Özet: Türkiye'deki üniversitelerin dünya sıralamalarındaki durumu ve genel analizi ele alınmaktadır. Türkiye'nin üniversiteleri, genel olarak dünya sıralamalarında geride kalmaktadır. Ancak birkaç üniversite iyi bir konumda yer alırken, çoğunluk geri planda kalmaktadır. QS ve Times Higher Education gibi kuruluşlar tarafından yapılan sıralamalara göre, Türkiye'den 25 üniversite ilk 1500 içinde yer almaktadır. İstanbul Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi, bu sıralamada daha öne çıkan üniversitelerdir. Türkiye’nin en üniversitelerinin ortak özelliği ise, yerleşik akademik kültürleri olması yanında iyi öğlenciler tarafından tercih edilmeleri ve tabiri caiz ise marka (yıldız) nitelikte tanınan akademik kadrolara sahip olmalarıdır.
Ancak Türkiye'nin bilimsel üretkenliği ve yayın kalitesi konusunda hala eksiklikler bulunmaktadır. Üniversitelerin sadece akademik başarıya odaklanmak yerine, sürdürülebilir kalkınma hedeflerini de dikkate almaları gerekmektedir. Birleşmiş Milletler ‘in belirlediği 17 hedef arasında yer alan yoksullukla mücadele, tarım ve çevre gibi konulara odaklanmak üniversitelerin öncelikleri arasında olmalıdır.
Özerklik ve bilimsel yetiştirme mekanizmaları da üniversitelerin gelişimi için önemlidir. Türkiye'nin beyin göçü veren değil, beyin göçü çeken bir ülke olması için üniversitelerin atmosferini yeniden canlandırmak gerekmektedir. Üniversitelerin misyon ve vizyonlarını gözden geçirmeleri, eğitim, araştırma ve hizmet çıktılarının kalitesini artırmaları önemlidir.
Yapay zeka, bilgi ve teknoloji çağında, üniversitelerin çağın gereksinimlerine uyum sağlaması ve çağa katkıda bulunması gerekmektedir. Bu süreçte, YÖK, TÜBİTAK, TÜBA, Bilim Akademisi, Üniversite Senatoları ve yönetim organları gibi paydaşların işbirliği yaparak üniversitelerin performansını analiz etmeleri ve desteklemeleri önemlidir.
Sonuç olarak, Türkiye'nin üniversiteleri daha rekabetçi hale gelmek ve dünya sıralamalarında daha iyi bir konuma gelmek için kalite standartlarını yükseltmeli ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine odaklanmalıdır. Üniversitelerin özerkliği ve bilimsel yetiştirme mekanizmaları güçlendirilmeli, beyin göçü çeken bir ülke olmak için üniversite atmosferi canlandırılmalı ve çağın gereksinimlerine uyum sağlanmalıdır.
Dünyadaki üniversite sıralamalarında Türkiye'nin genel olarak geride kaldığı görülmektedir. Bazı Türk üniversiteleri ise sıralamalarda iyi yerlerde bulunmaktadır, ancak genel olarak performans düşüktür. Üniversitelerin misyon, vizyon ve kalite konularında daha fazla çalışması gerekmektedir. Türkiye'nin bilimsel üretkenliği artmış olsa da yayınların kalitesi düşüktür. Üniversitelerin sadece akademik başarıya odaklanmak yerine, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine de önem vermeleri gerekmektedir. Üniversitelerin özerkliği ve bilimsel yetiştirme mekanizmaları da iyileştirilmelidir. Ülke olarak beyin göçü vermek yerine, beyin göçü çeken bir ülke olmak için üniversitelerin atmosferini yeniden yeşertmemiz gerekmektedir. Yapay zeka, bilgi ve teknoloji çağında, çağa ayak uydurmalı ve çağın insanları olmalıyız.
Son Değerlendirmelere Göre Türkiye Üniversitelerinin Başarı Sıralamasındaki Yeri
Üzerinde yaşadığımız Dünyanın 194 devletinin her birinin sahip oluğu alt yapı, üst yapı ve birikimli kültürlerinin yaratıcıları o toplumun içinden çıkan yetenekli insanlarının ürettiği değerlerdir. İnsanlığın birkaç bin yıllık tarihinde insanın doğanın yasalarını deşifre etmesi öğrendiklerini geliştirdikleri anlatım dilleri yanı yazı yolu ile gelecek kuşaklara aktarmaktadırlar. İnsan bilgi üretmesi, ürettiği bilgiyi teknolojiye dönüştürmesi günümüzde daha sistematik olarak özerk üniversite ortamlarında farkındalığı yüksek, soyut zeka ve analitik düşünme becerileri yüksek, çok yönlü öğrenme yeteneği enerjisi olan insanlar tarafından yürütülmektedir.
Dünyadaki Gelişmiş Üniversiteler ve Etkili Bilim İnsanları Gelişmiş Ülkelerde Bulunmaktadır
Son yüz yılda 6 milyar daha çoğalarak 8 milyara varmış dünyamızda bazı toplumlar çok ileride bilgi ve teknoloji kullanırken, bazıları daha az kullanabilmektedirler. Günümüz eğitim düzeyi yüksek, kişi başı milli geliri yüksek, ömrü uzun, gelişmiş endeksinde önde olan ülkelerin ortak özelliği eğitim kaliteleri ve üniversitelerinin sahip olduğu sürükleyici insan gücü öne çıkmaktadır (Ortaş, 2022). Başta Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya, Almanya, Japonya, Çin, Kore, Rusya ve diğer Avrupa ülkelerde çok saygın ve nitelikli üniversiteler ve araştırma kurumları bulunmaktadır. Dünyada bugün 24 bin üniversite yaklaşık 7 milyon bilim insanı bulunduğu bilinmektedir. Ayrıca dünya genelinde birçok küçük üniversite, kolejleri ve özel uzmanlaşmış kurumlar mevcuttur. Sanayileşme ve bugünkü iletişim teknolojileri ve yapay zeka çağının yaratıcıları üniversitelerdeki çoğunluğu öğrencilik çağında olan genç dinamikler tarafından gerçekleştirilmişlerdir. Bilginin güç olduğu çağımızda, iyi üniversitelerde eğitim almak, bilgi teknoloji öğrenme konusu üniversiteleri yarıştırır durma getirmiştir. Üniversite eğitiminin paralı hale gelmesi yarışı daha da kızıştırılmış ve ülkeler ve ülkeler içindeki üniversiteler arasında kıran kırana bir yarış devam etmektedir. Doğal olarak Dünyada söz sahibi olma ideasında olan ülkemizde bu yarışta geride kalmamak için başında beri gelişmelerin farkında, ancak arzu ettiği yere gelemediği de bir gerçek.
En İyi Küresel Üniversiteler Sıralamasını Türkiye Üniversitelerin Yeri Nedir?
QS 2024 Dünya Üniversiteleri sıralamasında Türkiye'den 25 üniversitenin ilk 1500 sıralamasında yer almaktadır Sıralamada Ortadoğu Teknik Üniversitesi 336, İstanbul Teknik Üniversitesi 404'ncü, Koç Üniversitesi de 431'nci sıradan ilk 500 arasına yer allamaktadır. Bilkent'in 502, Boğaziçi'nin 514, Sabancı Üniversitesi'nin de 526'ıncı sırada yer almaktadırlar. Diğerlerinin puanları açıklanmamış. Ancak sıraları genelinde gerilerde yer almaktadır (Çizelge 1)
İstanbul, Hacettepe, Ankara ve Yıldız Teknik üniversitelerinin de içinde bulunduğu ilk 10 üniversitemiz sıralamada ilk 1000 üniversite arasına girdikleri görülüyor. Türkiye bilimsel makale üretimini son yıllarda artan üniversite sayısına göre görece artırdı. WOS verilerine göre 2022 yılında 78,859 Türkiye adresli yayın sayısı ile dünyada ilk 19-20 sıra aralığına ulaştığı görülüyor. Ancak yayınların çoğunluğu Q4 çeyrekte görülüyor olması doğal olarak dünya sıralamasında kalite ve yayınlarımız.
Son yıllarda üniversitelerin sıralamasına ayrıca ‘Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini gerçekleştirmedeki başarıları da dikkate alınmaktadır (https://www.
Çizelge 1. THE değerlendire kuruluşu tarafından 2023 yılı Birleşmiş Milletler “Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini gerçekleştirmedeki” başarıları değerlendirmesinde Dünya Üniversite sıralaması içinde Türkiye Üniversitelerinin Yeri.
Ayrıca The tarafından yapılan 50 veya daha geç üniversiteler sıralamasında Türkiye 47 üniversite ile en fazla üniversite sayısı ile ilgi gösteren ülke sıralamasında yer alıyor. Her ne kadar üniversitelerimin % 90’nından fazlası 1970’li yıllardan sonra kurulan geç üniversite olmasına karşın Koç üniversitesi 55. Ve Sabancı üniversitesi 89. Sırada kendilerine yer buluyorlar.
Neden Türkiye Üniversiteleri Hak Ettikleri Sıralamada Kendilerine Yer Bulamıyor
Ülkemizde ise maalesef gün geçtikçe üniversitelerimizin birçok değerlendirme kuruluşu tarafından yapılan sıralamalarında toplam puanlama verileri üzerinde gerilere doğru sıra kaybına uğradığımız görülüyor. Ortaş (2022) tarafından yapılan gelen değerlendirmede QS tarafından yapılan 2016-2021 yılları arasındaki sırlamada, ilk 500 üniversite içinde, Bilkent, Koç, Sabancı, ODTÜ ve Boğaziçi üniversiteleri yer almaktadırlar. Yapılan bütün değerlendirmelerde ITÜ, ODTÜ, Boğaziçi, İstanbul, Ankara, Ege üniversiteleri gibi yerleşik alt yapı ve akademik kadrolarına kıyasla sonradan kurulan Vakıf üniversitelerinden Koç, Bilkent, Sabancı gibi üniversitelerin başarısı hep öne çıkmaktadır.
Hemen belirtelim ki söz konusu birkaç vakıf üniversitesi kamu üniversitelerine göre biraz daha bağımız hareket etikleri için ve kendilerine gelecekte daha iyi bir yer edinmek için kendi öz ekonomik kaynaklarının da desteği ile daha sistematik hareket etiklerini düşünüyorum. En azından kendi karlarını alamda daha rahat hareket etmektedirler. Ali Utku Akçıl tarafından Herkese Bilim Teknoloji dergisi için hazırladığı “En etkili 200 bin bilim insanı içinde Türkiye’de 1202 kişi var” adlı analiz ettiği makalede bir takım ip uçları yakalayabiliriz. Yazıda etkili Türkiye adresli bilim insanlarının çoğunlukla belirli bilinen yerleşik Çizelge 1’deki üniversitelerden geldikleri görülmektedir. Türkiye adresli 1200 kişi içinde ilk 100 sırasındaki bilim insanları da yine aynı üniversitelerde çalıştıkları görülmektedir. Türkiye’nin en üniversitelerinin ortak özelliği ise, yerleşik akademik kültürleri olması yanında iyi öğlenciler tarafından tercih edilmeleri ve tabiri caiz ise marka (yıldız) nitelikte tanınan akademik kadrolara sahip olmalarıdır.
Üniversitelerin bir bütün olarak objektif ölçüler üzerinden ciddi bir değerlendirmeye alınması gerekliliği tarafımdan sıkça belirtilmektedir .Türkiye’nin yüzölçümü, nüfus ve ekonomik büyüklüğü ile bilimsel bilgi üretme, teknoloji ve yaşam etki etme bakımından beklenen yerde olmadığı veriler ile sabittir.
Türkiye üniversiteleri birçok alanda misyon ve vizyonu yeniden gözden geçirerek eğitim, araştırma, akademik ve hizmet çıktılarının kalitesini kapsamlı bir şekilde geliştirmesi gerekiyor. Mevcut üniversite atmosferi ve iklimi ne yazık ki Dünyada gördüğümüz atmosferden çok uzaklaştığı yönünde.
Her şeye rağmen son yıllarda Üniversitelerin dünyadaki gelişmeleri takip etikleri ve sıralamada kendine yer bulmak için girişimde bulundukları görülüyor (Çizelge 1 ve 2). Ancak üniversitelerin bütünlüklü bir bilimsel hedef ve izlemem mekanizması politikası çok görülmüyor. “Araştırma Odaklı Misyon Farklılaşması Projesi kapsamında YÖK, TÜBİTAK 30 gösterge üzerinden önce 15 şimdi 23 Araştırma Üniversitesinin performansları yıllık olarak değerlendirip izlenmektedir. Ancak 2016 yılından beri yapılan değerlendirme ve izleme sonuçlarının üniversitelerde pozitif yönden desteklendiği konusunda üniversite akademik çevreleri çokta tatmin olmuş değildir. Her yıl üniversitelere toplamda 250 milyon lira ve üniversiteler ise 3-5 milyon aralığında ek kaynak ayrıldığı belirtiliyor. Ancak mevcut kur durumunda ciddi bir projenin yürütülmesi bile imkân dahlinde değildir.
Ne Yapmalı?
Gelişmişliğin dinamosu olan üniversitelerin ayrıcalıklı özelliği temelde üniversite ortamının ve iklimini olabildiğince kendine özgü yapısı ve bünyesinde barındırdığı iyi yetişmiş, yetenekli öğretim üyesi ve öğrenciye bağlıdır. Ensesinde baskı görmeyen, kendi kararını kendisi veren, öğlencisinin ufkunun açılmasını sağlayan üniversite kampüslerinde yaratıcı beyinler çıkıyor, yeni bilgi üretiliyor. Yapay zeka, robot ve uzay çağından kopmamak için YÖK, TÜBİTAK, TÜBA, Bilim Akademisi, Üniversite Senatoları ve Yönetim organları ve ilgili paydaşları tez elden üniversitelerin mevcut verimlilik durumunu bağımsız olarak analiz etmesi gerekir. Mevcut üniversitelerin dünyadaki üniversite ölçeğinde özerk, bilgi üretmede ve yaymada bağımızı hareket edebilmesi, genç dinamiklerin üniversite ortamında yaparak, uygulayarak öğrendiği, kendini gerçekleştirdiği bir ortam ve iklim yaratılması ülkenin gelecekteki yetişkin beşerî sermayesi için kaçınılmaz görülüyor. Üniversitelerin YÖK ile birlikte bozulan özerk yapısı ile birlikte bilim insanı yetiştirme mekanizması ve/ya anlayışı-yapısı da zedelenmiştir. Son 40 yılda Türkiye Bilimsel Gelişmesi belki nicel olarak büyüdü ancak niteliği tam tersi geriledi. Yeniden asistan ve bilim insanı yetiştirme mekanizması beklenen dünya değerlerine kavuşturulması yanında nitelikli bilim gücünü içeride tutabilecek mekanizmaları geliştirmesi gerekir. Üniversitelerin başarısı ile nitelikli bilim insanı, öğrenci potansiyeli doğrudan ilişkili oluğundan beyin göçü veren değil, beyin göçü çeken bir ülke olmak için üniversite atmosferini yeniden yeşertmemiz gerekiyor.
Yapay-zeka, bilgi ve teknoloji çağında, Dünya ile yarışmak için yeni bir şey söylemek gerekiyor. Yoksa yapay-zeka robotlar yarın çoğumuzun işine de son veriri ve hepimizi de sollar geçer. Çağı yakalamak değil çağın insanı olmak, çağa katkı sunmak zorundayız.
Ortaş, İ., 2022. Dünya Ve Türkiye’de Üniversite Olgusuna Yaklaşımlar: Çukurova Üniversitesi Örneği. Anı Yayıncılık, Ankara.
Ali Utku Akçıl 2023. “En etkili 200 bin bilim insanı içinde Türkiye’de 1202 kişi var” Herkese Bilim Teknoloji Dergisi. Sayı 375. 8 Haziran 2023.