“Eğitim ve Örgütlenme” temasıyla 21 Ekim 2023 tarihinde Ankara’da MMO Eğitim ve Kültür Merkezinde gerçekleştirilen 2023 Öğrenci Üye Kurultayı'nın sonuç bildirisi açıklandı.

ÖĞRENCİ ÜYE KURULTAYI 2023 SONUÇ BİLDİRİSİ

2023 Öğrenci Üye Kurultayı, “Eğitim ve Örgütlenme” temasıyla 21 Ekim 2023 tarihinde Ankara’da MMO Eğitim ve Kültür Merkezinde gerçekleştirilmiştir. Kurultay başlıklarına yönelik olarak Şubelerimizde yapılan yerel kurultaylarda ortaya çıkan görüşler; öğrenci üye örgütlülüğü, ülkemizdeki mühendislik eğitimi, meslek alanlarımıza ilişkin gelişmeler ve üniversitelerde yaşanan sorunlara yönelik çözüm önerilerinin tartışıldığı Öğrenci Üye Kurultayı’na 17 Şube ve 45 üniversiteden, MMO Öğrenci Üye Yönetmeliğine göre Oda’ya üye olan 16 bin 350 öğrenci üyeyi temsilen 144 delege katılmıştır. Kurultayda yapılan sunumlar, konuşma ve tartışmalar sonucunda görüşler ortaklaştırılarak kamuoyuna duyurulmak üzere bu sonuç bildirisi oluşturulmuştur. 

Kurultay boyunca yapılan tartışmalar, söz alan delegelerin talepleri ve çözüm önerileri aşağıda yer almaktadır:

AKP iktidarı tarafından üniversiteler, bilim, eğitim ve araştırma kurumları olma nitelikleri yok edilerek, gün geçtikçe sermayenin göz bebeği haline gelen ticarethanelere dönüştürülmüştür. Mevcut iktidar tarafından bizzat yaratılan bu durum, öğrencilerin karşı karşıya kaldıkları geçinme, barınma, beslenme, yoksulluk gibi sorunlarla birlikte, akademik ve sosyal hayatlarını da gün geçtikçe zorlaştırmaktadır.

Her yaştan geçim sıkıntısı yaşayan yoksul insanlarla dolu olan ülkemizde, bu soruna en çok maruz kalanlar ve sorunun altında en çok ezilenler arasında öğrenciler ile toplumun genç kesimleri bulunmaktadır. Özellikle büyük şehirlere okumaya gelen öğrencilerin büyük bir kısmı, büyük hayallerle geldikleri bu şehirlerde çok zaman geçmeden ev kiraları, hayat pahalılığı, okul masrafları arasında sıkışmakta ve geçim derdine düşmektedirler. Bu durumdaki öğrenciler, derslere girmek yerine gündelik işlerde çalışmak, yarı zamanlı işlere girmek zorunda kalmakta ve süreç içerisinde okuldan ve derslerden uzaklaşmakla kalmayıp sosyal yaşamdan da kopma noktasına gelmektedirler. Yaşanılan bu bunaltıcı sorunların bir sonucu olarak, 14 Ekim 2023 tarihinde Anadolu Üniversitesi yemekhanesinde hayatına son veren Resul Alan gibi birçok arkadaşımızın yaşamları ellerinden alınmıştır.

Günümüzde, öğrencilerin en büyük sorunlarından birisi barınmadır. Öğrenciler kazandıkları üniversitelerin yurtlarında barınacak yer bulamamaları ve ekonomik kaygılardan dolayı kayıtlarını bile yaptıramaz hale gelmiştir. Yüksek ev kiraları, devlet yurtlarının yetersizliği ve yüksek özel yurt fiyatları, öğrencileri tarikat yurtlarına mecbur bırakmakta ve bu durum birçok gencin hayatının tarikatlar eliyle karartılmasına neden olmaktadır. 10 Ocak 2022 günü tarikat yurdunda gördüğü baskılar nedeniyle intihar eden Enes Kara arkadaşımızı ve daha nicesini unutmamamız, başka yaşamların da bu gerici karanlıkla karartılmaması için ivedilikle harekete geçmemiz ve gericilikle yaşamın her alanında mücadele etmemiz gerekmektedir.

Deprem bölgesindeki üniversitelerde okuyan arkadaşlarımız, depremden sonra fahiş fiyatlarla kiralanan evlerde yaşamaya, ekonomik güçleri yetmediği için kampüs içine yerleştirilmiş konteyner yurtlarda barınmaya mecbur bırakılmaktadır. Hali hazırda depremi bütün şiddeti ile yaşamış ve yeterli psikososyal desteği alamamış binlerce öğrenci, dersliklerinin yanına yerleştirilmiş konteynerlerde, hiçbir sosyal ve özel alanları olmaksızın eğitim hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır.

Üniversite eğitimi sadece derslerden ya da stajlardan ibaret olmayıp, üniversitelilerin farklı konularda tartışarak görüş alışverişinde bulundukları, değişik kesimlerden insanları, farklı düşünceleri ve içinde yaşamakta oldukları ülke ve dünyayı tanıyabilme fırsatı buldukları bir süreçtir. Gündelik ya da yarı zamanlı işlerle geçimini sürdürmeye çalışan öğrenciler, ne farklı insanlarla konuşmak için zaman, ne de şirketlere peşkeş çekilen kampüslerinde sosyalleşecek alanlar bulabilmektedirler. Aynı zamanda, arkadaşlarıyla birlikte zaman geçirebilecekleri, sinema, tiyatro, konser, müze, spor, gezi, yemek vb. sosyal etkinliklere de zaman ve bütçe ayıramayacak durumdadırlar.

Dünya sıralamalarında ilk 500’e giren bir üniversite olmasının bile şaşılacak bir duruma dönüştüğü Türkiye’de, üniversite eğitimi niteliksizdir. Fiziksel olanakları yetersiz olan, güncel bilimsel teknolojik gelişmelerden uzak ve nitelikten çok niceliğe önem veren üniversitelerimiz, ezbere dayalı eğitimleriyle, uygulamada karşılaştıkları sorunlara çözüm üretme yeteneğini yeterli derecede kazanamamış mezunlar vermektedir. Torpil olmadan girilemeyen, işçi sağlığı iş güvenliği önlemleri yetersiz olan stajlar ve yaptırılan angarya işler uygulama anlamında gerekli deneyimi kazandıramamaktadır. Mühendislik eğitiminin olmazsa olmazlarından uygulamalı eğitime önem gösterilmemekte ve teorik eğitim laboratuvarlarda yapılan deneylerle yeterince desteklenmemektedir.

Emeklilerin "Geçinemiyoruz" Protestosuna Polis Engeli Emeklilerin "Geçinemiyoruz" Protestosuna Polis Engeli

Öğrencilerin bilgisini artırmak için bir kurumda çalışarak geçirdiği dönem olarak tanımlanan staj eğitimi, günümüz Türkiye’sinde anlamını kaybetmiştir. Geçimini sağlamak için değil; teorik bilgi birikimini, pratik işleyiş içerisinde sınamak ve deneyim kazanmak için çalışan stajyer öğrenci, artık mühendislik stajı tanımından tamamen farklı bir konumdadır. Staj sürecini ucuz iş gücü olarak gören staj sistemi ve patronlar, emek sömürüsünü farklı bir boyuta taşımışlardır. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunları, ücret alamama, istenilen türde staj yeri bulamama, staj yerindeki işverenin ilgisizliği sebebiyle yeterli öğrenme olanağı bulamama, staj yerine ulaşım ve staj yapılan şehirde barınma problemleri ile yüz yüze kalmaktadır.

Günümüzde, özellikle imalat ve sanayi sektöründe, stajyer emeği, en ufak bir ücret dahi verilmeyen ve hatta bazı yerlerde sigortasız çalıştırma şeklinde gerçekleştirilen, acımasız bir sömürü biçimine dönüşmüştür. Patronlar için 1 işçi çalıştırmak yerine 4-5 stajyer öğrenci çalıştırmak çok daha avantajlı bir durum olarak görülmeye başlanmıştır. Bundan dolayı tüm emeği ile geçinen insanlar gibi, stajyerler de yoğun bir emek sömürüsünün altında ezilmekte ve stajın ana amacı olan bilgi ve tecrübe edinme kısmını gerçekleştirememektedir.

Özellikle son yıllarda artan kaynak ve kapasite sorunları, öğrencilerin gelecek kaygılarını artırırken gençleri bireysel çözüm yolu arayışlarına sürüklemektedir. Ne var ki sorunlar bireysel olmadığından, tek başına sorunlara karşı koymak veya kurtuluşu salt bireysel çabada aramak, temeli toplumsal olan bu sorunların çözümüne bir katkı sunmamaktadır. Örgütlü mücadelenin içerisinde yer alarak gücümüzün farkına varmamız ve bu yalnızlaştırmadan sıyrılarak el ele bu sorunların üstesinden gelmemiz gerekmektedir.

Mühendisler için meslek örgütlenmesi, toplumsal sorunlara kendi uzmanlık alanlarımız ve teknik birikimimiz çerçevesinde çözüm bulabilmek için şarttır. Gelişen teknoloji ve değişen koşullara ayak uydurulamaması nedeniyle, mesleğin değeri azalırken, popülist bir yaklaşımla her ile açılan ve hem fiziki koşullar hem de akademisyen kadrosu olarak gerekli nitelikten yoksun üniversiteler, mühendis enflasyonuna yol açmaktadır. Oda-meslek örgütlülüğünün zayıflatılmasına yönelik çabalar, sorunları daha da derinleştirmektedir. Tek taraflı iptal edilen SGK protokolü, mesleki denetim yetkilerinin kısıtlanmasına yönelik çabalar, yapı denetimlerinin özelleştirilmesi gibi gelişmeler Odanın etki alanını daraltmakta olup bu durum yalnızca mühendisleri değil tüm toplumu etkilemektedir.

Sonuç olarak, mühendislerin örgütlü olması, mesleklerinin etik kurallara uygun olarak yapılması hem toplumsal yaşama teknik katkılar sunar, hem de geleceği güvenli kılar ve toplumun aydınlanması ve dönüşümüne katkı sunar. Öğrenci Üye örgütlenmesi, bu sürecin temelini oluşturur. Bugünün öğrencileri yarının mühendisleri, Odamızın geleceği, bilimsel teknik gereklilik ve uygulamaların mesleki etik ilkelerinin toplum yaranına öğrenileceği ilk yerdir. Bu nedenle bizler toplum yararına olan her alanda mücadele ediyor ve bu mücadelenin öznesi olduğumuzu bir kez daha dile getiriyoruz.

Tüm bu belirlemelerle birlikte taleplerimiz aşağıdaki gibidir:

  • MMO üniversitelerde yaşanan sorunlara ve öğrencilerin kendiliğinden örgütlenerek verdiği tepkilere karşı daha dinamik hareket etmelidir.
  • Nitelikli ve iyi eğitim alabilmek yurttaşlık hakkımızdır. Eğitim her aşamada eşit, parasız, bilimsel, demokratik ve laik olmalıdır. Akademilerden uzaklaştırılan ilerici akademisyenler görevlerine iade edilmelidir. Eğitim hizmeti kamusallaştırılmalıdır. Genel bütçeden eğitime aktarılan pay yeterli seviyeye getirilmeli ve üniversite bütçelerinde bilimsel araştırmalara ayrılan pay artırılmalıdır.
  • SGK tarafından tek taraflı olarak feshedilen Mühendis Mimar Şehir Plancısı asgari ücret protokolü tekrar yürürlüğe girmelidir.
  • Üniversitelerde toplumsal gereksinimleri, üretimi, istihdamı ülkenin bilim ve teknoloji yeterliliğinin güçlendirilmesini temel alan eğitim politikaları yaşama geçirilmelidir. Sorgulayan, özgür düşünen, bilimsel olarak gelişen bir üniversite kimliği için ezberci eğitim ve baskıcı yöntemlerden vazgeçilmelidir.
  • Ezberci eğitim yerine öğrenmek, verileri kabul etmek yerine araştırma yeteneğini geliştirmek, teknik eğitimin yanında sosyal ve kültürel alanlarda da kendini geliştirebilmek, düşünen, araştıran, dayanışma duygusuna sahip, bilimsel kriterleri önemseyen, laiklik temelinde aydınlanmış öğrencilerin yetişmesi eğitimin en temel amaçları olmalıdır.
  • Özelleştirmelerden vazgeçilmeli, sermaye çevrelerine üniversitelerin hiçbir organ ve alanında yer verilmemeli, bilimi sermayenin tekeline sunan ve öğrencilerin ucuz işgücü olarak sömürüldüğü teknopark, teknokent gibi uygulamalara son verilmeli ve tüm işyerlerindeki staj koşulları köklü bir şekilde değiştirilmelidir.
  • Tüm sağlık hizmetleri yaygınlaştırılmalı ve öğrencilerin bu hizmetlerden ücretsiz faydalanmaları sağlanmalıdır. Üniversite bünyelerinde bulunan medikolar kapatılmamalıdır.
  • Barınma hakkı sosyal devletin en önemli görevlerindendir. Devlet, üniversiteler için yeni yurtlar inşa etmeli ve var olan yurtların şartlarını iyileştirmelidir. Yurtlardaki tüm hizmetler öğrencilere ücretsiz olarak sunulmalı, tarikat, cemaat vb. çağ dışı örgütlenmelerin yurtları kapatılmalıdır.
  • Depremden etkilenen bölgelerdeki üniversite yurtlarının inşası derhal hızlandırılmalıdır. “Konteynır yurtlar”da kalan öğrencilerin yaşam şartları iyileştirilmelidir.
  • Öğrencilere verilen bursların miktarı enflasyon oranında her yıl içerisinde belli aralıklarla artırılmalı, öğrencilerin eğitimlerini devam ettirmek için gereksindiği tüm ihtiyaç kalemleri (barınma, beslenme, ulaşım, kitap, teçhizat, vb.) ücretsiz olarak sağlanmalıdır.
  • Öğrenci Komisyonları TMMOB’nin ve MMO’nun gelenek ve ilkelerine sahip çıkarak ve sadece sürece göre örgütlenen değil, kendisinin de süreci örgütlediği bir yöntem ile çalışmalıdır.
  • MMO öğrenci örgütlülüğünün üniversitelerde geliştirilmesi için daha fazla mesleki, kültürel, sosyal etkinlikler düzenlenmelidir. Oda’nın akademisyenlerle kuracağı organik bağlar ile öğrenci üye örgütlülüğünün üniversitelerde daha fazla yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
  • Toplumdaki cinsiyet eşitsizliği sürdükçe meslek alanlarımızdaki eşitsizlikler son bulmayacaktır. Bu bilinçle hem toplumsal alanda hem de meslek alanlarımızda sesimizi çoğaltmak adına örgütlü mücadelemizi güçlendirici çalışmalar örülmeli, TMMOB bünyesinde yer alan kadın komisyonları ile dayanışma halinde bu çalışmalar güçlendirilmelidir.
  • TMMOB ve bağlı Odalarının, üniversitelerdeki mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı meslek dallarında, lisans ve yüksek lisans öğreniminin ve eğitim programlarının oluşturulması, kontenjanların belirlenmesi, yeni fakülte ve bölümlerinin açılması süreçlerinde görüşü ve onayı alınmalıdır. Altyapısı ve imkânları yetersiz üniversiteler açılmamalıdır.
  • Uygulama, mühendislik eğitiminin vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu doğrultuda derslerde anlatılan teorik bilgiler laboratuvar uygulamaları ile desteklenmelidir.
  • Stajyer alan firmalar üniversiteler, bakanlıklar ve meslek odaları tarafından denetlenmeli ve staj süreci stajyer öğrenciler tarafından bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Stajyerlere gerekli mesleki bilginin aktarılması bu denetlemeler ile garanti alınmalı, stajyerlerin emeğinin karşılığı olan ücretleri ve sigortalanmaları güvence altına alınmalıdır.
  • Üniversitelerde eğitim gören engelli öğrencilerin kampüslerde, fakültelerde hayatlarını kolaylaştırmak için gerekli çalışmalar hala yapılmamaktadır. Okullara ulaşım sağlayan otobüsler, yollar yanı sıra tuvaletler, yurtlar ve fakülteler, engelli öğrencilerin de eğitimlerini sürdürebilecekleri şekilde düzenlenmelidir.
  • Eğitimdeki problemlerin giderilmesi için bireylerin eğitim sürecinde tarafsız, nitelikli ve özgürlükçü bir sistemle kendini daha iyi bir biçimde tanımlayabilmesi sağlanmalıdır. Üniversiteler üzerindeki baskıcı gerici abluka kaldırılmalı, üniversiteler her türlü düşüncenin dile getirilebildiği özgür ve özerk kurumlar haline getirilmelidir. Üniversite öğrencileri üzerindeki polis ve soruşturma baskısı son bulmalı ve tutuklu öğrenciler serbest bırakılmalıdır.
  • YÖK’ün baskıcı, piyasacı, gerici niteliği AKP ile birlikte daha da derinleşmiştir. Demokratik eğitim ve özerk bir üniversite için YÖK kapatılmalıdır.
  • Üniversitelerde söz ve karar hakkı, üniversitelerin üç ana unsuru olan öğretim üyeleri, üniversite emekçileri ve öğrencilerde olmalıdır. Sermaye çevreleri ve siyasi iktidara üniversitenin hiçbir organında yer verilmemelidir. Üniversite organlarının oluşumu, üniversite bileşenlerinin dengeli ve eşit katılımını sağlayacak biçimde düzenlenmelidir. Üniversite içinde alınacak kararlar, tüm üniversite bileşenlerinin içerisinde olduğu katılımcı mecralarda alınmalıdır.
  • İnsan yaşamı ve doğal dengenin korunmasına yönelik TMMOB ve bağlı Odaların görüşleri ve çalışmaları dikkate alınarak uygulamaya geçirilmeli, halk ve çevre sağlığını tehdit eden, rant için yapılan gereksiz ihaleler derhal durdurulmalıdır.
  • Irkçılığın ve gericiliğin pompalandığı ülkemizde, ayrımcı politikalara son verilmeli, zorunlu din dersleri kaldırılmalı, her yurttaşa ana dilde ve eşit eğitim hakkı tanınmalı, savaşa ve silahlanmaya ayrılan bütçe eğitim, sağlık, bilim ve tekniğe ayrılmalıdır.
  • Anayasal bir meslek örgütü olan TMMOB’ye yapılan baskılar üniversitelerimizde öğrenci komisyonlarımızın faaliyetlerini kısıtlamakta ve hatta bazı üniversitelerimizde doğrudan engellenmektedir. Bu baskılara derhal son verilmelidir.
  • TMMOB’nin İl Koordinasyon Kurulları kanalıyla farklı Odaların öğrenci üyeleri arasındaki dayanışma güçlendirilmelidir.

Tüm meşruluğuna rağmen MMO’nun üniversitelerde çalışmalarının engellenmeye çalışılmasını ve kısıtlanmasını kabul etmiyoruz. Yukarıdaki talep ve kararlar, bilimsel, laik, özerk, demokratik üniversite ve özgürlük mücadelemizin altyapısını oluşturmak açısından önemlidir. Bu temelin pekiştirilmesi ve bugün tartışılan konuların uygulamaya koyulmasının sağlanması, MMO Öğrenci Üye Örgütlülüğünün görevidir. Aldığımız kararları hayata geçirmek amacıyla tüm üniversitelerde çalışmalarımızı artıracağımızı ve aydınlık bir gelecek için mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyuna duyururuz.

BOŞUNA OKUMUYORUZ, BİZE DAYATILAN BU DÜZENİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ!

YAŞASIN TMMOB, YAŞASIN MMO, YAŞASIN ÖĞRENCİ ÜYE ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZ!

Editör: Haber Merkezi