Pazar günü alışveriş için ayakkabı mağazasına girdik. Eşim, kızımla birlikte ayakkabı denerken beklemekten sıkıldım ve mağazaya birkaç kez giriş-çıkış yaptım. Mağaza çalışanı işçi son girişimde uyardı: ''Abi, lütfen ya içeride durun ya da dışarıda. Her girişiniz sayılıyor ve mağazaya giren kişi sayısı artıyor, kapıda sayaç var. ''Mağaza sahibi günün teknolojik imkanlarını kullanarak işçiyi gözetlemek ve kontrol etmek için tertibatı kurmuş. Mağazaya giren kişi sayısına göre satıcının başarısı, performansı ve verimliliği değerlendiriliyormuş. Mağazaya giren kişi sayısına göre satış oranı varmış. Örneklersek yüz kişi girdiğinde 15 kişiye satış yapılması gerekiyormuş. Giren kişi sayısına göre satış miktarınız düşükse başarısız ve yetersiz sayılıyorsunuz. Performans primi alamıyor veya iyi çalışan olamıyorsunuz. Sonuçta işveren değerlendirmesi sizin için olumsuz olacaktır. Yani patron kapıdan giren kişi sayısı ile ilgilenir. Çok kişi girmişse çok satış yapılmalıdır. Ekonomik kriz, alım gücü ve pahalılık patronu ilgilendirmez.
Yapay zekanın hayat ve emek dünyası üzerindeki etkilerini her gün farklı bir olay ve etkileşimle görüyoruz. Yapay zeka sadece denetim ve gözetim için kullanılırsa, bunun sınırı ve sonu nereye gider bugünden kestirilemiyor . İşveren, akıllı makineler ve gözetleme teknolojileri ile işçiyi sınırsız ve sorgusuz kontrol etmeyi kendine hak görürse hem üretim artışı hem de verimlilik açısından hedeflenen noktalara ulaşılabilir mi? Açıkçası, bu konuda çok iyimser ve rahat değilim. Sıkı denetim ve gözetleme her zaman başarı ve performans getirmez. İşverene, bu hak sınırsız ve kontrolsüz bir şekilde de verilmemeli. Bu konuda yeni kurum ve kurallara ihtiyacımız var. Emek dünyasının temsilcileri, yani işçiler insanca ve adil şartlarda çalışmalı. İşçinin performansını artırmak için eğitim imkanları daha etkin kullanılabilir daha adil ve doğru ücret verilebilir. İşçinin deneyim ve tecrübesini arttırıcı destekler verilebilir. Vergi ve diğer kamu destekleri sağlanabilir. Aksi durum işverene de işçiye de yarar ve refah getirmez. İşverenin, işçinin her anını ve her şeyini kontrol etme hakkı olmamalı. İşveren zaten oldukça güçlü ve organize bir de yapay zeka desteği ile çalışma hayatı işçi için çile haline gelebilir. İşçiyi modern köleye dönüştürmemek için en kısa sürede yeni yöntemler bulunmalı ve yeni kurallar konulmalı. İşçi korunmaz ise çalışma hayatında barış ve huzur ortamının sağlanması mümkün olamaz. İşveren sadece kamera ve gözetleme aygıtları ile üretimi ve performansı arttıramaz.
Galiba artık mağazalara istediğim gibi giremeyebilirim. Kapı da sayıcı olabilir düşüncesi ile çalışana zarar verir miyim diye aklım karışıp durur. O mağaza da çalışan işçinin halini düşünün. Her giren kişinin potansiyel bir uyarıcı veya veri olduğunu düşünecek ve bu kişiler nedeniyle ya ödül ya da ceza alacak. Tüm çalışma anı bu eziyet ve merakla geçirilir mi? 10 kişi girdi, bir kişi aldı veya hiç kimse almadı. Patron ne der acaba? İşten çıkarılır mıyım? Prim veya ikramiyem kesilir mi? Acı, merak ve keder içinde çalış da çalış. Öyle ya işçisin çünkü. Yetkililerden ve kurumlardan ricam, bu mağazalara uyarı yazısı ve levha zorunluluğu getirsinler. Bu kadar özgürlük işverene fazla. İşveren teknolojiyi kötüye kullanabilir. Bunu engelleyecek olan kurumlar ve kurallardır.
Sendikasız ve güvencesiz çalışan işçi; Tüm dijital ve teknolojik imkanlarla işvereninin vicdan ve inisiyatifine teslim edilirse kimseye hayır ve huzur gelmez. Yoğun izlenme; ücretleri aşağıya çekmek için veya otomasyon/ otomatikleştirme için kullanılırsa işçi güçsüzleşir ve beklenen faydayı veremez. Bu nedenle sosyal grupların, işçi temsilcilerinin, sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin dengeleyici karşı güç olması için bu sürece müdahale etmesi zorunludur. Teknoloji ne eylerse iyi eyler dediğimiz anda ahlak ve vicdan kurumu ortadan kalkar ve yaşam çekilmez olur. Hızlı bir şekilde dengeleyici karşı güçlerin yaratılması ve yeşertilmesi elzemdir.
Politika yapıcılar emek dünyası üzerinde kafa yormalı ve bu işi gündemde tutmalı. Yeni kurum ve kurallar yaratmalı. Teknoloji, işçileri yetkinleştirmek için kullanılmalı. Sadece denetlemek ve işlevsiz bırakmak için kullanılmamalı. İşçi sağlığı ve güvenliği kurumu veya yerel iktidarlar belli bir seviyenin üzerindeki gözetim ve veri toplama biçimlerini önleyen açık kurallar geliştirebilir.
Politika yapıcıların hedefi; insanoğlunu tamamlayan ve yetkinleştiren teknolojilere daha çok eğilmeyi teşvik etmek olmalı. Gerek merkezi iktidar ve gerekse yerel iktidarlar, emek dünyasının korunması ve gelişmesi için çağın gereklerine göre yeni kurallar için çaba harcamalı. Asıl hedef emeğin korunması ve gelir dağılımının adil hale getirilmesi olmalıdır. Her şey çok hızlı değişiyor. Bu değişim içinde insan onurunu ve emeğin değerini koruyan politika yapıcılar, Yerküre ve insanlık için umut olacaklardır. Mağazanızda sayıcı varsa LÜTFEN UYARI LEVHASI ASIN. SÖZ VERİYORUMSİZDEN ALIŞVERİŞ YAPMAYACAĞIM.