Güzellik, göreli bir kavramdır.
Bir kişinin bir başkası tarafından beğenilip beğenilmemesi, değerlendiren kişinin öznel yargılamalarına dayalı içsel bir süreçtir. Bu bağlamda her insan öteki bazıları tarafından güzel ve çekici bulunurken; diğerleri tarafından çirkin veya itici olarak değerlendirilebilir. Ayrıca güzelliğe ilişkin öznel değerlendirmelerimiz başta kültürel etmen olmak üzere pek çok faktöre dayalı olarak bebeklikten yetişkinliğe doğru şekillenir. Fakat bir kişinin bir başkasını değil de kendisini bedensel yönden ‘’güzel’’ ve yeterli olarak algılaması, bir başkasını değerlendirmesinden farklı etkenlerle belirlenip, farklı sonuçlara yol açar. Örneğin kendisini güzel bulan bireyin girişimciliği, sosyal ilişkileri ve bu anlamda özgüveni daha yüksek olduğu için kişinin yaşamda başarılı olma şansı artar.
Kişinin kendisini güzel, yeterli ve değerli bulmasını sağlayan faktörlerden birisi içinde yetiştiği ailenin çocukluğunda çocuğa davranış tarzıdır. Çünkü kişi, aileden aldığı bazı yargıları olduğu gibi alıp benimser. Kişinin kendi güzelliği ile ilgili algılamaları da bu yargılardan bir tanesidir.
Çünkü insanın kendi gözüyle göremediği tek bir insan vardır: Kendisi.
Bu yüzden bir bebeğin, bir çocuğun veya ergenin kendilikle ilişkili algısı yanındaki önemli ötekilerin kendisini değerlendirmelerine bağımlıdır. Bebeklikte çok eleştirilen ve suçlanan çocuklarda, kendilik algısı doğaldır ki olumsuz olacaktır. Bu algılamaya güzellik algısı da dahildir.
Kişinin kendi bedeninde bir uzvunu beğenmediği ve bu durumun onun işlevini olumsuz etkilediği duruma Dismorfik Bozukluk denir. Adını Yunan mitolojisinde şekil bozukluğunun oluşturduğu çirkinlik anlamına gelen dysmorphia sözcüğünden alan Beden Dismorfik Bozukluğu, günümüzde bedensel bir şekil bozukluğunu felaketleştirme veya hiçbir kusur olmamasına rağmen kişinin bir organına karşı geliştirdiği çatışmalı düşünceler ve kaygılar anlamına gelmektedir. Toplumda bilinirliği az olan bu bozukluk 15-20 arası genç kadınlarda daha çok gözlenmektedir. DSM-5 ( Psikiyatrik Bozuklukları Tanılama El Kitabı’) nda Beden Dismorfik Bozukluğu, kişinin kendi bedeniyle ilişkili utanç takıntıları oluşturması olarak tanımlanmaktadır. Bu bozukluğu olan kimselerin en sık başvurduğu yol, utanç duyduğu organını plastik cerrahi yoluyla değiştirmek veya düzeltmek olmaktadır.
Ancak bu yöntem kişi de kısa süreli bir rahatlama sağlasa bile, zihninde sürekli tekrarlayan takıntılı düşünceler devam ettiği için kişinin kaygısı artarak sürecektir.
Çünkü obsesyonların özelliği, kişi bunların mantıksız olduğunu bilse dahi yineleyici ve ısrarlı olmaları ve kişinin zihninden kolaylıkla atamadığı özelliklere sahip olmalarıdır. Bu yüzden beden dismorfik bozukluğu olan kişilerde bilişsel davranışçı terapi veya EMDR gibi psikoterapi teknikleri uygulanması kendilerini iyi hissetmeleri için gereklidir.