçilerin canlarının önemsenmediğinin bir göstergesidir. İşçi sağlığı ve güvenliği politik bir sorundur. İktidar işçiden yana değil, işverenden yana tavır almaktadır.

Çoğunluğunu emek örgütleri temsilcileri oluşturmasa bile, işlevi, yaptıkları tartışmalı olsa bile, bir süre var olan “Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi” Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi ile ortadan kaldırıldı.

Eğitim Çalışanlarından Tepki: "Yoksulluğa Mahkûm Edilemeyiz!" Eğitim Çalışanlarından Tepki: "Yoksulluğa Mahkûm Edilemeyiz!"

İşçi sağlığı ve iş güvenliğine, iş kazalarına, meslek hastalıklarına ilişkin çok söz söyledik, çok önerilerde bulunduk.

Söylediklerimiz önerilerimiz önemsenmedi. Ölümler sürüyor ve meydana gelen her ölümün sorumlusu işverenler olduğu kadar Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’dır.

Çağrımızdır; Sendikalar, meslek örgütleri, üniversiteler, ilgili bakanlıklar ile bir zirve toplanarak işçi sağlığı ve iş güvenliği tüm yönleri ile ele alınmalı, yasal düzenlemeler, eğitim, denetim, organizasyon dahil baştan sona yeniden düzenlenmelidir.

Emin Koramaz

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

Editör: Haber Merkezi