Bu yazıyı, hayatı boyunca emeğin, dostluğun ve onurun en güzel temsilcilerinden biri olan canım arkadaşım, dostum, abim Mehmet Ali Olgunbaş'ın anısına yazıyorum. Özlemin yüreğimizde, adın mücadelemizde yaşayacak.
1 Mayıs’ta Emek ve Onurun İzinde
Her yeni gün, milyonlarca insan, henüz uyanmamış sokaklara umutlarını, alın terlerini ve sessiz çığlıklarını taşıyor. İnsanca bir yaşam için sabahlara karşı uyananlar; fabrikaların, atölyelerin, tarlaların, hastanelerin, okulların görünmeyen kahramanları... Onlar, hayatı elleriyle kuran, emeğiyle dünyayı döndürenler.
Ama birileri, gözümüzü bile kırpmadan çalıyor düşlerimizi.
Kimi zaman bir asgari ücret bordrosunda,
kimi zaman fazla mesaiye zorlanan yorgun bedenlerde,
kimi zaman sendikasız bırakılan seslerde,
kimi zaman da yoksullukla terbiye edilmeye çalışılan umutlarda...
Bize ait olanı, alın terimizin karşılığını gasp edenler; sadece emeğimizi değil, geleceğe dair umutlarımızı da çalıyor. İşte bu yüzden, düşlerimizi çalanlar düş yüzü görmesin!
1 Mayıs, sadece bir takvim günü değil.
1 Mayıs, yüreklerimize kazınan büyük bir direnişin, emeğin onurunun adıdır.
1 Mayıs, kimliğimizdir, geleceğimizdir, sözümüzdür.
Tüm dünyada aynı anda yükselen "eşitlik", "adalet", "özgürlük" haykırışıdır.
Bu yıl da meydanlara yürürken omuz omuza olacağız.
Ellerimizdeki pankartlar, dilimizdeki türküler, gözlerimizdeki kararlılıkla...
Çünkü biz;
-
Açlığı, sefaleti, işsizliği kader olarak kabul etmiyoruz.
-
İnsanca çalışma koşulları, adil bir ücret ve sosyal adalet istiyoruz.
-
İş cinayetlerinin, sendikasızlaştırmanın, taşeron düzeninin son bulmasını talep ediyoruz.
-
Emeğin sadece bir üretim aracı değil, bir insanlık onuru olduğunu haykırıyoruz.
Ve biliyoruz ki:
Başka bir dünya mümkün!
Daha adil, daha eşit, daha özgür bir yaşam kurmak elimizde.
Düşlerimize sahip çıktığımız sürece, kimse onları bizden çalamayacak.
1 Mayıs'ta sadece işimizi, aşımızı değil, düşlerimizi de savunacağız!
Özgürlük için, adalet için, kardeşlik için,
İnsanca bir yaşam için:
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın emek ve dayanışma!