Adana Büyükşehir Çalışıyor(!)

Abone Ol

Adana Büyükşehir Belediyesi

“Kentin Yarınını Kendin Belirle”

Toplantısından İzlenimler

 

Belediyeler seçildikten sonraki 6 ay içinde, görevde kalacakları beş yılda neler yapacaklarını “5 yıllık stratejik plan” adı altında belirlemek zorundalar. Halktan toplanan vergilerle oluşan gelirlerini hangi çalışmalara öncelik vererek harcayacaklarını bu plana bakarak anlamak mümkündür. Dolayısıyla, son yıllarda dillerden düşmeyen “katılım”, daha açık bir ifadeyle ve konumuzla ilgili olarak söylemek istersek; “belediye çalışmalarına halkın katılımının sağlanması” diye bir ilke var ise, en çok işte bu planın oluşturulması sırasında hayata geçirilmelidir. Öyle ya; halkın parasını nereye, hangi öncelikle harcayacağınızı planlıyorsunuz, mutlaka halkın görüşünü almalısınız. Doğrusunu söylemek gerekirse ve Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek adına; şimdiye kadar belediyeler söz konusu beş yıllık planı yaparken halka herhangi birşey sormamışlar veya bazı yerel birimlerde olmuşsa bile, bu durum yaygın bir davranış biçimi halini almamıştır. Genellikle olan şudur: Belediyeler kendi birimlerinden gelen plan önerilerini toplar ve oluşturulan üst düzey yöneticiler toplantısında son şekli verilir. Neyse ki, bu durumun değişmeye başladığını gözlemliyoruz. Adana’da CHP’li bazı belediyeler bunun olumlu örneklerini veriyorlar. Seyhan İlçe Belediyesi özellikle söz edilmeyi hak ediyor. Çeşitli toplum kesimleriyle ayrı ayrı yapılan uzun toplantılarda plan öncesi görüş alındığı biliniyor. Plana ve hayata ne kadar yansıyacağını hep beraber göreceğiz.

Adana Büyükşehir Belediyesi aynı amaçla, 07 Ağustos 2024 Çarşamba günü, saat 14.00’te, Yüreğir Kültür Merkezi’nde bir toplantı düzenledi ve ilgi duyan bütün Adanalıları davet etti. Yapılan anonstan öğrendiğimize göre, 200 sivil toplum örgütü salonda bulunmaktaydı. Katılanlar yuvarlak masalarda oturuyorlardı ve kimin hangi masada bulunacağı önceden belirlenmişti. Her masada bir kolaylaştırıcı, bir de raportör görevlendirilmişti. Bulunduğum masada üç futbol kulüp başkanı, bir satranç kulübü başkanı, Adana Barosu adına katılan görme engelli bir avukat ve yardımcı olan başka bir avukat bulunuyordu.

Saat 14.00’te başlaması gereken toplantı 14.20’de nihayet başladı. İstiklal marşının okunmasından sonra mikrofona gelen sunucunun önce “alkışlarınızla”, sonra “kuvvetli alkışlarınızla” anonsuyla Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar konuşmasına başladı. 20 dakika konuştu. Zeydan Karalar’ın konuşmasından aldığım iki notu paylaşmak isterim. Birincisi şöyle: “Sokaktaki canlıları da yaşatmak zorundayız, katletmekle olmaz bu iş.” İkincisi de “Yatırımcı için cazip bir kent yaratmalıyız.” Sonra, Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Türkan Eşli 15 dakika konuşarak, zaten önümüzde basılı olarak duran plan taslağını sundu. Saat 15.00 olmuştu ve masalarda görüş bildirme işlemi başlamış oldu. Masamızdaki görevliler soru üzerine verdikleri cevapta toplantının 16.30 - 17.00 arasında bitirilmesinin planlandığını söylediler. Öyle de oldu, 16.30 olduğunda salon boşalmaya başlamıştı. Kısacası, bütün Adana’nın çağrıldığı, 5 yıllık stratejik plan için görüş alındığı toplantı 1,5 saatte bitmişti.

Toplantı katılımcılarına verilen “taslak plan” seçim öncesi kampanyalarda duymaya alıştığımız bir “vaatler” toplamından ibaret. Her cümle şöyle bitiyor: imkanlar yaratmak, düzenlemek, mekanizmalar oluşturmak, kolaylaştırmak, arttırmak, teşvik etmek, gerçekleştirmek vs. vs. Oysa, adı üzerinde, “5 yıllık stratejik plan”. Yapılacak bu planda hangi ay, hangi yıl, hangi çalışmalar yapılacak, hangi hedeflere ulaşılacak, bütün bunların somut olarak gösterilmiş olması gerekiyor. 1,5 saat içinde belirttiğimiz görüşlerin not edilmesinin yeterli olacağı düşünülmüş olmalı.

Adana Büyükşehir Belediyesi’nin 5 yıllık stratejik plan çalışmasında “Varsıl Adana” ve “Keyifli Adana” kavramlarının sihrine, zihinlerde yaratacağı etkiye çok güvendiği anlaşılıyor. Kullanılan kelimelerin önemli olduğu doğrudur, ama esas olan hayatta ne olduğudur.

Birikmiş sorunların bulunduğu bu kentin yaşayanları olarak çözüm beklemek yerine, çözümün parçası olmak istediğimizi daha nasıl anlatabiliriz?