Suriye’de yönetim değişikliği olduktan sonra farklı inanç ve etnik kökene sahip insanların barış içinde yaşayacakları ve insan haklarına saygı duyulacağı mesajları verilmişti. Yeni yönetimin (Heyet Tahriri Şam-HTŞ) geçmişte yaptıklarına bakınca bu söylem pek inandırıcı gelmese de Suriye’de yaşayan Aleviler bu söyleme inanmış ve silahlarını teslim etmişlerdi.
Ancak HTŞ’nin mezhepçi yaklaşımını göstermesi fazla zaman almadı ve silahlarını teslim eden Aleviler bir bir öldürülmeye başlandı. Bu katliamları görmezden gelenler olayları “münferit” olarak yorumladılar.
Oysa Alevi soykırımının ayak sesleri yeniden duyulmaya başlamıştı bile…
Türk Dil Kurumu soykırımı, “Bir insan topluluğunu ulusal, dinsel vb. sebeplerle yok etme” olarak tanımlıyor. Suriye’de yaşayan Alevilere yapılan tam da budur!
Suriye’deki Aleviler bu günlerde kitlesel olarak katledilmeye başlayınca, yükselen sesler karşısında Dışişleri Bakanlığımız kendini bir açıklama yapmak zorunda hissetti ve
“Suriye’de güvenlik ve istikrarın tesisi amacıyla yoğun bir gayret ortaya konulmaktadır. Böylesi kritik bir dönemde, Lazkiye ve çevresinde yaşanan gerilim ve güvenlik güçlerinin hedef alınmış olması, Suriye’yi geleceğe birlik ve beraberlik içinde taşıma yolundaki çabalara zarar verebilecek niteliktedir.
Bu tür kışkırtmaların, Suriye’nin ve bölgemizin huzuruna karşı bir tehdit haline gelmesine izin verilmemelidir.
Suriyelilerin barış ve refah içinde yaşama hakkını hedef alan her türlü eylemin karşısındayız. Türkiye, Suriye halkının ve yönetiminin yanında olmaya devam edecektir.” dedi.
Keşke hiç açıklama yapılmasaydı! Belki Hükümetimizin HTŞ’ye ‘dur’ diyeceği umudu korunurdu.
Bakanlık Alevilerin değil de, güvenlik güçlerinin hedef alındığını belirtiyor ve katliamların “kışkırtma” sonucunda olduğunu ima ederek Suriye halkıyla birlikte bu katliamları yapan “yönetimin” de yanında yer almaya devam edeceğini söylüyor.
Umarım bu yanlıştan derhal vazgeçilir.
Umarım AKP Hükümeti bir kez daha mezhepçilikle sınanmaz!
Umarım Devletimiz bu soykırıma seyirci kalmaz!
Kendi soyundan veya inancından olanlar katledildiğinde tepki göstermek her beşerin işidir, farklı etnik köklere veya inanca sahip olanların katline ses çıkarmak ise insan olanın işidir.