Kişisel özelliklerine bakılmaksızın 18 yaşın altındaki her gerçek kişi çocuktur. Çocuklara karşı aklımıza farklı farklı hak ihlalleri gelse de, dünyada ve ülkemizde her geçen gün artan bir gerçeklik vardır ki bu da çocuk işçiliğidir. Ortak bir tanımı bulunmamakla birlikte ILO’ya göre, çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar verici işlerde istihdam edilmesi çocuk işçiliği olarak tanımlanmaktadır.

Uluslararası ve Ulusal Düzenlemeler

Çocuk haklarını uluslararası kapsamda korumaya alan ilk düzenleme 1924 tarihli Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi’dir. Bu bildirgede çocukların özellikle her çeşit sömürüye karşı korunması gerektiği yer almıştır. 1932 yılında da bu bildirge Atatürk tarafından onaylanmıştır. Uluslararası düzeyde atılan ikinci önemli adım ise, 1959 yılında Birleşmiş Milletler tarafından BM Çocuk Hakları bildirgesinin kabul edilişidir. Nihayet 1989 yılında Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edilmiştir. Ülkemizde de bazı çekinceler koyulmak suretiyle Çocuk Hakları Sözleşmesi 1995 yılında yürürlüğe girmiştir.

belma

Ulusal düzenlemelere baktığımızda, Anayasa’nın 50. maddesinde, “Kimse yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz; küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar, ücretli hafta sonu ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir” denilmektedir. İş Kanunu’nun 71.maddesine göre genel kural 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılmasının yasak olduğudur. Ancak kanun hafif bazı işlerde istisnai olarak 14 yaşını doldurmuş olanların; sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde olmak üzere bazı hallerde de 14 yaşını doldurmamış olanların çalışmasına izin vermektedir. Çocuk işçilerin çalışmasına izin verilen hafif işler, genç işçilerin çalışmasına izin verilen işler ve de 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçilerin çalıştırılabileceği işler de Çocuk Ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te düzenlenmektedir.

Çocuk İşçiliğe Neden Olan Faktörler

Çocuk İşçiliğin nedenleri arasında ilk ve en önemli neden olarak yoksulluk gelmektedir. Yoksul aileler kazançlarının önemli kısmını temel gıda maddelerine kullanmaktadırlar. Dolayısıyla çocuğun çalışması hayatın devamı açısından belirleyici olup yoksulluğun artmasıyla çocuk emeğinin kullanımı da artmaktadır. İşsizlik de küçük yaşlarda çocukların çalışma hayatında yer almalarına sebep olmaktadır. Ailedeki yetişkinler iş bulamadıkları oranda bu durum artış göstermektedir. Köyden kente göç de çocuk işçiliği artıran bir diğer nedendir. Eğitim sisteminin ve ailenin eğitim düzeyinin de çocuk işçiliğinin artışı üzerinde büyük etkisi bulunmaktadır.

Bu sayılanlar dışında başka bir faktör daha vardır ki maalesef çocuk işçi sayısının günden güne daha da fazla artışına sebebiyet vermektedir. Çocukların ekonomik istismarıyla mücadeleyi güçleştiren bu faktör mevzuattaki ve denetimdeki eksikliklerdir. Burada özellikle çocuklar ve yetişkinler arasındaki sendikal haklar ve sosyal sigorta hakları açısından oluşan farklar göze çarpmaktadır. Hukukumuzda iş denetimi örgütü esas itibariyle İş Kanunu’nda, bazı yönetmelik ve tüzüklerde düzenlenmiştir. İş müfettişleri tarafından yerine getirilen denetim görevinde cezai yaptırımlar, raporların Cumhuriyet Savcılıklarına intikaliyle söz konusu olur. Ancak ne var ki çocukların çalışması üzerinde ayrı bir denetim örgütü bulunmamakta olup genel iş denetimi çocukların çalışması açısından da uygulama alanı bulmaktadır. Ülkemizde iş denetiminin farklı kuruluşlarca uygulanıyor olması ve bunlar arasında bir birliktelik oluşturulamadığından denetimin etkinliği azalmaktadır.

Hukuki, İdari ve Cezai Yaptırımlar

Borçlar Kanunu’na göre, hukuka ve ahlaka aykırılık ile sözleşmenin konusunun imkansız olması sözleşmenin geçersizliğine sebep olmaktadır.  Bu anlamda hukuki yaptırım açısından, özellikle çocuğun yaşıyla ilgili düzenlemelere aykırılıklar sözleşmelerin geçersizliğini doğuracaktır.

Çocuk işçilerin çalıştırılmasına yönelik hükümlere aykırılığın idari yaptırımları, idari para cezası ve çocuğun çalışmaktan alıkonulması şeklindedir. İşverene kesilecek olan idari para cezasının miktarı ile çocuğun çalışmaktan alıkonulmasına ilişkin işlemin yerine getiriliş şekilleri ilgili mevzuatlarında ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.

Çocuk işçilere yönelik mevzuatın ihlalinin ceza hukuku kapsamında bir suçu oluşturması halinde de cezai yaptırımlar uygulama alanı bulacaktır. Aynı konutta birlikte yaşadığı çocuklardan birini mevzuata aykırı şekilde çalıştıran kişi (anne, baba, vs.) açısından TCK. 232.madde de yer alan kötü muamale suçu oluşacaktır. İş kazası ve meslek hastalığı ile ilgili oluşan ölüm ya da yaralanmalarda TCK’da düzenlenen taksirle ölüm veya taksirle yaralama suçunu oluşturacaktır. TCK’nın 80. maddesinde düzenlenen insan ticareti suçu da burada uygulama alanı bulabilecek suçlar arasında sayılabilir. Yine iş ve çalışma hürriyetinin ihlalini düzenleyen TCK’nın 117. maddesi de çocuk işçiliğinin söz konusu olduğu durumlarda ortaya çıkabilecek suç tiplerinden bir diğeridir.

Çocuk İşçiliği İle Mücadele

Çocuk işçilerin çalışma yaşamında istismar edilerek tehlikeye atılmaları ülkemizin kaybolan geleceği ve potansiyeli olup bu sebeple çocuk işçiliği konusunda toplumun her kesiminin azami ölçüde hassasiyet göstermesi gerekmektedir.

Oysaki dünya ve ülkemizde bu konuda gerçekleştirilen birçok çalışmaya karşın çocuk işçi sayısı bir hayli yüksektir. Her ne kadar 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü olarak kabul edilse de, ILO ve UNICEF tarafından yeni yayımlanan bir rapor, işçi olarak çalıştırılan çocukların sayısının son dört yılda 8,4 milyon artarak dünya çapında 160 milyona yükseldiğini gözler önüne sermektedir.

Yukarıda belirtilen mevzuattaki düzenlemeler ile bunlara aykırılıklar açısından getirilen yaptırımların yetersizliği ülkemizde çocuk işçiliği konusundaki mücadeleyi zayıflatmaktadır. Bu anlamda çocuk hak ihlallerinde cezasızlık ortadan kaldırılarak mücadelede ivme kazanmak mümkün hale gelebilecektir. Özellikle çocuk işçiliğe neden olan faktörlerin ortadan kaldırılmasına yönelik daha kalıcı ve yeni politikaların üretilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca denetimlerin sıkı ve etkin bir şekilde uygulanması da caydırıcılık açısından önem arz etmektedir.