ÇOCUKLARINIZI KIYASLAMAYIN!
Kıyas, çocukları olumsuz etkileyen bir davranış biçimidir. Anne-babalar çocukları daha iyi olsun ve motive olsun diye teşvik amacıyla zaman zaman bu yöntemi denemekte, kardeşiyle ya da başka çocuklarla kıyaslamaktadırlar. Tamamen iyi niyetle yapılmış olsa dahi bu davranışın çocukların yetersizlik duygularını kamçılamaya sebep olacağı unutulmamalıdır. Kendisine sürekli başkalarının davranışları örnek gösterilen çocuk, bir süre sonra içine kapanabilir, yalan söyleme, fiziksel şiddete başvurma gibi davranış problemleri gösterebilir ve gerçek kimliğini ortaya koymakta zorlanabilir. Çocuk kıyaslandığında “Seni bu halinle kabul etmiyorum. Ancak şöyle olursan seni daha çok severim, sana onay veririm” mesajı verilmiş olur bir bakıma. Bu durum çocuğu koşullu kabul etmektir. Koşulsuz bir şekilde kabul gören çocuk gelişime açık olacaktır.
Sık sık kardeş, komşu çocuğu, kuzen veya çocuğun arkadaşı için;
“Bak ne güzel ders çalışıyor, sen ise hala oyalanıyorsun.”
“Bak kardeşine hiç yaramazlık yapmıyor, sen neredeyse düz duvara tırmanacaksın.”
“Abin hiç böyle değildi, sen çok sorumsuzsun.”
“Neden sen de kuzenin gibi başarılı değilsin?”
“Sınıfta en yüksek puanı kim aldı. O alıyor sen niye alamadın?”
“Arkadaşın ne güzel yemek yiyor, ona çok imreniyorum.”
“Başka çocuklar annesini hiç üzmüyor, sen hiç onlara benzemiyorsun.” gibi karşılaştırmalar yapmak çocuğu olumsuz etkiler. Sürekli başka çocuklarla kıyaslanan çocuk öfke, kıskançlık, başarısızlık, değersizlik ve yetersizlik duygularını yoğun bir şekilde hisseder. Bu duygular, çocuğun anne-babasının onu ancak olması gerektiği gibi davrandığında ve başarılı olduğunda sevdiğini, çabalarının görülmediğini, önemsenmediğini ve anlaşılmadığını düşünmesine sebep olmaktadır.
Kıyaslama yapmanın çocuğun üzerindeki etkisini anlamak için bir örnekten yararlanılabilir. Eşinizin sizi arkadaşlarının eşleriyle kıyaslamasına nasıl tepki gösterirdiniz? “X’in eşi ne kadar zarif, sen hiç ona benzemiyorsun.”, “X’in eşi çok yetenekli, birazı da sende olsaydı.”, “X’in eşi ne kadar zayıflamış, sen de nerede o irade. Senin onun gibi görünmen için on yıl ekmek yememen gerek.” gibi sözler sizi nasıl etkiliyorsa, çocuğu da öyle etkiler. Ya da çocuğunuzun sizi başka anne-babalarla kıyasladığını düşünsenize. Ne hissederdiniz? Bu soru sizi karamsarlığa itmiş olabilir.
Eğer çocuğunuzu kıyaslamak istiyorsanız yalnızca kendisi ile kıyaslayın. Ancak yalnızca çabasını ve olumlu özelliklerini karşılaştırın. Çocukların başarıları övgülerle pekiştirilmeli, geliştirmesi gereken yönleri varsa şefkatinizle desteklenmelidir.
“Geçen haftaya göre daha hızlı yazıyorsun.”
“Bugün yatağını daha düzgün yaptığını görüyorum.”
“Okuduğun kitapların sayısı her geçen gün artıyor, bu beni çok mutlu ediyor.” gibi ifadeler çocuğun çabasını arttırıcı özelliğe sahiptir.
Anne-babanın dışında çevredeki diğer yetişkinlerin veya aile büyüklerinin de çocuğunuzu diğer çocuklarla kıyaslamasına izin vermeyin. Aile büyüklerinin torunları arasında kıyaslama eğilimi görülebilir. Bunu uygun bir dille engelleyin.
Çocuğunuzu iyi tanıyın; beklentilerinizi çocuğunuzun becerilerine uygun oluşturun. Çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin ve onu koşulsuz sevdiğinizi hissettirin. Çocuğunuza her fırsatta, her insanın faklı ve eşsiz olduğunu, insanların hem olumlu hem de olumsuz özelliklerinin olabileceğini vurgulayın ve siz de bu yönde davranın.