Kahramanmaraş depremi ile birlikte bina ve inşaat güvenliği en çok merak edilen konular haline geldi. Binanın yapım aşamasındaki tüm iş ve işçilik hizmetlerinin önemi ve değeri gün yüzüne çıktı. Adana İnşaat Ustaları Esnaf ve Sanatkarlar Odası başkanı sayın Cuma Bozkurt ile bir araya geldik..
Cuma Bozkurt başkanın açıklamaları endişelerimizi daha da arttırdı. Anladık ki inşaat dünyası bilimsel yeterlilik ve beklenen tecrübede değil. Birçok başlıkta geleneksel ve kontrolsüz imalat söz konusu.
Başkanın beyanlarının bir kısmını olduğu gibi yazımıza alıyoruz;
- “İnşaat işinde çalışan Taşeronların büyük bir kısımı kayıt dışı iş yapmakta ve işçi çalıştırmaktadır.
- İnşaatlarda Oda kaydı ve belgesi olan usta ve işçiler yerine daha düşük ücretli belgesiz, eğitimsiz işçi ile mülteci ve sığınmacılar çalıştırılmaktadır.
- Adana da inşaat işçilerinin % 20’si sığınmacı ve mültecidir.
- İnşaat işinde çalışan usta ve işçilerin yarıdan fazlasının oda kaydı, belgesi ve eğitimi yoktur.
- İnşaat işinde çalışan işçilerin % 50 si sigortasız çalıştırılmaktadır.
- İnşaat işçilerinin ücretleri düşük ve düzensizdir. Çalışma saatleri normal mesai saatlerinin üzerindedir ve işçilerin güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı bulunmamaktadır. Sosyal güvenceleri yoktur.
- İnşaat işinde çalışan işçilerin belge ve kayıtları incelenmeli ve sorulmalıdır. Kayıtsız ve belgesiz usta çalıştırılması suçtur. İşçilerin kayıt ve belgelerinin yeterliliği konusunda gerekli denetimler yapılmamaktadır. Mevcut kurs ve eğitim programları belli bir disiplinde değildir ve hiç kursa gitmeden belge alan işçi ve ustalar mevcuttur.
- Sertifaklı ve kayıtlı çalışmayan inşaat işçileri büyük bir risk teşkil etmektedir. İşi bilmeyen elektrik ustası, tesisat ustası bilgisizlikten birçok inşaatta kolonu ve kirişi kesip taşıyıcı güce zarar vermektedir.
- Müteahhitlerin çoğu demir bağlanması işini kontrol etmez. Sorumlu mühendis de denetim ve kontrol için ücret alamadığı için o da inşaata düzenli gidip demir ve beton kontrollerini yapmaz. Bu inşaat için büyük bir risktir.
- Belediyelerin her aşamada binayı kontrol etmeleri gerekmektedir. Ayrıca 5 yılda bir bina ilgili belediye mühendisleri ve teknikerleri tarafından kontrol edilmelidir. Kolon kesilmiş mi ? Kiriş kırılmış mı? Binada ruhsata aykırı eklenti var mı? Dükkan ve işyerleri kontrol edilmeli.”
Deprem felaketiyle bir kez daha anladık ki, Türkiye’deki kalitesiz binaların sorunu sadece eksik malzeme ya da zemin problemi değilmiş, inşaatlarda çalışanların eğitimindeki eksikliğin de bu tabloda büyük payı mevcuttur.
Avrupa da bir kalfanın kazanacağı aylık ücret 3 bin-4 bin euro civarında, usta ise 4 bin - 5 bin 500 euro alıyor. Vasıfsız işçi dediğimiz, yeteneğine, becerisine ve çalıştığı saate bağlı olarak yaklaşık 3 bin 500 euro kazanabiliyor.
Avrupa da inşaat ustası olabilmek için ciddi sınav ve stajlardan geçmek gerekiyor.Bu kurs ve eğitim ücreti yaklaşık 10.000 EURO sınırlarındadır.
Depremin yaşandığı Hatay'da 500 binayı inceleyen inşaat mühendislerinden Suat Torun, taşeron ve ustaların eğitilmesi gerektiğine değinerek, yıkıma sebep olan hataların zayıf kolon, düz demir kullanımı ve taşıyıcı elemanlara verilen zararlar gibi nedenler olduğunu açıklamıştır.
Velhasıl binalarımız eğitimli kafa ve ellerin ürünü olmadığı açıktır. İnşaat işçilerine gerekli değer ve önem verilmemiştir. Binalarımız gerekli kalite ve güvene sahip değildir. Özellikle 2000 yılından önce yapılan binalar büyük risk taşımaktadır. İşçilik, demir ve beton kalitesi son derece yetersizdir. Adana ve Türkiye çok riskli deprem bölgesidir. Mevcut binalarla hayati tehlike içindeyiz. Türkiye kötü yönetildiğinden her alanda sorunlu ülke haline geldi. Mevcut iktidar ve yönetim anlayışı bilime ve insana değer vermemiştir. Ülkemizde yeni bir başlangıç için ciddi bir zihniyet ve yönetim değişikliğine ihtiyaç vardır. Sağlam ve doğru gelecek için her yurttaşın sorumluluğu ve görevi mevcuttur. Oturduğumuz aile evimiz ile büyük evimiz olan Türkiye’yi korumak ve güvenli hale getirmek zorundayız.
İnsan uyur fay uyumaz. İhmal etme ve unutma hakkımız kalmamıştır.