CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut TMMOB ZMO Adana Şubesinin 25. Olağan Genel Kurulunda ki Konuşmasında Uygulalanan Yanlış Tarım Politikalarına Dikkat Çekti.

Barut'un Genel Kurulda ki Konuşması Şu Şekilde;

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Uzun yıllar bu çatı altında görev yapmış bir kardeşiniz ve arkadaşınız olarak hepinize 'Hoşgeldiniz' demek istiyorum.

Ziraat Mühendisleri Odası, yani burası bizim evimiz, bu oda bizim yuvamız. Büyük ZMO Ailesi'nin bir bireyi olarak onur ve gurur duyuyorum. Bu nedenle evimizde sizinle buluşmaktan ve bir arada olmaktan duyduğum mutluluğu paylaşmak istiyorum. Şimdiden göreve seçilecek dostlarımızı kutluyor, her zamanki gibi yine omuz omuza olacağımızı bildiriyorum.

Hepinizin bildiği üzere toplumun tarımla ilgili ihtiyaçları her dönemde var olacağı için tarım, sürekli bir etkinlik olarak varlığını sürdürecektir. Bu yönüyle, tarım bilimiyle tarım teknolojisini toplum yararına çiftçiyle buluşturan biz ziraat mühendisleri de yolculuğumuzu sürdüreceğiz!

Tarım çok stratejik bir sektör. Bilinen gerçek şu ki; Tarımsal üretim ve güvenli gıda olmazsa sağlıklı bir yaşam mümkün değil. Bu gerçeğe rağmen ne yazık ki tarımda sorunlar, ziraat mühendisinden çiftçisine, tarım sektöründe faaliyet gösteren esnafından sanayicisine herkes için daha da derinleşti. Ziraat Fakültelerinden mezun olan gençlerimiz kamuya atanamıyor, bilimsel, nitelikli ve kaliteli tarımsal eğitime gereken kaynak aktarılmıyor. Akademi camiamız adeta kaderine terk edilirken, tarımsal kuruluşlarımız giderek etkisizleştiriliyor. Ziraat Fakültesi'ni bitiren mühendislerimiz sınav zorunluluğu gibi akıl almaz bir dayatmayla karşılaşıyor. Tarım topraklarımız ranta açılırken, ne yazık ki üretimden kopartılıp kaybediliyor.

Tarımda sorun neredeyse saymakla bitmez hale geldi. Bakın, yılda 3 ürün veren, adam eksen adam bitecek denli bereketli toprakların diyarında bile üreticilerimiz perişan halde. Ülke tarımın başkenti, Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin besleyip büyüttüğü, Antik Klikya ve Hititler'den Osmanlı'ya, Atamız'ın mirası Türkiye Cumhuriyeti'ne tüm medeniyetlerin beşiği olan Çukurova'da bile çiftçilerimiz 'yandım anam' diye feryat ediyor. Burada bile çiftçi böyleyse diğer bölgelerdeki üreticilerimizin halini düşünemiyoruz bile.

Tarımsal üretimde çiftçinin en büyük girdi maliyetlerinin arasında yer alan mazot fiyatı AKP iktidara geldiğinde 1.48 liraydı.  Şimdi 40 liraya dayandı. Yılda 3-3.5 milyar litre mazot kullanan çiftçimiz perişan oldu. Türkiye'de yıllık ortalama 5.5-6 milyon ton arasında tarımsal gübre tüketiliyor. Gübrede yüzde 95'i aşan oranda dışa bağımlıyız. Çiftçinin en büyük üretim maliyetlerinden birisini gübre oluşturuyor. Gübre fabrikaları kapatıldığı, ithalata bağımlılık arttığı, Tarım Kredi Kooperatifleri yeterli destek vermediği için gübrede çiftçi mağdur edildi.  Gübre fiyatları da numaratör gibi sürekli artıyor. Gübrede kendi kendimize yeterlilik sağlanmak zorundadır. Süt üreticisinin ürettiği bir litre süt ile 1.5 kilogram yem, besicilik yapan yetiştiricilerin de ürettiği bir kilogram karkas et karşılığında 25 kilo yem alabilmesi evrensel kuraldır. Ancak et/yem ve süt/yem paritesi, ne yazık ki üretici aleyhine bozulmuştur. Süt üreticisi 1 litre süt karşılığında çeşidine göre ancak 600-700 gram yem alabiliyor. Besicilerimiz de aynı kaderi yaşıyor. Süt ve et üreticisi büyük zarar ettiği için hayvanlarını kesime göndermek zorunda kalıyor. Balıkçılık sektöründe durum farksız değil. Mazot fiyatlarındaki fahiş artış bile tümüyle sektörü bitiriyor. Özel yatlardan ve jetlerden esirgenmeyen vergi imtinası, söz konusu çiftçi ve balıkçı olunca yok sayılıyor. Tüm çiftçilerden ve balıkçılardan kullandıkları mazot için ÖTV ve KDV istisnası istiyoruz.

AKP döneminde çıkarılan Tarım Kanunu'nun 21'nci maddesine göre milli gelirin en az yüzde 1'i destek olarak çiftçiye verilmek zorunda. Ama AKP bunun yarısını bile üreticiye vermiyorlar. Bu yıl yani 2024 yılında ülkenin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla hedefi 41,2 trilyon lira. Tarım Kanunu’na göre tarımsal destekler bunun yüzde 1’i olmak zorunda. Yani çiftçiye ödenmesi gereken tutar tam 412 milyar lira. Ama AKP iktidarı bu sene tarımsal destek için 91 milyar lira ayırdı. Bu oran binde 2, geçen sene de benzerdi durum. Aslında ayıbın da ötesinde suç işliyorlar, pişkin pişkin savunuyorlar bir de. İnsan da biraz utanma olur. Ama bunların yüzü cıncıkla sıyrılmış. Ne söylesek fayda etmiyor! Ama yakındır. Üretimi teşvik eden, üreteni destekleyen, ulusal ve sürdürübelir bir tarım politikası belirleyerek her soruna çare bulacağız!

GCBOwkEXUAA7oNT

Kıymetli katılımcılar;

Bu kürsüden tarımda atama bekleyen meslektaşlarımızla ilgili de konuşmak zorundayım. Tarımın stratejik bir sektör olduğu toplumun her kesimince kabul edilirken, günümüzde yanlış ve plansız eğitim ve yüksek öğrenim politikaları nedeniyle açılan çok sayıda Ziraat Fakültesinden her yıl yaklaşık 5 bin meslektaşımız mezun oluyor. Toplam mezun sayısı 150 bini aştı. Devlet memuru olmak isteyenlerin girdiği Kamu Personeli Seçme Sınavı'na başvuran Ziraat Mühendislerinin sayısı her yıl 40 bini geçiyor. Bununla birlikte kamu sektöründe meslektaşlarımıza yönelik uzun yıllardır yeterli istihdam olanakları yaratılmıyor. Tarım, gıda, orman ve su politikalarına yön veren Tarım ve Orman Bakanlığı'nın asli görevlerini kadrolu personel yerine esnek koşullarda çalıştırılan sözleşmeli personelle yürütmeye çalışması kabul edilemez. Tarımda ziraat mühendisleri başta olmak üzere atama bekleyen gıda mühendisleri, su ürünleri ve balıkçılık teknolojisi mühendislerinin, veteriner hekim, tekniker ve teknisyenlerin sorunlarına çözüm üretilmelidir.

Bu güzel memleketimizin her karış toprağını, suyunu, ağacını, böceğini, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini, kısaca tüm varlığını talan ediyorlar. Rant uğruna vahşice doğamıza, dağlarımıza, derelerimize, ormanlarımıza kast edenlerin gözlerini taptıkları para bürümüş. Toprağımızdan suyumuza, ormanlarımızdan gıdamıza her şeye göz dikmiş durumdalar. AKP iktidarı elinde yurdumuz adeta yağmalanıyor. Buna karşı gerekli önlemi almayıp çözüm üretmeyenler, gözümüzü yummamızı, tepki göstermememizi istiyor. Rant sevdalılarının aksine bizler, sizinle ve halkımızla birlikte topraklarımızı sağlığımızı, çevremizi, kentimizi, ormanlarımızı, balığından böceğine tüm canlıların yaşam hakkını, kısaca geleceğimizi savunmayı sürdüreceğiz.

WhatsApp Görsel 2023-12-24 saat 10.00.13_a4b69622

Ülkemizin üstünde kara bulutlar dolaşsa da, asla umutsuzluğa kapılmayacağız! Biliyoruz ki ülkemizin üstüne çöreklenen bu karanlık zihniyet gittiğinde, tarımdaki bu yangın söndüğünde, ülkemiz ve çiftçilerimiz gibi meslektaşlarımız da rahat bir nefes alacak. Bilime, eğitime, araştırma ve geliştirmeye gereken kaynak aktarıldığında yarınlarımız çok daha aydınlık olacak. Planlı üretim, üretim ve üreticiyi esas alan, destek veren adımlar atıldığında bir çok sorun kendiliğinden ortadan kalkacak.

"Ulusal kalkınmanın temeli ziraattır" diyen Ulu Önderimiz Atatürk rehberimiz olmaya devam edecek, O'nun ilkelerine sarılarak her şeyi başaracağız!

BES Adana Şube Başkanı Güney: “Göç İdaresi ve Geri Gönderme Merkezlerinde Hak Gasplarına Son!” BES Adana Şube Başkanı Güney: “Göç İdaresi ve Geri Gönderme Merkezlerinde Hak Gasplarına Son!”

Odamızın genel kurulunda mücadeleye dair tüm bunları ifade ederken, bir önderimizi anmadan konuşmak doğru olmaz. Geçtiğimiz hafta özlemle yad ettiğimiz, Odamızın Kurucu Başkanı, kent ve kır yoksullarının neferi, çok kıymetli mücadele insanı, değerli ağabeyimiz Akın Özdemir'i bir kez daha saygıyla anıyoruz. Bu ülkede nice değerimizi alçakça katledenler, onları yok ettiklerini sandılar ama biliyoruz ve onlar da görüyor ki; Akınlar, Denizler, Mahirler, Mumcular, İbrahimler bitmez.

Önderimiz Akın Özdemir, kısa ömrüne kırsal kalkınma, toplumsal üretim ve paylaşma, ülkesimizin tam bağımsızlığı, ulusun özgürlüğü, huzuru, mutluluğu ve refahı mücadelesine adadı. Akın Özdemir'in, demokratik, sömürüsüz, özgür bir Türkiye idealini taşıdığı, ilerici, devrimci, aydınlığa sevdalı inançlı bir önder olduğu için katledildiğini asla unutmayacağız. Onun ilkeleri ve mücadelesi bizlere ışık tutmaya devam edecek. Akın Özdemir'in de söylediği gibi 'Toprağı aç, insanı aç, hayvanı aç' bir ülke yerine çağdaş, modern, refah seviyesi yüksek, kırsaldan kente herkesin mutlu olduğu, yokluk ve yoksulluğun son bulduğu bir dünya yaratmak için O'na yakışır mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu duygularla Akın Özdemir'i, yakın zamanda kaybettiğimiz sevgili Mine Ablamızı bir kez daha saygıyla anıyorum.

Dünyanın en eski mesleğini icra eden en kıymetli mesleğin sahipleri olarak hepinizi en derin saygılarımla selamlıyor, bir kez daha sevgilerimi sunuyorum.

Editör: Haber Merkezi