İşten çıkış kodları, iş hukukunun önemli bir parçası olarak, işçi ve işveren arasındaki çalışma ilişkilerinin sona erme nedenlerini düzenleyen ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından belirlenen bir sistemdir. Ancak bu sistem, günümüzde hem işçi hem de işveren açısından suistimale açık bir hale gelmiştir. İşçiye yönelik peşin bir ceza mekanizması ve işveren için bir baskı ve pazarlık aracı olarak kullanılmaktadır.

SGK genelgesine göre işten çıkış nedenlerini açıklayan toplamda 50 farklı fesih kodu bulunmaktadır. Bu kodlar, işverenin SGK’ya işten çıkış bildiriminde bulunurken kullanmak zorunda olduğu yasal zorunluluklardır. Ancak, uygulamada ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır:


1.Yeni İş Başvurularında Ayrımcılık ve Mağduriyet:
İşçiler, işten ayrıldıktan sonra yeni bir iş başvurusunda bulunurken, fesih kodu engeliyle karşılaşmaktadır. Pek çok işveren, işe alım sürecinde işçinin e-Devlet’teki fesih kodu kaydını inceleyerek karar vermektedir. Bu durum, işçilerin yeni iş bulma şansını büyük ölçüde kısıtlamakta ve kariyerlerine zarar vermektedir. Örneğin, “Kod 42-46” gibi ağır işten çıkarma nedenleri (ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışlar), işçinin kariyerini tamamen bitirebilmektedir.

2.İşverenin Keyfi Uygulamaları ve Kötü Niyet:
Mevcut sistem, fesih kodlarının işverenin takdirine bırakılmasına neden olmaktadır. İşveren, işçinin işten çıkışını kendi menfaatine uygun bir şekilde manipüle ederek işçiye baskı yapabilmektedir. Örneğin, “fesih kodunu olumsuz girerim, bir daha iş bulamazsın” tehdidiyle işçiden tazminatından vazgeçmesini ya da istifa dilekçesi vermesini talep edebilmektedir.

3.İşçilerin Sosyal ve Psikolojik Zararları:
Fesih kodlarının kötüye kullanımı, sadece işçinin ekonomik durumunu değil, aynı zamanda sosyal itibarını da zedelemektedir. İşçiler, çevrelerinde dışlanma ve yargılanma gibi durumlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu durumun sonucunda, psikolojik bunalıma giren ve hatta intihar eden işçilerin olduğu da bilinen bir gerçektir.

4.    İşverenin Hukuki Sorumluluktan Kaçınması:
İşverenlerin fesih kodlarını hatalı veya kötü niyetle bildirmesi durumunda herhangi bir cezai yaptırımla karşılaşmamaları, sistemin en büyük eksikliklerinden biridir. Bu durum, işverenin keyfi davranışlarına zemin hazırlamakta ve işçiyi savunmasız bırakmaktadır.

Bu sorunların çözümü için iş hukuku ve sosyal güvenlik mevzuatında kapsamlı bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Neler yapılabilir; 


1.İşverenlere Cezai Yaptırım Getirilmesi:
İşverenlerin fesih kodlarını keyfi ve kötü niyetle kullanmalarını önlemek için ağır cezai yaptırımlar uygulanmalıdır. İşverenin kasıtlı olarak yanlış fesih kodu bildirmesi durumunda, hem idari para cezası hem de cezai sorumluluk doğurmalıdır.

2.İşçiye Düzeltme Hakkı Tanınması:
İşçiye, işverenin hatalı veya kötü niyetli fesih kodu bildirimi yaptığı durumlarda tek taraflı olarak düzeltme hakkı tanınmalıdır. Bu süreç, SGK tarafından denetlenmeli ve hızlı bir şekilde sonuçlandırılmalıdır.

3.Fesih Kodlarının Gizliliği:
İşçilerin fesih kodlarının, yalnızca yargı mercileri veya yetkili kurumlar tarafından görülebilmesi sağlanmalıdır. Yeni işverenlerin bu bilgilere erişimi sınırlandırılarak işçilerin ayrımcılığa uğramasının önüne geçilmelidir.

4.İşten Çıkış Sürecinin Şeffaflaştırılması:
İşten çıkış sürecinde, işçi ve işveren arasında yapılan işlemler daha şeffaf hale getirilmelidir. Özellikle, fesih kodu gibi kritik bilgiler tarafların mutabakatıyla belirlenmeli ve yasal bir güvence altına alınmalıdır.

İşten çıkış kodları, iş hukuku açısından gerekli bir düzenleme olmakla birlikte, kötüye kullanımı önleyecek mekanizmalarla güçlendirilmelidir. İşçinin hayatı ve onuru, işverenin keyfi uygulamaları nedeniyle zarar görmemelidir. Bu nedenle, iş hukukunda yapılacak yeni düzenlemelerle işverenin kötü niyetli davranışlarının önüne geçilmeli ve işçi hakları korunmalıdır. Bu konuda toplumun tüm kesimlerinin desteğiyle hareket edilmesi, daha adil bir çalışma hayatının temelini atacaktır.

Unutulmamalıdır ki, işçi de işveren de bu ülkenin insanıdır. Adaletin, her iki taraf için de eşit şekilde sağlanması toplumsal barış için elzemdir.