Demokrasinin Yeni Yüzü: Katılımcılık
Demokrasi, uzun bir dönem boyunca yalnızca temsili kurumlar üzerinden şekillendi. Halk dört ya da beş yılda bir sandığa gider, seçtiği temsilciler onlar adına karar verirdi. Ancak bu model, özellikle günümüzde ortaya çıkan sosyal eşitsizlikler, temsil krizleri ve siyasal kutuplaşmalarla birlikte yeterli olmaktan çıktı. İnsanlar artık sadece seçmek değil; karar alma süreçlerine doğrudan katılmak, kendi yaşamlarına dair söz hakkı sahibi olmak istiyor. Bu noktada katılımcı demokrasi, çağdaş yönetim anlayışının vazgeçilmez bir parçası haline geliyor.
Sivil Toplum: Katılımcılığın Temel Aracı
Katılımcı demokrasinin en önemli aktörlerinden biri hiç şüphesiz sivil toplum örgütleridir. Bu örgütler; çevre, kadın hakları, çocukların korunması, insan hakları, eğitim ve sağlık gibi toplumsal meselelerde aktif rol alarak hem yurttaş bilincini yükseltir hem de kamu politikalarının şekillenmesine katkı sunar. Sivil toplum, devlet ile birey arasında bir köprü işlevi görerek yurttaşların hem kendi taleplerini örgütlü biçimde ifade etmelerini sağlar hem de toplumun daha eşitlikçi, şeffaf ve katılımcı bir yapıya evrilmesinde öncü rol üstlenir.
Sosyal Demokrasi: Katılımcılığı Teoriden Uygulamaya Taşıyan Güç
Katılımcı demokrasi idealinin hayata geçirilmesinde en büyük ideolojik altyapıyı sağlayan yaklaşım ise hiç kuşkusuz sosyal demokrasidir. Sosyal demokrasi, bireysel özgürlüklerin korunmasını savunurken aynı zamanda devletin sosyal eşitsizlikleri gidermek için aktif rol almasını da temel ilke kabul eder. Bu yaklaşım, sadece sosyal haklara erişimle sınırlı değildir. Aynı zamanda halkın yönetime katılması, denetlemesi ve siyasal süreçlerde etkili bir rol üstlenmesini de kapsar. Sosyal demokrasi, katılımcılığı bir "seçenek" değil, demokrasi kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak görür.
Türkiye’de Sivil Toplumun Gelişimi ve Engelleri
Türkiye’de sivil toplumun gelişimi, tarihsel ve siyasal koşullar nedeniyle kesintili ve sınırlı olmuştur. Özellikle 1980 darbesi sonrasında sivil toplum üzerindeki baskılar, örgütlenme hakkını zayıflatmış; pek çok STK ya kapatılmış ya da etkisiz hale getirilmiştir. 1990’larla birlikte insan hakları hareketi, kadın mücadelesi, çevre bilinci ve gençlik örgütlenmeleriyle sivil toplum yeniden canlanmaya başlamıştır. Ancak özellikle son yıllarda artan otoriterleşme eğilimleri, yasal kısıtlamalar, finansal kaynaklara erişimin zorlaşması ve hedef gösterme gibi uygulamalar nedeniyle sivil toplum yeniden ciddi bir baskı altında kalmıştır.
Sosyal Demokrat Belediyeler ve Sivil Toplum İşbirliği
Buna karşın Türkiye’de bazı sosyal demokrat yerel yönetimler, katılımcı yönetim anlayışını benimseyerek sivil toplumla güçlü iş birlikleri kurmuştur. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kurduğu İstanbul Planlama Ajansı, karar alma süreçlerine STK’ları ve uzmanlık gruplarını dahil etmesiyle dikkat çeker. Kadıköy, Şişli, Nilüfer, Çankaya gibi sosyal demokrat belediyeler; gençlik meclisleri, kadın danışma merkezleri, yurttaş bütçesi uygulamaları ve mahalle forumları gibi katılımcı araçlarla sivil toplumun gücünü yerel yönetime entegre etmeye başlamıştır. Bu uygulamalar, sosyal demokrasinin katılımcılığı nasıl kurumsallaştırabileceğine dair umut verici örneklerdir.
Uluslararası Sosyal Demokrat Sivil Toplum Kuruluşları
Dünyada da sosyal demokrasi ekseninde çalışan birçok güçlü sivil toplum kuruluşu bulunmaktadır. Almanya merkezli Friedrich Ebert Stiftung (FES), sosyal adalet, gençlik katılımı ve demokratikleşme üzerine yüzlerce ülkede program yürütmektedir. Party of European Socialists (PES), sadece partiler arası değil; aynı zamanda gençlik, kadın ve emek örgütlerini içeren bir sivil toplum ağıdır. Progressive International gibi oluşumlar da, sosyal demokrasi ve ilerici siyaset etrafında küresel ölçekte kolektif hareketi desteklemektedir.
Türkiye’de Sosyal Demokrat STK’lara Örnekler
Türkiye’de bu alanda öne çıkan bazı sivil toplum kuruluşları şunlardır:
-
Sosyal Demokrasi Derneği (SDD): Sosyal demokrat ideolojinin kuramsal zeminini güçlendirmek, genç kadrolar yetiştirmek ve kamuoyunda bu anlayışa dair farkındalık oluşturmak amacıyla faaliyet yürütmektedir.
-
Genç Düşünce Enstitüsü: Gençlerin karar alma süreçlerine katılımı, iklim adaleti, sosyal haklar ve demokratik katılım üzerine projeler yürüten, gençlik temelli sosyal demokrat bir oluşumdur.
-
Demos Araştırma: Demokratikleşme, barış politikaları, yerel katılım ve hak temelli araştırmalarda sosyal demokrasi perspektifini temel alan özgün çalışmalar yürütmektedir.
Katılımcı demokrasi; halkın sadece temsil edilmediği, aynı zamanda yönetime doğrudan katıldığı bir sistemdir. Sivil toplum ise bu katılımın kurumsal ve sürdürülebilir hale gelmesinde temel aktördür. Sosyal demokrasi de bu ilişkiyi sadece destekleyen değil, kurumsallaştıran bir ideolojidir.
Türkiye’nin demokratikleşme yolculuğu; güçlü, bağımsız ve sosyal demokrat ilkelerle çalışan bir sivil toplumun inşasıyla mümkün olacaktır. Çünkü siyaset halk içinse, halkla birlikte yapılmak zorundadır.
--
Muratcan IŞILDAK