Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2019/5073 E. ve 2020/3938 K. sayılı kararında, erken tahliye nedeniyle mahrum kalınan kira bedelinin likit bir alacak olmadığı ve bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği yönünde önemli bir değerlendirme yapılmıştır. Bu karar, kira hukuku ve icra hukukunun kesişim noktasında emsal nitelikte bir içtihat olarak öne çıkmaktadır.

Likit Alacak Kavramı ve Mahkemenin Değerlendirmesi

Likit alacak, miktarı ve vadesi belirli, borçlu tarafından tek taraflı olarak hesaplanabilecek nitelikteki alacaklardır. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit olması gerekmektedir. Somut olayda, kiraya verenin, kiracının erken tahliyesi nedeniyle mahrum kaldığı kira bedelini talep ettiği anlaşılmaktadır. Ancak Yargıtay, erken tahliye nedeniyle oluşan kira alacağının tazminat niteliğinde olduğunu ve kesinleşmiş, belirli bir alacak olarak kabul edilemeyeceğini belirtmiştir.

İcra İnkar Tazminatının Şartları

İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesi gereğince, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için aşağıdaki şartların oluşması gerekir:

  1. Borçlunun icra takibine itiraz etmiş olması,

  2. Alacaklının, itirazın iptali davasını kazanarak alacağının varlığını mahkeme kararıyla ispat etmesi,

  3. Alacağın likit nitelikte olması.
    Somut olayda, alacağın likit olmadığı değerlendirilmiş ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

Türk Borçlar Kanunu m. 325 ve Kiraya Verenin Yükümlülükleri

Türk Borçlar Kanunu’nun 325. maddesine göre, kiracı kira süresi dolmadan taşınmazı tahliye ederse, kiraya verenin makul bir sürede yeni bir kiracı bulmak için çaba göstermesi gerekmektedir. Ancak somut olayda kira sözleşmesinde, kiracının üç ay öncesinden bildirimde bulunarak tahliye hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. Bu durumda, mahkeme tarafların sözleşme serbestisi çerçevesinde belirlediği makul süreyi dikkate almıştır.

Sözleşme Şartlarının Bağlayıcılığı

Mahkeme, sözleşmede belirlenen "makul süre" şartını dikkate alarak, kiracının erken tahliyesi nedeniyle sorumlu olduğu sürenin, sözleşmede belirtilen üç ay ile sınırlı olması gerektiğine karar vermiştir. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi’nin yedi aylık kira bedelinin ödenmesi gerektiğine ilişkin kararı Yargıtay tarafından hukuka aykırı bulunmuş ve bozma kararı verilmiştir.

Kararın Emsal Niteliği ve Sonuç

Bu karar, kira hukukunda kiracının erken tahliyesi nedeniyle doğan kira alacaklarının tazminat niteliğinde olduğunu ve likit alacak sayılmayacağını ortaya koymaktadır. Aynı zamanda, icra inkar tazminatı bakımından likit alacak şartının önemini bir kez daha vurgulamaktadır.

Avukat Gizem Gül Uzun’un Karara İlişkin Yorumu:

“Evet, bu ifade genelde doğru bir hukuki düzenlemeye dayanır. Erken tahliye nedeniyle mahrum kalınan kira bedeli, likit bir alacak olmadığından icra inkar tazminatı verilmesi mümkün değildir. İcra inkar tazminatı, borçlunun icra takibini haksız yere reddetmesi durumunda, alacaklıya verilen bir tazminat türüdür. Ancak, erken tahliye nedeniyle mahrum kalınan kira bedeli genellikle likit bir alacak olarak kabul edilmez. Çünkü kira bedeli, kiracının bir sözleşmeye dayalı olarak ödemesi gereken bir tutar olsa da, bu bedel zaman içinde ödenmesi gereken bir borçtur ve henüz tamamlanmamış bir ödeme söz konusudur.”

Sonuç olarak, bu karar, kira sözleşmelerinde taraflar arasındaki sorumluluk dengesini koruyarak, alacakların likiditesi konusundaki kriterleri netleştiren önemli bir içtihat olarak değerlendirilmektedir.